2011 seçimlerinde başladı AK Partililerde ‘Biz değil ben’ kavgaları. Referandumdan sonra da tavan yaptı.

 Sanki bu ülkede sadece AK Partililer var başka kimse yok. Öyle oldu, şımarıklığın neticesi. Güç zehirlenmesi sendromuna kapıldı birileri.

 Ben olacağım, ben yapcağım, Zindanlardan zirveye milletin gücüyle her kesmin kuvvetiyle çıkan Tayyip Erdoğan’ın en has adamı benim, benim bakanım, benim müsteşarım, ona sadece ben iş yaptırırım, benim müdürüm enim dediğimden başka eleman alamaz, benim bürokratım istediğimi sürer istediğimi istediğim yere atar, il başkanından habersiz atama olmaz, ilçe başkanında habersiz işçi alımı olmaz. İşte böyle oldu referandum sonrası…

 Peki, daha önce böyle miydi… İlk yılları hatırlayın. Teşkilatçılığına, mütevazılığine, herkesi kucaklayan anlayışına imrenilen bir partiydi.

Hatırlayım o yılları, Partinin Trabzon’daki ilk binasını, insanların akın akın AK Parti’ye koştuğu günleri, parti koridorlarının haftanın her günü dolduğu, odalarda her birimin kendi sorunlarıyla ilgili toplantılar yaptığı günleri hatırlayın. Öyle lüks Restoranlar da değil, gariban sofrasındaki iftar programlarını hatırlayın.

 Kimseye partisini sormadan herkesin dinlendiği, rızasının alındığı, işi görülmese bile Güler yüzle karşılanıp güler yüzle uğurlandığı o ‘Herkesin AK Parti’si’ herkesin iktidarı olduğu günleri hatırlayın.

 Kadın kolları başkanınızın aykırı görünmediği, bu da nerden çıktı bizim partiye yakışıyor mu denilmediği, gençlik kolları başkanınızın kıyafetiyle, bindiği araçla, taktığı saatle değil, faaliyetleriyle, mahalle çalışmalarıyla, teşkilat hizmetleriyle, seçimdeki performansıyla anıldığı günleri hatırlayın.

 Şimdi bakıyorum birilerinin akılları yeni başına gelmiş. Aile toplantıları, unutulan isimlerin ziyaret edilmesi, yeniden bir diriliş için öldürüp mezara koyduklarınıza bir suni teneffüs mücadelesi…

 Ali Rıza Akdeniz konuştuğunda ‘Aşağılayarak’ o da kimdir fosil’ diyenler…

İbrahim Keskin uyardığında ‘Dinozorlarla işimiz olmaz’ diyenler…

 Büyük lafı dinlemeyip gençleri, küçükleri yok sayanlar… Başından sonuna teşkilatsızlığı çöpe atıp ‘Zaten biz güçlüyüz onlara ne gerek var’ diyenler..

Hem kendinizi hem partinizi küçülttünüz.

 Milletin ne istediğini anladınız mı? Size oy verenlerin neden tekrar vermediğini anladınız mı?

 Çünkü uçtunuz uçtunuz… Ayaklarınız yere basmıyor oldu.  Kıt kanaat geçinen Fadime teyzemin kapısına 500 bin liralık jeeplerle kol düğmeli kıyafetlerle, 500 TL’lik türbanınızla gittiniz.

 Bir kesim davası uğruna kelle koltukta gezerken bazılarını, rugan ayakkabılarınız kirlenmesin diye köyde aracınızdan inmediniz.

 Kemalettin Göktaş’ı yâd edeceğim, ben hiç onun telefonuna başka birinin çıktığına şahit olmadım ve telefonuna bakmadığına da. Köyden oğluna iş isteyen bir teyzeyi 5 kat yürüme çıkarken sabırla dinlediğine şahidim.

 Şimdi öyle mi.. Buyurun vekilimizin telefonu şu anda müsait değil. Ne yapıyor acaba, Özçekim mi yapıyor, sigara mı içiyor. 

 Teşkilatları yok saydınız, yanınızdaki bazı dedikoducuları dinleyip, gerçek dinlenilmesi gerekenleri, partinin en önemli organlarındaki en önemli lokomotif isimleri aşağılamakla kalmayıp tehdit ettiniz. Seçim arabalarına almadınız.

 Kendi belediyeleriniz hakkında olmadık yerlerde olmadık lafları söylediniz. Olmadık hakaretleri yaptınız.

Birlikte Güçlü Türkiye dediniz seçim çalışmasında 6 aday yan yana gelemediniz birbirinizden kaçtınız. 

Evet diğerlerine nazaran yine en çok siz çalıştınız, en çok siz milletle beraber oldunuz, en çok siz para harcadınız, en çok siz gayret verdiniz ama en çok bile o kadar az kaldı ki size verilen gücün kudretin yanında.

 Partiye hiçbir kazanımı olmayan, sahada hiçbir gücü olmayan insanlara öyle güçler yetkiler verdiniz ki sahanın en as adamlarını her ortamda rencide edip yaptığı işten hayatını adadığı davadan nefret ettirdiniz.

