Hollanda ile sorunlara sükûnetle çözüm aramalıyız
Hollanda ile yaşadığımız diplomatik kriz, gözlerimizi bir anda ticari ilişkilere çevrilmesine neden oldu.
Bir anda Türkiye ile Hollanda arasında yaşanan siyasi kriz ekonomide yıllık 10 milyar dolar büyüklüğünde ki tabloyu tehdit altına aldı.

Bizler günümüzde yaşanan olaylara takıldığımızda geçmişi görmekte zorlanıyoruz. Neden mi? Hatırlayalım, Bizim Hollandalılarla ticari ilişkilerimiz 400 yıl öncesine, Osmanlı İmparatorluğu’nun daveti üzerine 1612 yılında ilk Hollanda Elçisi’nin İstanbul’a gelmesine kadar uzanıyor. O tarihlerde Osmanlı İmparatorluğu Hollanda’ya yün ve pamuk ihraç etmeye başlarken, Hollanda da buna karşılık İstanbul ve İzmir’e pamuklu ve yünlü kumaş sattı. Bu süreç halen devam ediyor. Bir yandan halen demir çelik hurdası, petrol yağları ve traktörler ithal edilirken, diğer yanda ülkemizde ki Hollandalı firmalardan ING Bank, Unilever, KLM Havayolları, Royal Dutch Shell, Philips, Perfetti ve Philip Morris gibi şirketler özellikle istihdam konusunda önemli yatırımlar yaparak bir anlamda ‘BİZ SİYASETTEN UZAĞIZ. İŞİMİZE SİYASETİ SOKMAYIN’ der gibi ifadelerde bulunuyorlar. Onlarda biliyorlar ki Hollanda hükümetinin yaptığı yanlış, sonunda kendilerinin kaybetmesine neden olacak. Yakında Hollanda ürünü mamul ve hizmet alımlarının Türk tüketiciler tarafından alınmaması kampanyası başlayacak, Hollanda Ürünlerine kota gelecek, Hollanda ile ticaret yeniden gözden geçirilecek. Böyle bir durum yaşanırsa süreci doğru yönetemeyen siyasiler kendilerini çek etmek zorunda kalacaklar.
Dolayısı ile bu gün Türkiye'de 2 bin 700 Hollanda sermayeli şirket faaliyet gösterirken 23 bin girişimci tedirgin olacak. Gelecek kaygısı taşıyacak.  
Bunun sonucu olarak Türkiye’nin riski ise yaklaşık 22 milyar dolar olarak hesaplanıyor.
Unutmadan bu aralar basında işsizlikte yükseliş eğilimi devam ettiği haberleri geliyor. Kasım döneminde yüzde 12 düzeyini aşan işsizlik oranı Aralık döneminde yüzde 13'e doğru yaklaştı. Genç nüfusta işsizlik yüzde 24'e çıkarken, tarım dışı işsizlik oranı yüzde 15 seviyelerine ulaştı.
Bunu da unutmayalım.
 
Tekrar siyasi kirize dönecek olursam; Son dönemlerde sorun yaşadığımız ülke sadece Hollanda ile sınırlı değil.
 Daha 7 Avrupa ülkesiyle ekonomik krizler yaşıyoruz.
Sorunun siyasal ve diplomatik boyutta kalması gerektiği, ekonomik alana taşmaması için bazı önerilere kulak vermek gerek.
Doğrudur bu ülkelerle gerginlikler yaşıyoruz. Taktir edersiniz ki güçlü kalmak güçlü olmaktan daha zordur. İzliyoruz işte karşılıklı sert demeçler, restler karşısında kaybeden hiçbir zaman biz olmuyoruz. Son dönemde Almanya’dan başlayan İtalya, Avusturya, Danimarka, İsveç ve Belçika ile devam eden huzursuzluklar 198 milyar dolarlık ithalatımızın yüzde 20 sini, ülkemize gelen 6 milyar liralık yatırımın yüzde 28 ini etkilese de ekonomisi güçlü Türkiye’ye asla diz çöktüremeyecekler.
Karşılıklı yaptırımların ekonomik alana taşması her iki tarafa da zarar verecektir.
Bundan kaçınıp sükûnetle çözüm aramalıyız...