Aslında biliyoruz ki popüler kültürün evlere servis ettiği Karadeniz imgesinin dışında bir Karadeniz bizimkisi. Biliyoruz ki hamsiden, horondan ibaret değil kültürümüz; “Temel ilen Fadime" değildir tüm insanımız. Ancak bilmek öğretmeye yetmiyor bazen, bambaşka olunca dizilerin, türkülerin, fıkraların anlattığı. Tektipleştirilen Karadeniz insanı yüzünün topografyasıyla, şivesinin inceliğiyle, "farklı" çalışan kafasıyla komedi dizilerinin de olmazsa olmazı...”



ABARTISI YOK AMA FAZLASI VAR
Bu noktada Salı akşamları TRT 1’de yayınlanan ‘Seksenler’ dizisinin Komiser Rıza’sı farklı bir Karadeniz insanı lanse ediyor ekran başındakilere… Belki de buyüzden çok sevilmiştir. Çünkü daha önce karşılaştığımız Laz tiplemelerinde her şeyin çok "fazla oluşunun yarattığı büyük eksiklik, Komiser Rıza'da yok. Abartılı jest ve mimikler yok, ağdalı şive yok, haçen' yok. da' yok. Ama ‘da'hası var: Karadeniz şivesinin en sahici, en gündelik, en gerçeğe yakın hali var; kaliteli bir oyunculuk var; balataları gevşememiş espriler var; var oğlu var! Abimle ben. Komiser Rızaya hayat veren Onur Dilber ile Moda’da (Kadıköy) buluşup hem bu var oğlu varların sırrını hem de Rızayla tek ortak yanı olan Trabzonspor sevdasını konuştuk. Onur, 1982 Araklı doğumlu. Üniversiteye gidene kadar yaşamış memleketinde. Onun Trabzon ile olan ilişkisi, kent kültürü ve sevgisi aslında Rıza nın nasıl bu kadar sahici olduğu sorusunun da cevabı. Bizi, içimizi ısıtan bir gülümsemeyle "Trabzon'a hoş geldiniz" diyerek karşıladı Moda'da. Kendi ifadesiyle ona "Moda da Trabzon'du." Ama Modayı Trabzonlaştırdığı için değil.

LAZ KOMİSER RIZA'NIN SEKSENLER DİZİSİNDEKİ EN KOMİK SAHNELERİNDEN 1

LAZ KOMİSER RIZA'NIN SEKSENLER DİZİSİNDEKİ EN KOMİK SAHNELERİNDEN 2

LAZ KOMİSER RIZA'NIN SEKSENLER DİZİSİNDEKİ EN KOMİK SAHNELERİNDEN 3

LİSE YILLARINDAN SONRA TRABZON’DAN AYRILDI
Komiser Rıza tiplemesini canlandıran Onur Dilber aslında Lise’den sonra üniversite için ayrılmış Trabzon’dan. Çukurova Maden Mühendisliği bölümünü kazanmış. Ardından ise bırakmış. Tiyatro sınavlarına girmiş ve Konservatuar okumuş. Ancak şu var ki o yaşa kadar tiyatro ile hiç ilgilenmemiş. Trabzon’da dershaneye gittiği yıllarda dersten kaçar Trabzonspor’un maçlarına gidermiş.

BİR ÇOK DİZİDE ROL ALDI
Konservatuar bitince İstanbul’a geldi. Emre Kınay ile birlikte Duru Tiyatrosunda görev aldı. Tiyatro devam ederken bir yandan da “Benim Annem Bir Melek”, “Papatyam”, “Hayat Apartmanı” gibi dizilerde rol almış. Ama Seksenler en uzun soluklu projesi olmuş.



Seksenler’de canlandırdığın Laz Komiser Rıza nasıl biri? Bize olumlu ve olumsuz taraflarıyla kısaca bahseder misin?

Rıza bildiğiniz gibi, Trabzonlu ve doğal olarak Trabzonsporlu bir komiser.

