Referandum sonrası hem içerde hem de dışarda yaşanan gelişmeler bu referandum sonucun ne kadar önem arz ettiğini göstermiştir. Tabi bu sonuçların birçok alanda ve yerde etkisi olmuştur. Örneğin sözde dostumuz Avrupa Birliği ülkelerinden gelen açıklamalar bizi hiç de şaşırtmamıştır. Fransız siyaset bilimci Defargas, Türkiye'deki referandumla ilgili yaptığı yorumda büyük bir şerefsizliğe imza atarak kullandığı, "O zaman geriye ya iç savaş ya da bunu söylemek zor ama onun (Erdoğan) öldürülmesi kalıyor" ifadeleri bu ülkelerin bilinçaltında olan düşüncelerinin bilinç düzeyine yansımış halidir.

Yıllarca üye olmak için beklediğimiz bu birliğin siyaset bilimcisi böyleyse diğerlerini siz düşünün. Siz güçsüzseniz kimse size karşı düşmanca davranmaz. Nasılsa onlar için bir tehlike oluşturmuyorsunuz. Ama güçlü olur, bu ülkelere meydan okur, onların tersi istikamette politikalar geliştirirseniz o zaman sizin ölmeniz gerekir! Tabi referandumla birlikte prangalarından kurtulan ülkemize karşı ikinci bir hamle de Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nden geldi. AKPM Türkiye'nin siyasi denetime alınmasını öngören raporu kabul etti. Ayrıca raporda, olağanüstü halin mümkün olan en kısa zamanda kaldırılması gerektiği küstahlığında da bulundu.

Aynı AKMP aylardır Fransa’da yürürlükte olan olağanüstü hali görmüyor herhâlde. Tabi bunların niyeti de amaçları da belli de bu karara destek veren sözde ülkemizin vatandaşı ama aslında ne olduğu belli olmayan insanları anlamakta zorlanıyor insan. Tabi bu türden kararların ülkemiz nezdinde hiçbir değerinin olmadığı başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve diğer yetkililer tarafından deklare edilmiştir. Böylesi gelişmeler karşısında ülkemiz de boş duracak değildi. Ama verilecek cevap etkili olmalıydı. Ses getirmeliydi. Öyle de oldu.

Bir sabah kalktık ki medyaya şöyle bir haber düşmüş: “Türkiye, PKK/ YPG’nin Irak’taki yeni Kandil’i olan Sincar Dağı ile Suriye’deki Karaçok Dağı'nı vurdu. Bombardımana katılan 20 savaş uçağı teröristlere 40 ton bomba yağdırdı. Hava harekâtı, Türkiye'nin sınır ötesine yapacağı yeni müdahalelerin ilk aşaması olarak görülüyor.” İşte istediğimiz, özlediğimiz güçlü ve bağımsız Türkiye böyle olmalı. Tabi biz Sincar’ı vurduk ama ses yine başka yerden geldi. Malum yer tabi.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mark Toner bu operasyonun onaylanmadığını söylemiş.  Dışişleri Bakanlığımız da cevaben onay olmak için bilgi vermedik; varsa orada unsurlarınız “telef olmasın” anlamına gelecek bir cevapla eski Türkiye yok artık dedik. Tabi ülke olarak daha yapmamız gereken birçok iş var. Burada hükümetimiz milletten ve MHP’den aldığı desteği iyi değerlendirmelidir.

Bu destekle özellikle ekonomi alanında gerekli adımları atmalıdır. Nasıl ki Borsa İstanbul rekorlar kırıyorsa; işsizlikte rekor seviyede düşüş olmalı yeni istihdam alanları oluşturulmalıdır. Aynı zamanda 1 Mayıs vesilesiyle güçlenen ülkemizin aynı doğrultuda emekçi kardeşlerimize daha da iyi şartlar sağlamasını ve haklarının iyileştirilerek korunması temennisiyle. Selam ve dua ile.