TSYD Başkanı Murat Taşkın dün Trabzon Gazeteciler cemiyetinde yaşanan olayla ilgili bir açıklama yaptı.

MESLEKTAŞLARIMA… 


5 Mayıs 2016 Perşembe günü Trabzon Ortahisar Belediyesi Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirilen Trabzon Gazeteciler Cemiyeti  2015 Başarı Ödülleri Töreni sırasında yaşanan olaylarla ilgili olarak Karadeniz’den Günebakış Gazetesi’nde “Cemiyet Töreninde Kollektif rezaleti” başlığı ile sürmanşette yer alan haberin içerisindeki “…Bu sırada Kollektif kızına ödül verenlerden Murat Taşkın ise tepki gösteren Günebakış tepki gösterdi” ibaresi nedeniyle, kamuoyunu değil, meslektaşlarımı bilgilendirme amacıyla bu açıklamayı yapmak zorunda kaldım.
Birincisi Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nin yarışma jürilerinde belki de en fazla yer alan bir meslektaşınız olarak, jüri halinde ödül verirken yarışma şartnamesine göre hareket etmek için bugüne kadar azami çaba ve dikkat gösterilmiştir.
Bu nedenle, Trabzon Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu tarafından değerlendirmeye alınması için jüriye gönderilen eserlerin kime ait olduğu ve hangi gazetede yer aldığı dikkate alınmaz. Sadece eser değerlendirilir.
Dolayısıyla gazetenin yayın anlayışı, kişinin mesleki uygunluğu ve değeri dışında sosyal ve siyasal görüşü değerlendirme kriterleri arasında hiçbir zaman yer almamıştır.
Bu gerçeklerden hareketle, meslektaşlarımızın 2015 Eserleri'nin katıldığı bu yarışmada ilk kez geçtiğimiz yıl uygulamaya konulan İletişim Fakültesi Teşvik Ödülleri de değerlendirilmiştir. Bu değerlendirmeyi yaparken, yukarıda da ifade ettiğim gibi geleceğin basın mensubu olmak için çaba gösteren öğrencilerin ismine, cismine, siyasal ve sosyal görüşüne değil, teşvik amaçlı olarak yaptığı haberin mesleki kritere uyup uymadığına bakılarak bir karar verilmiştir. Bu karar nereden baktığına bağlı olarak kimilerine göre yanlış olarak da değerlendirilebilir. Bu ayrı bir konudur.
Bu genel çerçeve içinde yapılan değerlendirme de ödül alan genç iletişimcilere bakıldığında içlerinde dünya görüşü ve giyim tarzı itibariyle her kesimden öğrencilerin bulunduğu zaten görülecektir.
Söz konusu törende Berivan Bila’nın günün adabına çok uygun düşmeyen davranış biçimi ve sözlerini, her ne kadar ülkemizde çok sıklıkla yaşanmasına rağmen tasvip etmediğimi öncelikle ve özellikle belirtmek isterim. Bunu salondan çıkarken kendisine de arkadaşları yanında söyledim.
Berivan Bila’nın sözleri üzerine yaşanan gelişmeler sırasında hemen yanlarında bulunduğum Günebakış Gazetesi’nden ve başka bir gazeteden  meslektaşıma ortamın yatışması için telkinde bulunmamı tepki sayanlar hakkındaki değerlendirmeyi salonda olayı yaşayan meslektaşlarıma bırakıyorum.
 
Söz konusu öğrencinin “provoke etmek istediğini” söyleyen meslektaşlarıma, sağduyulu davranmayı, sözünü ettikleri provokasyona gelmemelerini, ortamın gereği belki biraz da ses tonumu yükselterek söylemiş olmamı böylesine tepki olarak addedilmesini de üzüntü ile karşıladığımı belirtmek isterim. Hele hele, ortamın yatışması için meslektaşlarımdan katkı istemek, fedakârlık yapmalarını beklemek ve tahriklere kapılmamak anlamına gelen bir tercihi kullanmış isem üzüntüm katlanır.

Bir de dolaylı olarak konuyu siyasi ve sosyal bakış noktasına çekerek mesaj vermek istenmesi karşısında söyleyecek söz bulamıyorum. 
Kaldı ki bizim geçmişimiz de bugünümüz de ortadadır. Allah nasip ettiği müddetçe gelecekte de ortada olacağız.  İnançlarımız ve düşüncelerimiz doğrultusunda, iktidarların tavırlarına göre dün başka, bugün başka olmayacağız. Yarın da daha başka bir kimliğe bürünmeyeceğiz. Ve de, bu işi yaparken, yani kamuoyu adına icra edilmesi gereken basın mensubu kimliğini taşırken, mesleğimin önüne hiçbir şeyi koymadığımın, koymayacağımın bilinmesini isterim. Başkaları, başka hesaplar üzerine koysa da…