Çevresini koruyup kollayan, merhamet sahibi bir insan. Ama Rıza’nın benden kaynaklı ciddi bir handikapı var. Dizide yaşça benden büyük arkadaşlar liseli

talebeleri canlandırırken, ben yaşça büyük, meslek ve duruş itibariyle ağır bir karakteri canlandırıyorum. Bu durum Rıza karakterinin derinleştirilmesini uzunca bir süre engelledi. Evli mi olsun? Evli olsa eşi kaç yaşında olacak? Çocuğu var mı? Bunlar yavaş yavaş netlik kazanıyor. Zaten dizinin ilk bölümünde benim sadece bir tane sahnem vardı. Rıza zamanla, seyircilerin gösterdiği ilgi sayesinde büyüdü. Artık yapımcımız Birol (Güven) Abi de Rıza'ya bir hikâye kurgulamak istiyor. Önümüzdeki günlerde nasıl olacak, birlikte izleyip göreceğiz. Ha birde bıyıkla ilgili bir sorunumuz var. Darbeden sonra bıyık yasağı geliyor ve Rıza'nın da görevi icabı bıyıklarını kesmesi gerekecek. 0 zaman daha da gençleşeceğim. Üstelik ben günlük hayatımda da, bıyıkla, kirli sakalla dolaşan, pür-ü pak tıraşı pek sevmeyen biriyim. Öyle ki sekiz senedir hiç jiletle tıraş olmadım. Kendime yabancılaşmaktan korkuyorum. Dolayısıyla darbe yasağından kaynaklı bu durum sadece Rızayı değil; Onur’u da ilgilendiriyor!

Belki senaryoda bir düzenleme yapılır

Sen de bıyıkları kesmekten kurtulursun. Belki yasada bir boşluk falan bulunur! (Gülüşmeler) Bize Komiser Rıza'yı diğer Laz tiplemelerinden ayıran şeyin ne olduğunu anlatır mısın? insanların bu farkı gözlemlemeleri ve sanal alemde bunu dillendirmeleri o kadar mutlu etti ki beni... Çünkü şöyle söyleyeyim; en başta Birol Abi'nin bana verdiği komiser rolü bir Laz karakter değildi. Benim Komiser Rıza'ya senaryonun akışı içinde yakıştırdığım Karadenizli bir karakteristikti. Zaten

Dizilerdeki kötü Trabzon şivesinden çok sıkılmıştım ve seyirciye de artık antipatik geldiğim düşünüyordum. Bu konuda güzel, samımı bir şeyler yapmak istiyordum.

Bırol Abi'ye "Bu Rızayı Laz yaparsak seve seve oynarım" dedim. Yani benim tercihimle Laz oldu.

Peki, nasıl kurguluyorsun kafanda bu karakteri?

Demek istediğim, günlük hayatta şiveli konuşmuyorsun. Konuşuyorum. Yani mesela Araklı'ya gittiğimde oranın şivesine bürünüyor dilim. Orada öyle konuşunca kendimi daha rahat hissediyorum. Zaten orada İstanbul şivesi konuştuğumda Trabzon'daki çevremden olumsuz tepkiler geliyor. Bunu benim değiştiğimin, bozulduğumun bir göstergesi olarak yorumluyorlar. Ama esasen doğrusu insanın kendini nasıl rahat hissediyorsa şivesini öyle kurması. Mesela Trabzon'da maça gidiyorum ya orada benim içimden çıkan tepkiler de şiveli tepkiler oluyor! Yani sinirlendiğimde aklını basma al, seni çok pis döverim diye bir tepki çıkmaz ki benden. Karadeniz insanından öyle bir tepki çıkmaz. Ama oun yerme"aklili ol!" diyebiliriz.

Dizide de şivenin abartısız ve doğal oluşu senin bu şivenin konuşulduğu bir ortamda doğrudan alakalı zaten.

tvveeter'da. İnsanlar epey ilgi gösterdi "Trabzonspor bana şampiyonluk sevinci henüz yaşatamadı, ama Seksenler ) yaşatacak" dedim. Dizinin senaristine de söylüyorum "Trabzonsporun sampiyon oluşuyla ilgili bir şeyler yaz da dedim” Şampiyon olsa da olsa doya doya sevineyim."



