61SAAT HABER SERVİSİ - CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, Yüksek Mahkeme Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in, İstanbul’da yapılan Uluslararası Arabuluculuk Sempozyumunda yaptığı açıklamaları değerlendirdi.
Pekşen, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Cirit’in açıklamalarının toplumun her kesiminde şaşkınlığa sebebiyet verdiğini iddia etti. Pekşen, “Yüksek Mahkeme Başkanı Sayın İsmail Rüştü Cirit’in İstanbul’da yapılan Uluslararası Arabuluculuk Sempozyumunda yaptığı açıklamalar toplumun her kesinimde büyük bir şaşkınlığa sebebiyet vermiştir.
 
Sayın Cirit’in yargıya güvenin %70’lerden %30’lara düşmesinde bu büyük güven kaybının esas nedeni olarak gösterdiği iş yükünün fazlalığına ilişkin değerlendirme asla gerçeği yansıtmamaktadır. Adalet beklentilerinde ve adaletin tesisinde yargıdaki iş yükünün azaltılmasının temel çözüm yolu olarak gösterilmesi adalete olan inancı da daha ağır bir kayba sürüklemiştir. Hiç kimsenin “Ankara’da hakimler var” diyemediği bir hukuk düzeninde bizzat Yargıtay Başkanı olarak takınılan tutum da son derece önemlidir” ifadelerini kullandı.
 
“YARGIÇLARIN, TARAFSIZLIĞI VEYA BAĞIMSIZLIĞI...”
Pekşen, yazılı açıklamasına şu şekilde devam etti: “Tutuklatmayanın veya tutuklamayanın tutuklandığı bir düzende yargıçların tarafsızlığı ve bağımsızlığından ve hatta vicdani kanaatlerine göre hüküm kurduğundan asla söz edilemez. Adli yıl açılışında sarayın gölgesinde kalmayı kabul eden ve toplumun bağımsızlık ve tarafsızlık beklentilerini tümüyle çökerten tavırların sergilendiği görüntüler hala gözlerimizin önündedir. Esas duruşa geçen, cübbesinde düğme ve ilik arayan kişi esasında yargıç değildir.
 
Haklarında suç isnat edilen insanların yargılanmak yerine yaftalandığı, suç işleyenlerin kayrıldığı, adil yargılanma, silahların eşitliği ilkesi gibi en temel insan haklarının yok sayıldığı bir ceza adaleti sisteminin inşasında Yüksek Mahkeme Başkanı olarak hukuki ve diğer sorumluluklarımız hiç kimseden az değildir. Gerçeğin ortaya çıkarılması yerine siyasal iktidarın yönlendirmesi ile adalet adına soruşturma yapılarak ve sözde adalet aranarak hüküm kurulması durumunda ceza adaleti sistemine güvenin %30’luk bir oran olması bile çok büyük orandır. Suç isnadına muhatap olan kişiler ve yasanın suç işleyen kişiler yerine ve doğru kişiler yerine işaret edilen ve gösterilen kişilerin yargılandığı bir düzende ceza adaleti sistemi ülkenin en önemli sorunudur”
 
“DANIŞTAY’IN DA SORUMLULUĞU FARKLI DEĞİLDİR”
Pekşen, Danıştay’ın da sorumluluğunun Yargıtay’dan farklı olmadığını kaydederek, “Bürokrasinin, hukuksal güvencelerin tümüyle ortadan kaldırıldığı bir İdari Yargı düzeninde Danıştay’ın da sorumluluğu Yargıtay’dan farklı değildir. Siyasi iktidarın sopası haline gelmiş bir soruşturma sisteminde Yüksek Mahkemelerin ve özellikle Yargıtay Başkanı olarak şahsınızın payı son derece önemlidir. Çay toplayan, esas duruşa geçen, cübbesinde düğme ve ilik arayan değil; tarafsız, bağımsız ve vicdani kanaatine göre hüküm kurabilen yargıçların olduğu bir hukuk düzeninde ve sisteminde yargıya güven hak ettiği yeri bulacaktır. Hiç kimsenin yasalara güvenerek geleceğini planlayamadığı bir ülkede yasa uygulayıcılarına güvenin %30 bile olması gerçekten çok yüksek bir orandır. OHAL yasalarının OHAL yetkisi ve amacı sınırları içinde olup olmadığı yargılamayan veya yargılayamayan bir Anayasa Mahkemesi’nden hiç kimse adalet ve hukuk düzeni beklememektedir. Bütün baskı ve zulüm rejimlerinde olduğu gibi siyasal iktidarlara yargılanmama güvencesi olan bir hukuk sistemi adil değildir, vicdani değildir, insani değildir ve asla böyle bir sisteme güvenilmemelidir.
 
Siyasal iktidara ve onun uzantısı olan bürokrasinin her türlü suç sayılan eylemini ve neredeyse yalnızca muhalefeti güçsüzleri ve gösterilen kişileri yargılayarak kumpaslara ve tuzaklara destek vererek hüküm kuran sistem, en başta sizlerin eseridir. Daha çok bütçe, daha çok polis, daha çok cezaevi daha çok tutuklu, daha çok baskı bütün bunların olmasında başkanı olarak görev yaptığınız
 
“YENİ VE AĞIR BİR DURUMDUR”
Yüksek Mahkemenin ve şahsınızın katkısı ve sorumluluğu Türk Haklının vicdanında bulunması gereken yeri almıştır. Adaletin iş yükü ağırlığı ile ölçümlendiği bir sonuç ne yazık ki başkanlığınız döneminde ortaya çıkan yeni ve ağır bir durumdur. İşiniz çok olabilir, bunun adalete katkınızın çok olduğu anlamına gelmediğini bilmenizde yarar görüyoruz. Adaletin olmadığı ve herkesi potansiyel sanık evresinde olduğu bir ülkede ortaya çıkan sonuçlar sizlerin de eseridir. Eseriniz ve yarattığınız model budur. Kumpasların kurulduğu, tuzakların ardı ardına planlandığı ve iktidarın siyasal beklentileri ile hedeflendiği bir ülkede yasalar matbaacıyı bağlamaktan öteye geçmiyorsa, hiç kimse geleceğini yasalara güvenerek planlayamayacaktır. Kimin tutuklanıp, kimin yargılanacağının yargıya verilen ve alenen ifşa edilen talimatlarla bütün bu hukuksuzlukların oluşmasında katkınız ve payınızı siz belirleyiniz.
 
Yargı kararlarını Anayasa’nın 138. Maddesini yok sayan bir iktidara karşı hukuka bağlılık ve inanç kararlılığınızı beklemek boş bir hayalden öteye geçmeyecektir. Sayın Cirit, tüm bu ahval ve şerait altında %30 güven, emin olun tük halkının geçmişte yargıya olan güveni ve vefasının bir sonucudur. Bu bile esasında çok abartılıdır.” Şeklinde açıklamasını bitirdi.