Göğüs kanseri olan ablasının iyileşmesi için Allah’a dua eden Abud, ablası iyileşince yürüyerek Mekke’ye gidiyor
Alman bir anne Iraklı bir babanın Müslüman olan 3 çocuk babası Thair Abud (49) isimli vatandaş, çocukluğundan beri büyük sevgi taşıdığı ve çok iyi anlaştığı ablası Zaussen Rubeling’in göğüs kanseri olduğunu öğrenince büyük bir üzüntü yaşadı. Abud, ablasına destek için genel müdürlüğünü yaptığı özel şirketinden istifa etti ve ablasına dua edebilmek için umreye gitme kararı aldı. Mekke’ye yürüyerek giden Umre ziyaretini büyük bir maceraya dönüştüren, gittiği her yerde çektiği video ve fotoğrafları internet sitesine yükleyip ablasının sürekli kendisini takip etmesini sağlayan Abud, bu şekilde ona moral vermeyi amaçladı.
8 BİN 150 KİLOMETRE YÜRÜYECEK

8 bin 150 kilometrelik Mekke yolculuğu için geçen 25 Haziran’da Avusturya’nın  Graz kentindeki evinden adımını atarak yola çıkan Abud,  Nisan 2015'te Mekke'ye ulaşmayı planlıyor. Geçen hafta Trabzon’a gelerek Zorlu Grand Otel’in misafiri olan Abut yola çıkış öyküsünü ve yaşadıklarını şöyle anlattı:
‘ABLAM İYİLEŞİRSE, MEKKE’YE YÜRÜYEREK GİDECEĞİM’ DİYE ALLAH’A SÖZ VERDİM

“Çocukken ablamla birbirimizin suçlarını sahiplenecek kadar çok düşkündük. Hayatımız boyunca birbirimize hep destek olduk. Onun hastalığı bizi çok üzdü. Bu yolculuğa yürüyerek çıkmamın nedeni, ona moral vermek, başka bir şeyle ilgilenmesini sağlayarak hastalığını unutturmak. Eğer ben hasta olsaydım o da aynı şeyi benim için yapardı. Ablam Almanya’da ben Avusturya’da yaşıyorum ve aramızda 700 km olmasına karşın her hafta sonu onu ziyaret ediyordum. Bizi birbirimize bağlayan, Almanya’da geçirdiğimiz çocukluğumuz esnasında, oradaki çocukların bizden farklı olmasıydı. Bu yolculuğa çıkarken de eşim, ‘sana nasıl destek olabilirim’ diyerek hiç düşünmeden benimle yola çıktı. Ablamın hastalığını öğrendiğimizde büyük bir şok yaşamıştık. Üç kez kemoterapi aldı, üçüncüsü çok ağırdı. O esnada, ‘ablam için ne yapabilirim’ diye düşündüm. Ve bu kararı aldım, ablama da, ‘Beni izle’ dedim. Ablamın acısını içimde hissettiğimde, Allah’a dua edip, ‘Ablam iyileşirse Mekke’ye yürüyerek gideceğim’ diye söz verdim. Süreçte ablam iyileşti ve benim de Allah’a verdiğim sözü mutlaka tutmak gerekiyordu. Çünkü bu sanki bir mucizeydi.”
Evden çıkarken eşiyle birlikte yanlarında sadece birer sırt çantaları olduğunu söyleyen Abud, “İçinde birincil derecede gerekli ihtiyaç malzemelerini bulunduruyoruz. Bir günde 58 km yol yürüdüğüm oldu. Sırtımda 60 kg’a kadar yük taşıyabiliyorum. Ancak yine de planlama yaparak yürüyorum. Akşam 17.00 gibi de bırakıyor, sabah tekrar başlıyoruz. Türkiye gibi ülkelerde zamanı çok iyi hesaplayabiliyorken, arazi yapısı zor olan ülkelerde işimiz biraz daha zorlaşıyor. İran’dan sonra ne olacak bilemiyorum, belki biraz daha yavaş ilerleyeceğiz. Yürümeye yaz ayında başladığım için ayakkabılarımı değiştirmek zorunda kaldım. 1700 km’de bir değişim yapıyorum. Çünkü ayakkabılarım yürümekten çok aşınıyor” diye konuştu.
YÜRÜYÜŞ GÜZERGAHLARIMI CAMİLERİN OLDUĞU YERLERE GÖRE AYARLADIM

