Trabzon’u dize getiren iki şirket bunlar..

Birisi ÇEDAŞ, diğeri Karadeniz Doğalgaz…


Trabzon’un altını üstüne getirseler de, trafiği felç etseler de, alt geçitlerdeki ışıkları söndürerek insanların can güvenliğini tehlikeye atsalar da, Trabzon’da yaptıkları çalışmalara Rize Belediyesi’nin tabelalarını koysalar da bunlara kimse ses çıkaramıyor.


Aslında ses çıkıyor da kuru sıkı.


Trabzon Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu her platformda ÇEDAŞ ve Karadeniz Doğalgaz’dan şikayetçi.


İlgili Birimin Başkan yardımcısı Osman Necip Sevinç’de aynı şekilde ceza kesmekten bıkmış.

Son olarak Trabzon Makine Mühendisleri Odası Başkanı Şaban Bülbül’ün isyanını dinledik. Oda doğalgaz şirketi ile Karayolları Bölge Müdürlüğü’ne veryansın etti.

Herkes birbirinden şikayetçi anlamadım gitti.


Şehrin önde gelen 3 kafa ismi.


İki şirketin at oynatması karşısında konuşmaktan ve ceza kesmekten başka bir yaptırımları yok.

Kesilen cezaları biliyoruz. Zaten şirket bunlara razı… Rahatsızda değil açıkçası. Çünkü demek ki öylesine para kazanıyor ki bu cezalar ona devede kulak geliyor.

Trabzon’un hakkını savunacak yerel sorunları gündeme getirecek bir milletvekili de yok ki bu konularla ilgilensin.


İktidarın milletvekilleri Ankara’dan bu tarafa gelmez oldular cenazeler, toplantılar, düğünler dışında.


Gelenlerde öyle köşe bucak kaçıyor ki ara da bulasın; “Aman bizi kimse görmesin” diye.


Muhalefet ise takmış mezarlıklara. Başka eleştirecek bir şey kalmamış gibi.


Bir diğeri ise Türkiye’yi kurtarma projelerinden Trabzon’a vakit ayıramaz olmuş.


Bu tür konularda, anlık yaptırımlarda inanın eski Trabzon milletvekilleri Eyüp Aşık, Nail Çelebi, Akif Hamzaçebi, Mustafa Cumur ile Kemalettin Göktaş’ı arar olduk.


Kimseyi yermek, yadırgamak veya yaranmak maksadında değilim. Yeter ki bu şehrin yaşayanları mutlu mesut olsun. Temiz hava solusun. Rahat bir şekilde evine gitsin. Gerisi teferruattır benim için.


CANALİOĞLU’NUN İÇİNE CİN Mİ KAÇMIŞ


Geçtiğimiz hafta sonu Trabzon Dünya Ticaret Merkezi’ndeki Anayasa Platformu’na katıldık. İnanılmaz bir beyin fırtınası yaşandı. Trabzon iktidarıyla muhalefeti ile oradaydı. Toplantı sonunda Trabzon’a geldiğinde yoğun programı nedeniyle ulaşamadığımız Volkan Canalioğlu’nun içerde olduğunu öğrendik. Hazır Trabzon Belediye Başkanı 3. Yılını değerlendirmişken eski belediye başkanımız olarak kendisine bir soru soralım, bir değerlendirme alalım dedik. Aman Allah’ım bir kin, bir intikam refleksi, bir saldırganlık.


“Yalakalar, yanlı yazıyorsunuz. İşten kovulmaktan korkuyorsunuz.”


Şoktayız. Sanki Volkan abi’nin içine cin kaçmış. Sanki Trabzon Milletvekiline değil de BDP’nin Diyarbakır Milletvekiline soru sormuşuz. Biz alttan aldıkça ses tonunu yükseltip tehdit unsuru olan işaret parmağını gözümüze sokarcasına bizi eleştirmeye devam etti.


