Bugün, kim kazandı sorusunun cevabı nettir. Stokçular kazandı. Ancak, bu da bir ticaret yöntemidir. Bu durum geçici bir süreçtir. Fındıktaki son don olayı ana üretim bölgesi olarak tarif edilen Ünye'nin doğusundaki yüksek kesimlerde etkili olmuştur. Bu kesimdeki fındık rekoltesi de mevcut üretimin yüzde 30 civarındaki kısmını teşkil etmektedir. Kaldı ki, zarar gören bu kesimlerin bazı yörelerinde de yüzde 10-15 civarında fındık rekoltesi görülmektedir. Son yıllarda üretimin hızla arttığı Batı Karadeniz'de olumsuz etkilenme yaşanmamıştır. Bunda hemen hemen sektörle ilgili herkes hemfikirdir. Kaldı ki, bu yıl ki fındık rekoltesinin geçen yıla göre çok daha yüksek olacağı da bekleniyordu. Mart ayının sonlarına doğru meydana gelen don olayının boyutlarını 2004'de yaşanan ile bir tutmak mümkün değildir. Fındıkta meydana gelen hasarın boyutlarının gerçek manada tespiti için Trabzon Ticaret Borsası olarak Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı yönetiminde oluşturulan Fındık Rekoltesi Tahmin Komisyonu'nu göreve çağırdık. Doğrusu da budur. Her kesimden temsilcilerin yer aldığı komisyon illerde tespitler yaparak durumu belirler. Sağlıklı bir tespit de Mayıs ayının ortalarına doğru yapılabilir. 

HASARLA İLGİLİ TAHMİNLER DAHA ÇOK TİCARETLE İLGİLİ

Hasarın boyutları ile ilgili tahminler afaki yapılıyor. Hedefi de üretimden ve üreticiden çok ticaret ve ticaretçi ile ilgili.. Bugün adeta bir bardak suda fırtına koparılarak piyasa allak bullak edilmektedir. Bunların arkasında da spekülatörler ve onları dolaylı olarak destekleyenler vardır. Sayıları da fazla değildir.

Bizim de ilk günden bu konuda beyanlarımız olabilirdi. Susmamızın sebebi, elinde yüzde 5-10 oranında fındık bulunan ve sabır ederek bekleyen üreticinin fındığını yüksek fiyattan satmasına engel teşkil etmemekti. Piyasada, spekülatörler etkili olmuş ve fiyatlar yüzde 80 oranında yükselmiştir. TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar'da geçtiğimiz günlerde, fiyatın yükselmesinin bugün üreticilere değil, başkalarına kazandırdığını da zaten söylemiştir. Dalda oluşmakta olan 2014 fındığı ile ilgili genelde az tahminden bulunanların önümüzdeki süreçte mahcup olacaklarını hep birlikte göreceğiz. 

YÜKSEK FİYAT OLUMSUZ ETKİLER, STOKÇULAR KAZANDI

Türkiye fındıkta dünya ticaretinin yüzde 75'ini elinde bulundurmaktadır. Bunu kaybetmemeli, hatta daha da arttırarak pazarı tamamen ele geçirmelidir. Bugünkü fiyatların dışarıda çok kabul görmesi mümkün değildir. Zaten gelen taleplerde kesildi. İç piyasa da tüketim azaldı. Oysa hedefimiz çok üretip çok satmak idi.  2012'de 300 bin tonu aşkın iç, yani 600 bin tondan fazla kabuklu fındık ihraç edip, iç piyasa da tüketimi 150 bin tona çıkaran Türkiye fındık sektörünü satımda zor günler beklemektedir. Çünkü, ticaret istikrarlı fiyatın oluştuğu piyasalarda artar. Bunu geçmişte yaşadık.

İSTİKRARLI FİYAT POLİTİKALARI İZLEMEMİZ LAZIM

Türkiye, söz sahibi olduğu fındıkta geçmişin yanlış politikalarını 2009'da bir kenara iterek, serbest piyasa ekonomisi ile doğruları uygulamaya başlamıştır. Rakamlara bakılarak araştırıldığında ihracatta ve tüketimde sürekli bir artış söz konusu olmuştur. Bu politikaları eksiklerini giderek istikrarlı bir şekilde sürdürmemiz lazım. Başta fiyat olmak üzere sektörde yanlış politikalarla özellikle doğu komşularımız olan Gürcistan ve Azerbaycan'da yaşanan rekolte artışlarını teşvik etmememiz lazım. Bizim hedefimiz daha önce de açıkladığımız gibi, 700 bin hektar alanda ortalama 600 bin değil, 1 milyon ton fındık üretip satmak ve pazara tamamen hakim olmak olmalıdır.

FINDIKTA DESTEK ARTIK ÜRÜNE VERİLMELİDİR

Bunun için öncelikle yapılması gereken de, fındık üretimimizde her yıl azalmaya sebep olan doğal değil, insan eliyle afet diyebileceğimiz fındıkta alan bazlı doğrudan gelir desteğinin yerine acilen kilo başına, yani ürüne dayalı destek sistemini yerleştirmemiz lazım.

Önümüzdeki süreçte piyasa ve yeni ürün fındığın fiyatı konusunda bir şeyler söyleyebilmek için Mayıs ve Haziran aylarında yapılacak rekolte tespit çalışmalarının sonucunu beklemek gerekir. Şimdiden bir şeyler söylemek doğru olmaz. Spekülatif amaçlı olur.