Yürüyüş güzergahını kolay yerlerden seçmediğine vurgu yapan Abud, “Genel olarak camilerin bulunduğu güzergahı tercih ettim ve iyi ki de etmişim. Zira inanılmaz güzel camiler gördüm. Bu camilerin beni Allah’a çok yakınlaştırdığını gördüm. Benim yolum İslam’a  giden tarihi bir yol oldu. Çünkü öyle hissettim. Bu benim hayatımın yolculuğu oluyor ve inanılmaz bir yolculuk bu. Bir daha da bunu yaşayamam herhalde” dedi.
Yemeklerine de dikkat ettiğini söyleyen Abud, kahvaltıyı çok fazla kaçırmamaya özen gösterdiğini ifade etti. Abud, “Çünkü sabah yürüyüşe başladığım için fazla yemek sıkıntı yapabiliyor. Akşamları daha iyi yiyorum” diye konuştu. 
Her gün yürüyeceği mesafeyi planladığını, günlük 35-40 km arasında değiştiğini dile getiren Abud, günlük yürüyüş yolunu ise iki-üç gün öncesinden belirlediğini kaydetti.
HİKAYEMİ DİNLEDİKLERİNDE AĞLAYANLAR OLDU

Yürüyüş yolu boyunca çok şehirler gördüğünü ve insanların kendisine karşı ilgilerinin çok iyi olduğunu söyleyen Abud, “Özellikle Türk insanı çok farklıydı. Hemen her yerde çay ikramında bulundular. Hikayemi dinlediklerinde ağlayan insanlar oldu” dedi.
Son aylarda dünya gündemini de sarsan IŞİD olaylarının kendi yürüyüş güzergahını da etkilediğini söyleyen Abud, “Erzurum’dan Irak’a geçmeyi planlıyorum. Çünkü kış mevsiminde zor şartlar olacak” ifadelerini kullandı. Kendisini en çok Türkiye’de güvende hissettiğini söyleyen Abud, “Türkiye’de caddede yürürken kendimi hakikaten çok güvende hissediyorum” dedi.
ÖNCE GAYRET EDİN, SONRA ALLAH’TAN İSTEYİN

Yürüyüşünden çok ders çıkartılması gerektiğinin altını çizen Abud, “İnsan tabiî ki Allah’a dua edecek ve isteyecek. Ancak insanın önce kendisinin bir şeyler yapması, gayret göstermesi gerekiyor. Yoksa sadece dua ederek beklemek çıkar yol değil. Ben de önce gayret ettim, sonra Allah’tan istedim. Herkes böyle yapmalı” diye konuştu.
Yürüyüşe başlamadan önce işinden istifa etmesi gerektiğini hatırlatan Abud, “Ancak bu amaç her şeye değerdi. Hayatım bir anda ters-yüz oldu diyebilirim. İlk adım her zaman zordur. Ama yürüyüş bittiği gün her şey de bitecek” dedi.
Abud, bugüne kadar yaklaşık 13 kilo verdiğini ve yolculuğunu bitirdikten sonra yaşadıklarını bir kitap haline getirmeyi düşündüğüne işaret ederek, “Keşke herkes benim gibi olayın diğer tarafını da görebilse. Yol boyunca çok iyi insanlarla karşılaştım. İnsanlar gerçekten çok iyi insanlar olduğunu görebilse” şeklinde konuştu.