TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bakanlıkların bütçe görüşmelerine Milli Eğitim Bakanlığı'nın  2017 bütçesinin görüşülmesi ile devam edildi. Komisyon üyesi olan AK Parti Trabzon Milletvekili Avukat Salih Cora burada yaptığı konuşma ile AK Parti döneminde eğitime verilen önemi vurgularken devam eden sorunlara da dikkat çekti. Cora, “AK PARTİ iktidarı döneminde gerçekten eğimine önemli bütçeler ayrılmış, eğitimin önündeki en büyük engeller ortadan kaldırılmış, özellikle kılık kıyafet özgürlüğü getirilmiş, katsayı sorunu çözülmüş, derslik sayıları artırıldı, öğrencilerin eğitime erişimindeki önemli sorunlar ortadan kaldırıldı, müfredat ve mevzuatta büyük değişiklikler yapıldı. Millî Eğitimdeki yönetim kademeleri tepeden aşağıya değiştirilmiş ve pek çok öğretmen alınmış, hizmet içi eğitim ve çeşitli faaliyetler ve toplantılar yapılmıştır. Ancak tüm bu masraflara, tüm bu çalışmalara rağmen hâlen eğitimde istenen ve olması gereken yerde miyiz? Sorusuna net ve sağlıklı bir cevap veremiyoruz. Sorun, yazılan çizilende mi, öğretmende mi, yöneticilerde mi, eğitim araç gereçlerinde mi, fiziki ortamlarda mıdır bunu iyi irdelememiz gerekiyor. Türkiye'nin uluslararası ölçekte eğitimde hak ettiği başarı sıralamasını yakalaması gerekiyor ve bu alanda ülke içerisindeki belirli alanlardaki başarılarla da yetinmememiz gerekiyor. Uluslararası ölçekte örneğin Finlandiya gibi eğitimde başarılı veya OECD’nin yaptığı PIZA veya TİMSS sınavları esas alınarak, mukayese yaparak daha sağlıklı sonuçlara ulaşmalıyız.” dedi.
 
MUASIR MEDENİYET BATI GİBİ OLMAK DEĞİL
 
Salih Cora, Türkiye milli eğitimin nasıl olması gerektiği konusunda da şöyle konuştu:
 
“Enerjimizi ve potansiyelimizi boşa tüketmemeliyiz; bu soruna net, yaygın ve kolektif bir cevap bulmamız gerekiyor. Herkesin düşüncesine saygı duymakla beraber, ülkemizin milletimizin değerlerine ve geleceğimiz için yeni reformlara ihtiyacımız vardır. Burada dindar nesil tartışması yapıldı, bizim burada kast ettiğimiz millî ve manevi değerlere ve geleceğimize yönelik bir perspektifti. Bu hususta bize en büyük referansı, en büyük ışığı Mevlana bırakmıştır. Pergel metaforu ile bildiğimiz bu miras ihtiyaç duyduğumuz yeniliklerin anahtarıdır. Pergel’in sabit ayağı, millî değerlerimiz, kültürümüz, gelenek göreneklerimiz örf ve adetlerimizdir. Hareketli ayağı ise evrensel değerler ve 72 millettir. Biz bunu kendi milletimize, kendimize rehber aldığımızda hiç şüphe duyulmamalıdır ki Mevlana hoşgörüsüne sahip nesiller, Yunus Emre bilgeliğindeki kişiler, Pir Sultan naifliğinde ve Abdülhamit devlet sorumluluğunda, Mustafa Kemal yurtseverliğinde bir nesli de teminat altına almış oluruz. “Dindar nesil” kavramını bu manada değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim muasır medeniyet hedefimiz, kendi değerlerimiz, kendi medeniyet tasarrufumuzun taşıyıcısı olan bir millî eğitimi nesillerimize aktarmaktır. Muasır medeniyet Batı gibi olmak değil kendi gibi olmak, kendi gibi kalarak ama Batıyı ve dünyayı anlayarak bir gelecek tasarrufu hedefine yürümektir. Sayın Cumhurbaşkanımızın dindar nesil kavramından kastettiği hususlar bunlardır. Bu kavramı bu şekilde yorumlayarak, bu kavram üzerinde millî eğitim politikalarımızı eleştirmemeliyiz.”
 
