Trabzonspor’un eski başkanı Nuri Albayrak’a bir teşekkür borcum vardı.

Onun aracılığı ile Yurt Kur İstanbul bölge müdürlüğünden bir öğrenci arkadaşımızın yurt sorununu çözdük.

Telefonla arayıp “Teşekkür ettim..”

Hoş beşten sonra konu geldi doluşta, Trabzonspor’a daldı.

Trabzonspor deyince, Nuri Albayrak’ın da sesi değişti.

Hem donuk.

Hem üzgün.

Hem kararlı.

Hem şaşkın

 

Xxx

 

Şaşkınım dedi, nasıl bu yönetim “Kupayı alıp Trabzon’a getirmiyor..”

Üzgünüm dedi “ Beni dar ağacına çekenler bu kadar borç harç içindeki yönetime toz kondurmuyor..”

Kararlıyım dedi..” Bana görev düşerse yine varım..”

 

Xxx

 

Albayrak çok iddialı sözler de sarf etti..

“Bak” dedi “Ali Savaş…”

Devam etti..

Biz Haluk Ulusoy’a bir çok şeye rağmen destek verdik, Federasyon başkanı yaptık. Siyasi otoriteye rağmen.  Bu yönetimin federasyonun şekillenmesinde ne yaptığını nasıl bir strateji belirlediğini bilen var mı..:”

Haksız da değil..

Sahi var mı..?

 

Xxx

 

Albayrak’ın en ilginç tahlili ise şöyle oldu..

“İşaretle gelen, işaretle konuşur, kalkar, yürür. İşaret gelmedi mi, kupasını da isteyemez..”

Bu sözü ilginç.

Biraz açar mısın başkan dedim..

“Daha açığı nasıl olur..” diye sitem etti.

 

Xxx

 

Peki, aday mısınız ?

Dedim.

Duraksamadan hemen cevap verdi..

“Bana ihtiyaç duyulduğunda tabi adayım. Görevden kaçmam..”

 

Xxx

 

İste zurnanın zırt dediği yer..

Albayrak “Bana ihtiyaç varsa”diyor.

Süleyman Varlıbaş da.

Sadri Şener de..

Onursal Başkan da..