Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı tarafından şiddete uğrayan kadınların hukuki yollara ulaşırken yaşadıkları zorluklar ortaya çıkarılması ve çözüm yollarının bulunabilmesi amacıyla gerçekleştirdiği proje kapsamında düzenlediği "Kadına Yönelik Şiddet ve Hukuksal Uygulamalar" başlıklı Deneyim Paylaşımı Toplantısı Trabzon'da bir otelde yapıldı.
Çevre illerden gelen bayan avukatların da hazır bulunduğu toplantıda kadına yönelik şiddetin engellenmesi ve hukuki çözüm yollarının karşılıklı fikir alışverişi ile belirlenmesi amaçlandı.
Toplantıda Emekli Aile Mahkemesi Hakimi İzzet Doğan "Bir Hakimin Gözünden Kadın Hakları ve Hukuksal Uygulamalar" adlı sunum yaparken, 4320 sayılı ailenin korunmasına ilişkin kanun hakkında açıklamalarda bulundu. Doğan, günümüz toplumunda kadına şiddetin Amerika dahil bütün dünya ülkelerinde var olduğuna dikkat çekerken, kadına yönelik şiddeti basından alıntılarla örnekleyerek şiddet mağduru kadınların bu durumlarını ilgili makamlara yansıtmak istemediklerini söyledi.

4320 SAYILI AİLENİN KORUNMASINA İLİŞKİN KANUN
Doğan, 4320 Sayılı Ailenin Korunmasına İlişkin Kanun hakkında açıklama yaparak, "Bu kanun aile içi şiddeti önleme konusunda çok önemli bir kanun. İnsanla ortaya çıkan şiddetin olgusu yıllardır hepimizi oldukça sarsacak biçimde her zaman, gönlümüzde yaşamaktadır. Görsel ve yazılı basını izleyenlerin tanık oldukları dayak, işkence ve cinayetler, töre ve namus cinayetleri adı altında kadına yönelik şiddet onların onurlarını yaralayıcı bir biçimde cereyan etmektedir. Bu yasanın uygulanması önce yaygın olmamıştır. Her şeyden önce şiddet mağduru kadınlar bu durumlarını ilgili makamlara yansıtmak istememişlerdir. Ayrıca kolluk güçlerine başvurulduğunda gerekli ilginin gösterilmediği, ayrıcayasanın amacını bilmediklerinden yakınmalar olmuş ve yasa işlerlik kazanmamıştır. Ancak özellikle kadın kuruluşlarının çok yoğun çalışmaları, eğitim çalışmaları, yayınlar ve barolarımızın konuya gereken ilgiyi göstermeleri karşısında, yasaya gereken işlerlik kazandırılmıştır. Yasanın adı her ne kadar ailenin korunması ise de uluslar arası hukuktaki adı koruma emridir. Çünkü uluslar arası hukukta mağdur olan açısından bakıldığında koruma emridir. Saldıran açısından bakıldığındaysa geri dur emridir. Koruma emri şiddete uğrayanın korunmasına ilişkindir. Genel olarak aile içi şiddet aile bireylerinin yaralanmasına, sindirilmesine veya duygusal baskı altına alınmasına çalışan fiziki herhangi bir hareket, davranış veya eylemler bütünüdür" dedi.

DÜNYADA 3 KADINDAN BİRİSİ ŞİDDETE MARUZ KALIYOR
Uluslararası Af Örgütü'nün yayınladığı rapora göre dünyada 3 kadından birinin şiddete maruz kaldığını kaydeden Doğan, "Şiddetin yöntemlerini sıralayacak olursak, fiziksel şiddet. Fiziksel şiddet olarak gösterebileceklerimiz itmek, eşya fırlatmak, tokat atmak, işkence yapmak, tehdit etmek gibi. Uluslararası Af Örgütü'nün yayınladığı rapora göre dünyada 3 kadından birinin fiziksel şiddete maruz kaldığı açıklanmıştır. Bu durumda sadece geri kalmış ülkelerde yaşanmadığı örneğin İngiltere'de her yıl 4 kadından birinin erkeklerin şiddetine maruz kaldığı belirtilmiştir. Ayrıca dünyada cinayete kurban giden kadınların yüzde 70'inin eşleri tarafından öldürüldüğü bir gerçektir. Bundan sonra bir de sözel şiddet vardır. Korkutma, sindirme, tehdit içeren sözlerin sarf edilmesi bu kapsama giriyor" ifadelerini kullandı

Toplantı daha sonra basına kapalı olarak gerçekleşti.