ÖĞRENCİLERİN YETENEKLERİNİ TESPİT ETME NOKTASINDA SORUNLAR VAR
 
Öğrencilerin yeteneklerini ve kabiliyetlerini tespit etme noktasında henüz tam olarak yeterli bir sistem kurulamadığını söyleyen Salih Cora, “Mevcut sistemde öğrencilerimizin kabiliyetlerini ve yeteneklerini belirleme noktasında sağlıklı bir sistemin tam olarak oturduğu kanaatinde değiliz. Bu arada, bunu işletenin insan olduğunu düşünerek daha kapsamlı çalışma yapmamız lazım. Nitekim, bazen öğretmen yetersizliği, bazen idare ve öğretmen memnuniyetsizliği, isteksizliği veya yeni sınıf açılırsa yer sıkıntısı olacağı düşüncesi ve bazı derslerin istenmemesi gibi bahaneler ile öğrenciler 3-5 alana sıkıştırılmakta hatta bazen zorunlu yönlendirmeyle bu işte başarıya ulaşılamamaktadır. Hatta alan ve ders çeşitliliği daha fazla olan, örneğin meslek okullarında bu daha da olumsuz bir hâl almaktadır. Her yerde ve aynı oranda olmamakla beraber bazı yerlerde bu sorunlarla karşılaşmaktayız.” şeklinde konuştu.
 
MAHRUMİYET BÖLGELERİ İÇİN ÖĞRETMENLERE TEŞVİK VERİLSİN
 
Eğitimde öğretmen sorununa da değinen Salih Cora, “Bazı branşlarda öğretmen ihtiyacının hâlen kapatılamadığını görmekteyiz. Örneğin, özel eğitim öğretmeni ve rehber öğretmenleri gibi. İllerde bazı branşlarda ve bazı yerlerde öğretmen ihtiyacının kapatılabilmesi için oralarda öğretmen atamalarının merkezî olarak değil, illerin belirlediği kriterler doğrultusunda valiliklerce yapılması doğru bir uygulama olmakla birlikte, merkezdeki norm fazlası öğretmenlerin kesinlikle ihtiyaç olan yerlere dağıtılması gerekiyor. Bu konuda siyasi olarak ve belirli makamlara genelde talepler gelmekte, bu sorunu bir sisteme bağlayamadığımız için sorunlar yaşanmaktadır. Birisinin sorunu çözülürken aslında sistemi bozduğumuzun da farkında olmalıyız. Bu durumda, özellikle böyle durumlarda sözleşmesi ve pedagojik formasyonu olmayan ya da eğitimli, ilgili okuldan mezun olmayan ya da branşı bile tutmayan kişiler kaymakamlıklarca ya da valiliklerce görevlendirilerek hem eğitime zarar verilmekte hem de başarı olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu sorunun ortadan kalkması için ve mahrumiyet bölgesi olarak adlandırılan yerlerdeki okulların öğretmen ihtiyaçlarının karşılanması için söz konusu ilçelere teşvikler, ilk atama, ek ücret, lojman, erken emeklilik, yıpranma payı ve ek puan gibi hususlar getirilerek sorunların çözümü yoluna gidilmelidir. Merkezlerde norm fazlalarının, ilgili olsun olmasın, branşına uysun uymasın, bazı yerlerde görevlendirilerek “Onları erittik.” düşüncesiyle bu kişileri norm fazlası olarak göstermedikleri de dikkatlerden kaçmamalıdır çünkü böyle durumlar olduğu zaman Maliye Bakanlığı da özellikle öğretmen atamaları noktasında, kadro noktasında sorun oluşturmaktadır.” dedi.