Basın açıklamasını okuyan Eğitim Bir Sen Trabzon Şubesi Kadınlar Komisyonu Yönetim Kurulu Üyesi Sibel Karabina, devletin şiddet gören kadını koruduğunu ancak aynı devletin kadının başını kapatarak TBMM'ye gelmesini, kamu hizmetlerinde görev almasını yasaklayarak şiddet uyguladığını iddia etti. "Kadına karşı en büyük şiddet başörtüsü yasağıdır" yazılı dövizler eşliğinde basın açıklamasını okuyan Sibel Karabina "Her insanın vazgeçilmez, devredilmez, dokunulmaz temel hak ve hürriyetinden olan, çalışma hayatında yer almamızı, seçilme hakkımızı kullanmamızı yasaklayan, halkın tasfiye etmiş olmasına rağmen zihniyetlerinin hayatımıza hala yön vermesini protesto etmek, bu ülkeyi bizim için yaşanmaz kılan yasakların kaldırılması talebimizi haykırmak için toplandık. Özgürlük, eşitlik ve adeletin sürgün edildiği her yerde, acıya maruz kalanlar en çok kadınlar ve çocuklar omuştur. Bütün kirli hesaplar en çok onları vurmuştur. Onlarca yıldır, din, siyaset, gelenek modernlik, din-devlet gerilimlerinin kurbanı çoğu kez kadınlar olmuştur. Dün üniversiteye gittiğimizde bizi ikna odalarıyla karşılayanlar, bir kalbimizin, bir insanlık onurumuzun olduğunu düşünmeden ilkel öfkeleriyle bize diz çöktürmeye çalıştılar. Karanlık, kibirli güç odakları çıkarlarını korumak için zorunlu gördükleri çatışma için, inancımızın geriği olan başörtüsünü daha derinlerde aklımızı, kalbimizi ve inancımızı kavgalarının ortasına atmaktan çekinmediler" dedi.

KADINA KARŞI EN BÜYÜK ŞİDDET BAŞÖRTÜSÜ YASAĞIDIR
Kadına karşı en büyük şiddetin başörtüsü yasağı olduğunu kaydeden Karabina "Devlet şiddet gören kadını koruyor. Ancak aynı devlet, kadının başını kapatarak TBMM'ye gelmesini, kamu hizmetlerinde görev almasını yasaklayan bizzat kendisi kadına şiddet uyguluyor, ayırımcılık yapıyor ve ötekileştiriyor. Üniversitede rektörlerin dönemsel lutuflarıyla haklarını kullanabilen kızlarımıza başörtüyle kamuda görev yapmak yasaktır. Bu uygulama, had bildirmenin başka vesiyonudur. Sayın Başbakan, hiç kimse, iç düşmanlar ihdas ederek milletin hukukunu çiğneyemez. Bu ülkede artık kimse sırtını devlete dayayıp işkence yapamaz, faili meçhullerin üzerini örtemez diyor. Peki biz de şunu soruyoruz; Bizi bu vesayetçi bürokrasinin çıkarttığı yönetmenliklerle yargılamaya, ötekileştirmeye devam edecekmisiniz? O yönetmenlik gereği olarak başörtülüleri meclis'ten kamuda çalışmaktan men eden yasakları korumaya devam edecek misiniz? Devlet artık hala bürokratik oligarşinin mi yoksa milletin devleti mi olduğuna karar vermek zorundadır" diye konuştu.