 Bu şehirde seçim üstüne seçim, zafer üstüne zafer kazanan değerleri bir kenara ittiniz.

 Yanınıza gelen muhtara fırça attınız, iş isteyene İŞKUR müdürü müyüm ben dediniz, Restoranlarda her gün aynı kişilerle yemek yerken köyde elektriği olmaya ‘Romantik oluyor da ne güzel’ esprileri yapanlarınız bile oldu.

 Suyu olmayana ‘E onunla da biz mi uğraşalım belediyeye gidin Orhan Abiniz, Ahmet Başkanınız var’ dediniz. 

 Evet, böyle oldu, tesride yaşanmadı değil. Halkın milletvekilinden istediğini belediyelerin kulak arkası ettiğine, sırf milletvekili dedi diye yapılmadığına da şahit olmadık değil.

Ne oldu şimdi, o muhtara bir daha gideceksiniz, o iş isteyenin kapısını bir daha çalacaksınız, suyu olmayan köye bir daha gideceksiniz, elektriği olmayan mahalleye tekrar çıkacaksınız…

Yine millete gideceksiniz, yine millete gideceksiniz.

Ve size bir tüyo vereyim. Milletin yeni Türkiye, Çözüm, Başkanlık, Tayyip Erdoğan’ın gücü gibi bir sistem üzerinden siz AK Parti’ye oy verme gibi bir niyeti yok.

 Millet yani AK Parti’ye sempati duyup ta oy vermeyenlerin tek sıkıntısı tek istediği YENİ AK PARTİ talepleridir.

 AK Parti’nin yenilenerek, silkelenerek eski günlerine o ilk yıllarına, milletin partisi olduğu dönemlere dönmesini istiyor partinize sempati duyanlar.

 Böyle giderseniz, millet helikopterlerle, güneş gözlükleri ile bakmaya devam ederseniz, dün canım ciğerim dediğinize bugün resmiyet takınırsanız irtifa kaybetmeye devam etmeye mahkûmsunuz.

Kusura bakmayın dost acı söyler.

Hedef 2023 stratejisi ile büyük yatırımlara koşarken Memuru, emekliyi, işçiyi, asgari ücretliyi, çay üreticisini, çiftçiyi, esnafı, özel sektörü ihmal ettiniz.

Ama dönüp dolaşıp yine o ihmal ettikleriniz önünde el pençe divan duracaksınız. Durmak zorundasınız. Dilerim ders almışsınızdır. Dilerim, size zirveye taşıyanların size zirvede tutmaları için neler istediğini iyi anlamışsınızdır.

Eleştirilere açık siyasiler olarak AK Partililere önerim YENİDEN YÜZÜNÜZÜ MİLLETE DÖNMENİZDİR. KİŞİLERİN KOLTUKLARIN DEĞİL MİLLETİN PARTİSİ OLMA YOLUNDA İLERLEMENİZDİR.

Son günlerde Trabzon’da milletvekilliği için listeler değişir mi diye soruyor herkes,

Trabzon’da listenin değişeceği garanti fakat kaç ismin değişeceği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın listelerle olan etkileşimine bağlı. 

 Erdoğan karışırsa Liste’de iki isim değişir, ama Erdoğan ‘Süleyman sen orayı tahlil ettin ne istiyorsan onu yap’ derse… Listede 4 isim değişir.

Kimler diye sararırsanız şöyle ipucu vereyim.

1 Numara isterse kalır, istemezse gider ama yerine mevcut listeden biri gelmez.

2 numara Cumhurbaşkanının direk referans olduğu bir isim o istemeden gidemez.

3 Numara her kesimin tanıdığı sevdiği bir isim fakat kadın kontenjanı sıralaması değişme ihtimali çok yüksek.

4 Numara yine Cumhurbaşkanının ve ilçe başkanlarının istediği bir isim, Erdoğan’dan başkası onu gönderemez.

5 ve 6 numaranın artık aynı sıralamada listeye girmeyeceğini herkes biliyor o nedenle liste üstten aşağıda basabilir. Yeni 3. Dönem sınırı kalkanlar yine yeniden büyük taarruz için sahaya inebilirler.

Böyle olursa da listenin 2’si 3’e, 3’ü 4’e gibi değişiklikler olabilir.

Eylül 12 Ak Parti Olağan Genel Kurulu ve 2 gün sonrasında listelerin teslim tarihi. Davutoğlu’nun bu ince stratejik hamlesinde yabana atmayın. Bu Erdoğan’a karşı yapılan bir hamledir ve listeleri çok çok etkileyebilir.

 Son söz…

Her siyasi parti, kendi yalanlarını yutarken ölür demiş ünlü yazar. Siz dosdoğru olun, size seçene, size o mevkilere taşıyanlara sırtınızı dönmeyin Trabzon insanı dobra olanı, samimi olanı, kendi adamlarına ihanet etmeyenleri sever.