Paran kadar konuş.

Ciğeri beş para etmez.

Kaç kuruşluk adamsın.

Ağlamak para etmez.

Kiminin parası, kiminin duası...

Vesaire, vesaire...


*

Türk toplumu olarak paranın hayatımızda ne kadar anlamsız olduğunu (!) zannedersem günlük yaşamımızda sıkça kullandığımız bu deyimlerden anlayabilmek mümkün.

*

Velhasıl, bizim memlekette sadece alışverişlerde kullanılmıyor para.

Varlığı birçok şeyi değiştirebiliyor.

Hatta hukuku...

Nasıl mı?

Mesela kan parası...


Ne olduğunu bir örnekle anlatalım.

*

Rüzgar Çetin.

31 Yaşında.

Şimdi size nasıl anlatsak ki?


Kısacası, ünlü yönetmen Sinan Çetin'in biricik oğlu...

Yani çok zengin.

Kendisi trafikte bayağı tecrübe sahibi...(!)

Öyle ki, 28 Kez trafik kazası yapmış.


Ehliyetine 2 kez el koyulmuş.

Sonra...

Sonrası malum.

Yılmamış.


YAKLAŞIK DOKUZ AY ÖNCE...

Bir gece yarısı çekmiş kafayı, geçmiş direksiyon başına.

Araba lüks olunca doyuramamış, vesselam.

Bastıkça basmış gaza.


Hızını alamamış, karşıdan gelen polis aracıyla kafa kafaya çarpışmış.

Araçta bulunan iki polisten biri olan 33 yaşındaki İsmet Fatih Alagöz şehit olurken, bir polis memuru da yaralanmış.

Ve sonuç:

Ardında iki yetim çocuk bırakan şehit polis Alagöz memleketi Çorum'a, yaralı polis memuru hastaneye,  trafikte hızını alamayan Rüzgar Çetin ise cezaevine gönderildi.

Aradan 8 ay geçti.

Rüzgar Çetin'in cezaevinde olduğu bu süre içerisinde, Çetin Ailesi de boş durmamış.

Şehit polis Alagöz'ün ailesi ile birkaç kez görüşüp, davadan vazgeçmeleri için ikna çabalarına gitmiş.


İddialara göre, en son görüşmede  1.5 milyonluk "Kan parası"  üzerinde ulaşılmış ve Alagöz Ailesi davadan vazgeçmeyi kabul etmiş.

Herhangi bir şikayetin kalmadığı bu durum karşısında mahkeme heyeti , "bilinçli taksir" suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verdiği sanık Rüzgar Çetin'in,  yattığı 8 aylık süreyi dikkate alarak tahliye kararı vermiş.

BUGÜN...

Ülkemizde; toplumun genel menfaatini, fertlerin/toplumun ortak iyiliğini sağlamak maksadıyla konulan ve kamu gücüyle desteklenen kaideye, hak ve kanunlar bütününe hukuk adı veriliyor.

Kamu vicdanını ön planda tutan ve içinde "kan parası" diye bir tabir barındırmayan böylesine bir hukuk sisteminde, sadece mağdur tarafın af yetkisinin dikkate alınarak dolaylı olarak da olsa, sırf zengin olduğu için maktulün salıverilmesi hangi vicdanı rahatlatır, varın siz söyleyin?

***

Zenginlerin hukuku dedikleri herhalde bu olsa gerek.

Ne diyelim.

Ne ala memleket.


Darısı cezaevlerinde yatan, kader mahkûmu garibanların başına...