Rektör yardımcısı Yusuf Şevki Hakyemez’in rektörlük seçimlerindeki rakiplerinden Orhan Aydın’ı hedefe oturtarak ‘Paralelciler onu destekledi’ demesi Trabzon’un gündemine oturdu. Rektör yardımcısı Hakyemez’in önceki gün Sonnokta ve bugünde Günebakış Gazetesi’ne yaptığı açıklamalarda ‘Üniversitede varlığı belli olan paralel yapının’ Orhan Aydın’a destek verdiğini söylemesine Aydın’dan sert cevap geldi.
Aydın şu açıklamalarda bulundu;

‘Bu çevrelerin geçmişte olduğu gibi bugün de konjöktürel iftiralarına hep maruz kaldım. Herkes kumaşına göre elbise giyinir. Bu dönem şahsi menfaatlerimizi ve hesaplarımızı bir kenara koymamız gereken, olağanüstü bir dönemdir. KTÜ'de neler olduğu, neler yaşandığı, kimin geçmişte ve bugün nerede durduğu ve bizlerin hem dün hem de bugün söylemleri kamuoyu tarafından iyi bilinmektedir. Kimlerle olmayacağımızı biliyoruz diyerek vatan hainlerine karşı olan duruşumuzu ve safımızı her fırsatta ifade ettik. Bu konuda kararlı bir mücadele başlamıştır ve sonuna kadar bu mücadelenin içinde ve devletimizin yanındayız.

Bizim derdimiz millet. Bizim derdimiz vatan. Bizim derdimiz devlet. Bizim derdimiz bayrak. Devletin ve milletin elbirliği içinde FETÖ'ye karşı tarihe not edilecek duruşuna ve mücadelesine tanık oluyoruz. Daha önceki açıklamalarımda defalarca söylediğim gibi FETÖ bir ihanet şebekesidir. Bu terör örgütünün oyunları hiç bitmez. Bu millet, bu topraklarda çok oyunu bozmuştur. Bu oyunu da bozacağız İnşallah. Bu hainler inlerinden çıkarılana kadar bu millete uyku yok. Demokrasi nöbetine devam ediyoruz.

Ve son olarak da şunu söylemek istiyorum. Bir seçim dönemi yaşadık ve Rektörümüz Süleyman Baykal ile yarıştık. Süreç devam ediyor. Bu sürecin üniversitemiz için hayırlısı olmasını temenni ediyorum. Mesele bir memleket meselesi iken, bir savunma ve suçluluk psikolojisinde, süreci manipüle etmek adına yapılan bu tür girişimleri şiddetle kınıyorum.

Bugün üniversite olarak, Trabzon olarak ve bütün Türkiye olarak, Türk milletinin birliği ve devletimizin bekası adına, demokrasi adına ve aydınlık yarınlarımız adına, bir olma ve diri olma zamanıdır’

HAKYEMEZ NE DEMİŞTİ?

Öte yandan Hakyemez Günebakış Gazetesi'ne verdiği röprotajda paralelle ilgili şu açıklamalara yer vermişti;

günebakış: Darbeyi hukuk tasfiye edebilir mi, yoksa bir darbeyi ancak karşı darbe mi tasfiye edebilir. Yani devletin bu refleksi makul mu?