Trabzon’dayken maçları takip eder miydin?

0 zaman Araklı'da oturduğumuz için annemle babam maçlara gitmemi pek istemezdi. U-15 yaşlarmdaydım henüzJ "çocuk başına Trabzon'a nasıl gideceksin o kalabalığa nasıl karışacaksın" sorulanı*» inat, maçlara kimi zaman izinle kimi zaman kaçarak giderdim.

Unutamadığın bir maç hatıran var mı?

İlginç bir anım var mesela. Avni Aker'de Aston Villa karşısında aldığımız galibiyetten sonra Lazio’nun karsısına çıkıyoruz. Ailem korktuklarından dolayı maça gitmeyeyim diye para da vermemiş. Stada giremiyoruz. İşte ben o koşullarda maçı stadın arkasındaki evlerden birinde izlemiştim. Arkadaşarımla hiç bilmediğimiz bir evin ziline bastık. ‘Abi maçı sizde izleyelim mi diye ev sahibi amcaya sorunca hiç düşünmeden ’gelun gelun izleyelum’’ dedi. Biz de balkona doluştuk hemen. Polisler aşağıdan , gözetiyorlar evleri. Bir tanesi elinde hoparlörle "balkon düşecek, dayanmaz geçun içeru diye bağırıyor. Biz de nöbetleşe içeri geçiyoruz. Balkondan sırayla maçı izliyoruz. Yenilmiştik ama keyifli bir anıydı işte...

Son bir soru olarak Trabzon'u, Trabzonspor'u bizlere nasıl ifade edersin?

Çok klişe olacak ama hiç kaçınmayacak bunu söylemekten:

Trabzon sevdadır, Trabzonspor da bu sevdanın belki de en önemli parçası. Bu memleketçilik değil Trabzon'a dışarıdan gelen, mesela üniversite için gelen öğrencilerden de duydum bunu. Trabzon başka türlü bir, kültürün temsilcisi bir kent. Ben o yüz( gittiğim her yeri, yaşadığım her kenti Trabzon'muş gibi seviyorum. Bence Her Yer Trabzon" sloganının gerçek anlamı da bu. Ama bazılarının bu sloganın kullanımından dolayı olumsuz görüşleri var. Ben ondan hiç hoşlanmıyorum. Gittiğin yeri Trabzon'laştırmak değil; gittiğin yeri Trabzon'muşçasına sevebilmek esas olan

Dilber dizideki başarısını işe su şekilde özetliyor:
Ben Karadenizli bir polisi oynamaya çalışmıyorum. Ben Karadenizliyim ve polisi oynamaya çalışıyorum. Üstelik ben Rıza'yı da oynamıyorum aslında. Amcamın oğlu Özgür ü oynuyorum. 0 da Rıza gibi bir karakterdir. Birlikte büyüdük biz onunla. Mesela mahallede bir durum olur, şikâyet etmeye Özgür e giderdim. Çocuklar bana bulaştılar'' derdim, hani neredeler, gidelum derdi. 0 öyle koruyup kollayan, insanı gözeten bir tipti. Vurdusu kırdısı da vardı tabi. Ben öğretmen çocuğuydum, benim için aynı şey söz konusu değildi.

Rıza yı en başından beri hep Özgür polis olsa böyle bir tip olurdu diyerek oynadım.

Rıza ile benzeştiğin noktalar var mı?

Trabzonspor taraftarlığı dışında hayır.

Öyleyse Trabzonspor taraftarlığına gelelim. Sen de Rıza gibi koyu bir taraftarsın bildiğim kadarıyla.

Biz Trabzon’da Trabzonsporlu olarak doğuyoruz zaten. Küçükken bize bir forma alınıyor; bir eşofman alınıyor; o renklerin içinde büyüyoruz. Ben de Rıza da. Gerçi ben onun kadar şanslı değilim sanırım. Dizi 1980‘lerde geçtiğinden Rıza Trabzon'un tüm şampiyonluklarını görmüş. Geçende öyle bir şeyler yazdım.

KAYNAK: TRABZONSPOR DERGİSİ