Engin Tekintaş yaptığı açıklamada, Ordu İl Genel Meclisi'nin son birleşiminde Melet Irmağı üzerinde yapılacak Darıca-II HES'in imar uygulama planının onaylanması kararına çevreci kuruluşların tepki göstermesini anlayışla karşıladığını belirterek, Türkiye'nin içinde bulunduğu gerçeklerin HES'leri zorunlu kıldığına dikkat çekti. Türkiye'nin yıllık enerji ihtiyacının her yıl yüzde 10 artış gösterdiğine değinen Tekintaş, "Yani her yıl yüzde 10 daha fazla enerji üretmek zorundayız. Öncelikle bunu kabul etmemiz gerekiyor. Türkiye, bu yüzde 10 artışı karşılamak için doğalgaz, fuel-oil, kömür, petrol gibi ürünleri kullanmak zorunda kalıyor. Ancak bu ürünler hem dışarıya bağımlı hale getiriyor hem de çevreye olumsuz etki eden ürünlerden oluşuyor. Bu durumda HES'lerden enerji elde etmek bir zorunluluk haline geliyor" diye konuştu.

'ANTİBİYOTİK YAN TESİRSİZ OLMAZ"
Tekintaş, İl Genel Meclisi olarak halk adına karar verdiklerini, karar vermeden önce konuyu komisyonlara havale ettiklerini, komisyonların konu ile ilgili herkesin görüşüne başvurduğunu, tüm teknik detayları incelediğini, kurumlardan görüş aldığını, bu aşamalardan geçtikten sonra konunun Meclise geldiğini kaydederek şöyle devam etti: “Zaten HES yapacak olan kuruluşlar Bakanlıklar bünyesindeki 13 kurumdan izin almak zorundadır. Devlet, bu firmalara bir takım zorunluluklar getirmiştir. Bir kere halkın tarım ürünleri, seracılık, hayvancılık gibi ihtiyaçlarında suyu bırakmak zorundadır. Ayrıca devlet, halkın ihtiyacı olan suyu dereye bırakıyor mu bırakmıyor mu, ırmak yataklarında su kontrol hatlarından elektronik olarak denetleme yapmaktadır. Ancak çevre tahribatı oluyor mu diyecekseniz oluyor. Unutulmasın ki antibiyotik yan tesirsiz olmaz. Fakat devlet böyle durumda, firma 1 ağaç kesmişse 2 ağaç dikme zorunluluğu getiriyor. Su yataklarının değiştirilmesine karşı EPDK, DSİ gibi kuruluşlar sürekli denetleme yapmaktadır."

"KARŞI ÇIKMASINLAR, PROJE GETİRSİNLER"
Tekintaş, 'HES'lere Hayır' demenin hata olduğunu da vurgulayarak, şöyle konuştu: "Çevrecileri anlıyorum. Çevreci kuruluşlarda amaç çevreye katkı sunmaksa, proje hazırlayıp firmaların karşısına çıkıp 'Kardeşim bu HES'i yapıyorsun ama kazandığının karşılığında Türk ekonomisine bir katkıda bulunmak, yöre insanına katkıda bulunmak zorundasın' diye bir proje sunması lazım. Ama topyekun karşı çıkmak anlayışı doğru değildir. Karadeniz Bölgesi seller ve heyelanlarla tahrip oluyor. Yağmur yağdığında denize giden milyonlarca ton toprağın ne anlama geldiğini, erozyonun ne anlama geldiğini bu insanlara bir kez daha hatırlatmak gerektiğini düşünüyorum."