Hakyemez: Şöyle, burada büyük bir bürokratik tasfiye girişiminden bahsediyoruz. Bunu hukukla tasfiye etmek mümkün değildir. Mesela ben bir Anayasa hukukçusuyum. 17/25 Aralık darbesi olduğunda televizyonlarda verdiğim demeçlerde şunu söylemiştim; bu HSYK Kanununda bazı değişiklikler yapılmıştır. O değişikliklerin ben Anayasa’ya aykırı olduğunu söylüyordum. Ama HSYK kanunu Anayasa değişiklikleri yapılmasaydı Türkiye’de o zaman o yargı bürokrasisindeki belli ölçüde gerçekleşmiş olan tasfiyeyi yapamazdınız siz. Şimdi geldiğiniz noktada durum daha vahim bir şekilde ortaya çıktı. Ve bazıları bunu belirtmek zorundayım çünkü ben bir hukukçuyum aynı zamanda bu ülkede yaşananları çözümlemeye çalışan, Menderes’in yaşadığı sıkıntıları… (Menderes’in tasfiye sürecini kendime göre yaşamadım ama okuyup bilen bir insanım.)  Eğer siz salt hukuki yollardan hareketle bu biçimdeki bir örgütle mücadeleye kalkışırsan başarısız olursun. Çünkü yargının içerisine bunlar çullanmış, 12 bin hakim olduğunu düşünürseniz şu anda 2 bin 500-3 bin kişi tasfiye edildiğini düşünün. 2 bin 500-3 bin kişi nasıl tasfiye edeceksiniz? Çünkü Paralel Hareket dediğimiz Fethullah Gülen çetesinin içerisinde de iddia edilen sebeplerle ilgili kolay delil bulamazsınız. Bunların bir özelliğidir. Çünkü o kadar müthiş bir şekilde delilleri gizleyebiliyorlar ki, işte koskoca devletin istihbaratı veya Türkiye Cumhuriyeti’nin 79 milyon şu andaki darbe girişiminin hiçbir şekilde farkına varmadı. Bu darbe girişimine Trabzon’undan Hakkarisi ne, Ankarası’ndan İstanbul’una, her tarafından yüzlerce kişi belki görevlendirilmiş durumda. Dolayısıyla geliyoruz şimdi bürokrasideki insanlara. Bu paralel örgüt mensuplarını siz eğer olağanüstü kararlar alarak tasfiye girişiminde bulunmazsanız normal hukuki yollardan hareketle tasfiye edemezsiniz. Edemediğiniz zaman ileride bunlar sizin başınıza sıkıntılara sebebiyet verebilir.

günebakış: O hukuğu kafanıza geçirirler

Hakyemez: Zaten yaşadığımız sıkıntı da onun sonucudur. Onun için ben şu anda olağanüstü halin ilanını da bu bağlamda önemsiyorum. Olağanüstü Hal ile ilgili Türkiye’de şöyle bir olumsuz algı var; OHAL’de bazı yerlerde temel hak ve hürriyetlerinin ihlal edildiği dönemler akla geliyor.  Oysa Olağanüstü Hal hukuki bir rejimdir.  Ve neyin nasıl yapılacağı da belirlenmiştir. Olağanüstü Hallerde bana kalsa şu anda paralel örgüt bağlamında bir tasfiye süreci ile ilgili gayretler sarf edilmeli, diğer noktalarda temel hak hürriyetlere çok fazla dokunulmamalı. Zaten açıklamalara baktığımızda hem sayın Cumhurbaşkanının hem Başbakanımızın hem İç işleri bakanımızın açıklamalarında buna özellikle vurgu yapıyor. Yani burada biz paralel örgüt bağlamında mücadele ile ilgili bir olağanüstü hal ilan ettik. Onun için burada daha rahat hareket etmek için. Ve üstelik 6 aylık bir takdir yetkisi varken bunu 3 ayla şu anda sınırlı olarak ilan ettiler. O nedenle bu tasfiye olması gerekiyor ve bu darbe girişimi bu tasfiyenin yapılmasına vesile oldu. Diğer yönüyle de hayra yorumlanabilir.

günebakış: Hocam bir algı operasyonu bir ağır iftira ile karşı karşıya mı kaldınız?


