Batum'un bir zamanlar yolsuzluk ve kriminal aktivite ile kaynayan, ülkenin diğer bölgelerinden kopuk, iktidar düşkünü bir liderin aşireti gibi yönetilen bir şehir olduğuna inanmak zor gelir.


Bugün ışıltılı palmiye ağaçları, fıskiyeler ve otellerle dolu bir kent görünümündeki Batum, kumarhaneleriyle Karadeniz'in Las Vegas'ı olma yolunda.

Bu kumarhanelerin hedef kitlesi ise kumar oynamanın yasak olduğu, 20 dakikalık bir otomobil yolculuğu uzaklığındaki Türkiye.

Türkiye'den 750 bin turist

Yeni kumarhanelerin kapısında Türk bayrakları dalgalanıyor. Kumarhanelerin sahipleri, Batum'a gelen turistlerin yüzde 70'inin kumar oynamak için geldiğini ve haftasonları kumar masalarında oturanların yarısından fazlasını Türkiye'den gelenlerin oluşturduğunu söylüyor.

Bu bölge yüzyıllar boyunca Türklerin işgaline uğradı. Bugün de Gürcüler onları yeniden cezbetmeye çalışıyor. Türkiye-Gürcistan sınırında gevşetilen pasaport kontrolü sayesinde kimlik kartıyla günübirliğine sınırı geçmek mümkün.

Geçen yıl 750 bin turist ile Türkiyeliler Batum'u ziyaret edenlerin başını çekiyor; bu yıl bu sayının daha da artması bekleniyor.

Bu nedenle her yıl daha büyük oteller inşa ediliyor, daha ışıltılı kumarhaneler açılıyor.
Bölge esnafları ekonominin canlanmasından memnun.

Ama sınırın öte tarafında, Türkiye'de halk daha çelişkili duygular taşıyor. Bir işçi kumar müptelası haline geldiğini, her iki günde bir iş çıkışı Batum'a gittiğini söylüyor.

Kumar borcu yüzünden işlerinden olan komşularından söz ediyor.

Türkiye'deki sınıra yakın camilerde dini liderler kumarın nasıl salgın bir hastalık gibi yayıldığını, aileleri yıktığını anlatıyor.

Gürcistan'daki Türk elçiliği, Türkiye'den kadınların Batum'daki konsolosluğa telefon edip kumarhanelerdeki kocalarını bulmak için yardım istediğinden söz ediyor.

Batum örneği

Fakat bu kentin on yıl önceki durumu gözönüne alındığında turizm alanındaki gelişme oldukça çarpıcı.
Bu bölge daha önce yolsuzluğa bulaşmış bir aşiretin idaresi altındaydı. Aşiret reisi Aslan Abaşidze'yi kimi, ülkenin 1990'larda içinde bulunduğu kaostan kurtaran bir diktatör, kimi ise örgütlü suçlara bulaşmış ve kendi özel ordusuna sahip bir mafya babası olarak görüyor.

O dönemde bu bölgeye girmek için pasaport kontrolünden ve çok sayıda denetim noktasından geçmek ve rüşvet vermek gerekiyordu.

2003'te Devlet Başkanı Saakaşvili iktidara gelince bu bölgeyi de ele geçirdi. Abaşidze'nin Moskova'ya kaçması ile iç savaş korkuları da teskin oldu.

Batum, bir zamanlar idari denetim içerisinde olmayan bölgelerin nasıl entegre edilip kalkınacağına dair bir örnek oluşturdu.

Saakaşvili hükümeti bugün Batum'u; Rusya'nın desteğine rağmen savaşın izlerini taşıyıp Batum'un parıltısından yoksun Gürcistan'ın diğer iki ayrı bölgesi Abhazya ve Güney Osetya'daki halka cezbedici bir örnek olarak sunmak istiyor.