CHP Trabzon İl Başkan Vekili Celal Akaç AK Parti'nin Taşeron kararına tepki gösterdi.

İŞTE O AÇIKLAMA
AKP’nin siyasi organizasyonun en önemli kurgularından olan özellikle kamuda “Taşeron işçi” çalıştırma biçimi ile yarattığı siyasi iklimden kolay  kolay vazgeçeceğini düşünenlerin, bir hata içinde olduğunu hatırlatmak istiyoruz.
Bütün siyasi varlığını kamu alanının siyasi organizasyonunda gören bir anlayış  bu yoldan ayrılır mı? Ayrılmaz. Onun için iddia ile söylüyorum. Kamuda 750 bin taşeron işçiye kadro  söylemi tamamen yalandır.
Kamuda 750 bin’e yakın taşeron işçisi var. Bunların nerede ise % 90’ı AKP teşkilatlarında ve AKP yerel idarelerinde hazırlanıp İŞKUR ve ihaleyi alan müteahhitlere verilen isimlerden oluşuyor. Arada bir kaçak olmuyor mu? Oluyor. Onun da farkına varıldı mı, hemen gereği yapılıyor. Bu isimlerin % 90’nın bir ortak özelliği de var.Hepsi AKP’ye üye olmak durumunda. Sadece kendi mi, eşi, var ise 18 yaşını doldurmuş evladı, Çocuğunun ekmek davasını yaşamının varlık nedeni gören anne babası da , istemese de AKP’ye üye olmak durumunda. Bu sayının  en az iki milyon kişi olduğu ve bu iki milyon kişinin de örülen bu zincir nedeniyle AKP’ye oy verme mecburiyetinde bırakıldığı, bilinen, konuşulan bir gerçektir. Onlarca örnek verilebilir, çevremizden. Ne kadar sürdürülebilir, siyaseten ahlaki ve de vicdani bir durumdur bu? CHP,MHP ve diğer muhalif partilere üye iken sırf çocuklarının İŞKUR aracılığı ile ulufe gibi dağıtılan kısa süreli istihdam arayışı için istifa etmek zorunda kalan insanlarımızı biliyoruz.

”Kimlik bilgilerimiz ile hangi partiye kayıtlı olduğumuzu görüyor ve ona göre tavır alıyorlar” diyor, vatandaş. Adamın solcusu, sağcısı kalmıyor, iş ekmek davası olunca.
Vatandaşa diyecek bir şey kalmıyor, siyaset böylesi kirlenmişlik ile sürdürüldüğü aşamada.
Aksini iddia edenlere bizden hodri meydan. Gelin, kamuda çalışan taşeronların hangi partiye üye olduklarını araştıralım. Eşlerinin, anne babasının, çocuklarının hangi partiye üye oldukları konusunda bir çalışma yapalım.
Bu değerlendirmeyi yaparken özgür bireylerin siyasi tercihlerine sonuna kadar sahip çıkmak bizim insan olmaktan kaynaklı bir görevimiz olduğunu da hatırlatalım. Ancak, insanların ekmek davasını  siyasi kuşatma altına alarak, partili yapmak, bu dava üzerinden sürekliliği olan oy devşirme siyasetini ahlaken onaylamak durumunda olmadığımızı, özellikle belirtmek istiyoruz.

Bu nedenle, söylüyoruz. Sevgili taşeron işçisi kardeşim, bizim sana hak gördüğümüz özlük hakları ile bugün karşı karşıya olduğun hak gaspı sürecini iyi değerlendir.Bizim öngördüğümüz yaklaşımda siyasi çıkarcılık yoktur.
 Bizim yaklaşımımız sizin insan olmaktan kaynaklı , siyasal haklarınızı önceleyen, anayasa bağıtlanmış birey olma , temel hak ve özgürlüklerden yararlanma zemini öne alan, en temel insan haklarından olan örgütlenme özgürlüğüne sizi kavuşturan bir yasal düzenleme idi.  Şuna inanın, bu yapılmaya çalışılan düzenleme sizlerin var olan haklarınızı da elinizden almaya, siyasete daha da bağımlı birer birey yapmaya yöneliktir.
Bir kere özlük hakları elinden alınarak kamuda kadro alacağı beyan edilen insan sayısı 100-150 bin arasında bir kişiyi ilgilendiriyor. Yani en az 600 bin kişi yine havanda su dövecektir.
Bu 150 bin kişinin geçmiş dönemlere ilişkin bütün haklarından feragat etmesi gerekiyor. Yani kıdem, ihbar tazminatından vazgeçeceksin. Bu konuları dava konusu bile edemeyeceksin.
Hiçbir sosyal hakkın olmayacağı gibi , fazla mesai talebinde olmayacak, istedikleri kadar çalıştırılabileceksin.
İşe alınırken “güvenlik soruşturması”na tabi tutulacak, iç işleri bakanlığı vizesi olmadan işe başlayamayacaksın. Vize’de ada olacak!  
“Özel sözleşmeli personel” olarak istihdam edilecek işçiler, halihazırda 12 ay boyunca ve tam zamanlı olarak çalışanlardan olacaktır.
Yani sürekli olarak çalışmakta olan işçilerin akitleri bu kez İŞKUR’un , ihaleyi alan müteahhidin değil, direk olarak siyasi iktidarın elinde olacak. Yani , istihdam şartlarında artık tek bir kaçak bile yapılamayacak.
Ülkemizin yaşamakta olduğu ve geleceğine tesir edecek kritik siyasi gelişmelerin olduğu bir aşamada “kamuda taşeron işçiye kadro”  yalanı ile oluşturulmaya çalışılan atmosferin de anlamlı olduğunu, bütün halkımızın böylesi dönemlerde atılacak kritik yasal düzenlemelere yönelik, bireyci tutum ve davranış göstermekten yana değil, toplumcu ve gelecek düşünen bir yön ile bakması gerektiği bir kez daha hatırlatıyor, kamuda kadro bekleyen taşeron işçilerimize de “oyuna”  gelip, mevcut haklarınız da kaybetmek gibi bir kötülüğü de kendilerine yapmamaları gerektiğini söylüyoruz.