Hakyemez:
 İftira bu kadar kolay olduğu gibi, iftiraya bu kadar kolay prim veren maalesef siyasetçilerimiz de var. Maalesef gazetecilerimiz de var. Maalesef öğretim üyelerimiz de var. Yani orada insan olmayla alakalı mesele. Ama bu seviyede olan insanlar var ve bu seviyede olan insanlar ve bürokratlarımız var. Biz o insanlarla mücadele ediyoruz. Bu bağlamda bizi karalamak için paralel örgütle birlikte hareket ediyor izlenimi vermek amacıyla bir dava girişimi oldu. Bunun içerisinde şehirden işadamları ve üniversiteden insanlar var, üniversiteden de öğretim üyesi olan insanlar var. Üniversitede maalesef öğretim üyesi olan insanlar yine de bu üniversitenin içerisinde çok rahat bir şekilde dolaşabiliyor. Demek ki iftiranın karşısında insanlar bir tepki gösteremiyor. Ben gösteriyorum, söyleyeceğim şeyleri müfterilerin suratına söylüyorum. Söyleyebiliyorum çünkü. Çünkü benim bir siyasi gelecek veya bir kurumsal gelecek beklentim yok. Benim için ilkelerim, karakterim ve duruşum önemlidir. Uzun vadede beni Yusuf Şevki Hakyemez yapacak şey budur. Ama bunu yapamayan insanlar vardır ve bunun içinde bürokratlar da vardır. O girişimi biz çok şükür ki hukuk yollarından hareketle tamamen savuşturduk. ne yaptık; YÖK’e savunmalarımızı yazdık. YÖK şunu söyledi; Bu tamamen kulaktan dolma bilgilere dayanan, hiçbir delil değeri olmayan, dedikodu mahiyetinde olup seçime yönelik bir algı operasyonudur. Bunun soruşturmaya bile dönüşmesine gerek yoktur’ diye de savcılığa gönderdi. Biz ne yaptık ondan sonra. Biz suç duyurusunda bulunduk bu girişimde bulunan kişilerle ilgili olarak. Başta maalesef bunu söylemek zorundayım, emniyet içerisinde suç duyurusunda bulunan işadamı, suç duyurusunda bulunanlara şahit olan öğretim üyelerinin söylemediğini emniyet içerisinin etkili yerlerinde bulunan kişiler var, onlar oldu, eklediler ben bunların hepsini ilgili yerlere ilettim. Sayın Bakanımıza da ilettim, ileteceğim pek çok yer daha var. Hem valiliğe bununla ilgili soruşturma açılması için başvuruda bulundum, hem de sav cılığa suç duyurusunda bulundum. Ve bunun tarihi de yaklaşık 2 ay öncesidir. Ben şimdi bunlarla ilgili ne yapıldığını soracağım. Çünkü 15 Temmuz’dan önce ve sonrası diye farklı bir şey. İyiki o zaman suç duyurusunda bulunmuşum. Çünkü Yusuf Şevki Hakyemez’in bu ülkede paralel olamayacağını herkesin bilmesi lazım. Yusuf Şekvi Hakyemez çünkü birileri zaman gazetesine abone olduğu zamanlarda, birileri Fethullahçılarla iş tutarken 17/25 Aralık sürecinde daha darbe belki de olacaktı, belki de çok ciddi sıkıntılarla karşılaşılacaktı bunun bir yargı darbesi olduğunu, bunun hukukla izah edilemeyeceğini hem gazete demeçlerinde hem televizyon programlarında ifade etmiştir. Derhsane krizindeki tavrı bellidir. HSYK Kanunu’ndaki tavrı bellidir. Yusuf Şevki Hakyemez, zamana göre pozisyonu olan bit tip değildir. Onlar bunu bilmiyorlar belki.


günebakış: 
Hocam buradaki hedef bir geceliğine göz altına almak mıydı, Rektörü, Yusuf Şevki Hakyemez’i paralel iddiasıyla şöyle 8-10 kişi göz altına alıp ertesi günü bırakmak mı? YÖK buna izin verseydi sırada gözaltı mı vardı. Yani algı tamamlanacaktı!..


Hakyemez:
 Ha belki de bugün durum çok daha farklı olacaktı. Ama O dosyadaki bilgi ve belgeler dedikodu mahiyetinden öteye geçmediği için bunlara YÖK’ün prim vermesi, savcılığın prim vermesi mümkün değildir. Çünkü burada kimin paralelle birlikte iş tuttuğunu biz seçimde gördük. Çok net bir şekilde gördük. Bu seçimde hiç kullanılmayan derecede KTÜ’de seçim sonuçlarını takip ettiniz, 16 tane boş oy vardır. 9 veya 10 tane de veya biraz daha fazla geçersiz oy vardır. O boş oylar bilinçli bir şekilde verilmiştir. Ne Süleyman Baykal’a ne diğerine. Geçersiz oyların bir kısmı bence yine münipülatif bilinçsiz bir şekilde verilmiştir. Fakat daha önemlisi şudur, ben şunu biliyorum, Fethullahçı Gülen grubuyla daha sıcak temasta olan kişiler çok özellikle seçimin 15 gün öncesinde daha yoğun bir şekilde karşımıza çıktı, çok yoğun bir şekilde diğer adayla birlikte temas içerisinde oldular. O paralel eğiliminde olan insanların bize verilen hiçbir oy yoktur. Ama ben şunu biliyorum, çok net bir şekilde; bu örgütle yakın ilişki içerisinde olan kişiyle üç defa görüşüldüğünü. Diğer taraf. Bunu biliyorum ben.


günebakış:
 Şu anda YÖK, istihbari kaynakları da değerlendirerek Türkiye’deki üniversitelerdeki paralel yapıya yönelik özellikle birinci elde rektörlere yönelik operasyon yaptı ve bunu neticelendirdi. İddia sahipleri baktığı zaman KTÜ ile ilgili hiçbir sorun yok. Buna rağmen halen bunun gündemde tutulmasını nasıl yorumluyorsunuz?