Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda, Sermaye Piyasası Kurumu (SPK) ve İMKB tarafından “Halka Arz” tanıtım toplantısı düzenlendi. Toplantının açılış konuşmasını yapan SPK 2. Başkanı Emin Özer, 2008'de tüm dünyayı etkileyen finansal kriz aradan geçen 4 yıla ve uluslararası alanda yapılan tüm iyileştirme çalışmalarına rağmen hala etkisini sürdürdüğünü kaydetti. 2023 hedeflerinin İMKB’de 1000 şirketi halka açmak olduğunu belirten Özer, “Şirketlerin kaynak bulmada sermaye piyasasından daha çok yararlanmaları önem taşımaktadır. Halka açılma için gereken bürokratik süreç kolaylaştırılmış, şartlar ve maliyetler önemli ölçüde azaltılmıştır. 2001- 2009 yılları arasında yıl başına ortalama halka arz sayısı 6 olarak gerçekleşmişken, atılan adımların neticesi olarak 2010'da 22, 2011'de ise 27 şirket halka açılmış, sermaye piyasalarına toplam 4.46 milyar liralık fon sağlanmıştır. Diğer yandan birincil halka arzlardan ayrı olarak, 2010 ve 2011 yıllarında gerçekleştirilen sermaye artırımları ile 77 şirkete ait toplam piyasa değeri 5.79 milyar lira olan hisse senetleri kurulumuz kaydına alınmıştır. Sermaye piyasamızın 2023 yılı hedefi, 1000'in üzerinde şirketin İMKB'de işlem görmesi ve işlem gören şirketlerin piyasa değerinin Gayri Safi Milli Hasılamıza eşit büyüklükte olmasıdır” dedi.

İMKB Başkanı İbrahim Turhan ise Türk ekonomisinin 2002 yılından beri yapısal bir değişim sürecine girdiğini ifade ederek "Önemli reformlar ve değişiklikler oldu. O dönemde başlatılan reformlar sayesinde bankacılık sistemimiz düzeltildi. Öyle ki son yaşanan krizde tüm dünyada bankalar çok ciddi sıkıntılar çekerken Türk bankaları gözbebeği haline geldi. Türkiye’deki yabancı bankalar, kendi ülkelerinde sıkıntıdalar ama Türkiye'deki operasyonları hiçbir sıkıntı olmadan devam ediyor. Sadece Türkiye'deki iştirakin değeri grubun toplam değerinin üzerine çıktı. Merkez Bankası'nın bağımsızlığıyla birlikte başlayan Türk parasının istikrar kazanmasına yönelik çalışmalar gündeme geldi. Türk parasını elimde görünce oyuncak zannetmişti insanlar. Üzerindeki sıfırları okuyabilmek için ellerine kalem alıp sıfırları gruplandırmışlar ve üçer üçer kalemle çizip bakmışlardı. O günlerden geliyoruz. Bugün paramız istikrar kazandı. Gürcistan'a gittiğiniz zaman Türk parasıyla alışveriş yapabiliyorsunuz. Bunlar gerçekleşirken Türk vatandaşları olarak paramızı dövize veya faize yatırdık. Çünkü güvenmiyorduk. Çünkü geçmişin kötü hatıraları gözümüzün önünde, aklımızın köşesindeydi. O kadar çok olumsuzluk yaşamıştık ki işlerin iyiye gidebileceğine güvenimiz sarsılmıştı. Ama yabancılar aynı dönemde Türk ekonomisinin yola girdiğini gördüler. Biz onların parasına yatırım yaparken onlar bizim paramıza yatırım yaptı. Biz faize yatırırken onlar sermaye piyasası araçlarına yatırım yaptılar. Milli gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıkarken bunun sağladığı imkandan yabancılar istifade etti, biz edemedik. O süreçte Türk parası değer kazandı ama biz dövize yatırım yaptığımız için kaybettik. Reel faizler yüzde 40'tan yüzde 1'e düşerken biz kaybettik ama tüm menkul kıymetlerimizin fiyatı artarken yabancılar kazandı” diye konuştu.

Dünya’da bankacılığın gittikçe zorlandığını da belirten Turhan, konuşmasını şöyle sürdürdü.
“Tasarruflarımızı, eski korkuları düşünerek eski alışkanlıklarımıza değil, sermaye piyasalarına yönlendirmemiz gerekiyor. 2023 hedeflerimizi gerçekleştirmek için mevcut Türkiye'ye bir Türkiye daha eklememiz lazım. Bunu yapabilmek için kendi kaynaklarımız her zaman yeterli olmuyor. Başka kaynaklara da ihtiyacımız var. Ya borçlanacağız ya sermaye alacağız. Finans sektörünün yüzde 85'i bankacılık üzerinden çalışıyor. Bu önemli ama tüm dünyada bankacılık giderek zorlaşıyor. Bankadaki para emanet olduğu için bankalar o parayı kullandırırken çok çok ihtiyatlı davranmak zorunda. Borçlanan kişiden o borcu geri ödeneceğine dair çok kuvvetli teminatlar istiyor. Bunları bulmak her işletme için kolay değil. Dell, Microsoft, Facebook gibi küresel şirketlerin sahipleri banka kredisiyle işlerini kurmak ve büyütmek isteseydi bugün bu markaların hiçbirisi ortada yoktu. Çünkü sıfırdan kuruldu bunlar, ortada bir şey yokken bir hayalle başladılar. Bankalar hayallere para yatırmaz. Bunun yolu sermayedir. Çünkü sermaye, finansman ihtiyacının karşılanacağı ikinci alan şirketlerin üye ortakların katılımına açılmasıyla yeni projelere inanan insanların taşın altına ellerini sokmasıyla çalışan bir sistemdir."