“Kimdir yalaka” açıkla dedik. “Biz miyiz kabahatli, teşkilatların mı?”. Konuşmayan, Trabzon’un sorunlarını tartışmayan senin teşkilatın dedikçe o Trabzon basınını suçladı. İsim ver dedik, “genelleme yapıyorum” dedi.


Biraz düşündüm beklide Volkan Canalioğlu bunu gündeme gelmek için yapmıştı. Gazetelerde büyük çıkamıyorum, saldırayım şunlara da belki gündeme gelirim düşüncesine kapılmıştı. Ama Volkan Canalioğlu’nun buna ihtiyacı mı vardı? Suçlayacak o kadar yanlı büyük gazete varken gücün Trabzon basınına mı yetti Sayın vekilim …


Ben o gün konuştuğumuz kişinin Volkan Canalioğlu olduğuna inanmak istemiyorum.

Hayır hayır, karşımızdaki yerel seçim döneminde birlikte sanayi mahallesi sokaklarını aşındırdığımız, çay simit yediğimiz Volkan Abi değildi.

Kurumlarımızı ziyaretinde işimizi gücümüzü bırakıp birlikte mizanpaj yaptığımız Volkan abi hiç değildi.


Annesiyle oy kullanırken “Uşaklar habu anacuğumu iyi çekin ha” diyen Volkan abiden eser kalmamıştı.


Güler yüzüne, tatlı diline, ailemizin içine kadar giren yakın ilgisine karşılık imkânlarımız ölçüsünde mesleğimizin müsaade ettiği etik kurallar çerçevesinde kendi sosyal yaşantımızdan kısarak destek olduk Volkan Canalioğlu’na. O basın emekçilerinin patronlarıyla lüks restoranlarda yemekler yerken biz akşam yemeğimizi yemeden katıldık onun mahalle toplantılarına. Sadece onun değil tüm adaylarda durum aynı idi. Emekçi basın çay ile doyurdu karnını.


Duygu sömürüsü yapmıyorum haaa.


Ama Volkan Abi bu işlerin nasıl olduğunu çok iyi bilir. Basın emekçileridir onu Trabzon’da Volkan abi yapan, yazan. Başkası değil. Patronlar da değildir sokakta yanında gezen, basın emekçileridir.


İktidar partisi içinde bunları yaptık ama Volkan Abi için basın emekçileri gereğini fazlasıyla yapmıştır. Hiçbir menfaat beklemeksiniz.


Eğer bir hak varsa, Volkan Abi üzerinde basın emekçilerinin hakkı vardır. Volkan Abinin basından hak alacağı yoktur.


Efendim üzerinize neden alındınız onlar kendini biliyor gibi söylemler duyuyorum olayın bizatihi tanığı olarak. Hem isim veremeyeceksin, hem genelleme yapıyorum diyeceksin. Yok öyle yağma. Genelleme sözünden herkes alacağını almıştır.


Yanlış yere patladın be Volkan abi.. Genelleme yaparak bütün basın mensuplarına ‘yalaka’ şeklindeki yakıştırman hoş olmadı… Şimdi biz kalkıp, “Bütün siyasetçiler yalancıdır” dersek senin yüzüne karşı sen ne düşünürsün…? Acaba üzerine alınır mısın, yoksa senin deyiminle, “Haklısınız uşaklar, bunların hepsi yalancı” mı dersin, tabi kendini de içine katarak… Yada bu lafımızı, “Yok uşaklar yanlış konuşuyorsunuz, iktidarı bizle bir tutmayın” diyerek bize mi iade edersin…

Neyse işin özü şu:

Ben o lafından sonra Volkan Abi’nin ağabeyliğini kabul etmiyor ve yaşantımdan kaldırıyorum. Trabzon basınına genelleme yaparak yönelttiği “yalaka” lafına da cevaben kötü söz sahibinindir demekten başka terbiye sınırlarımı zorlayan bir söz kullanmamayı tercih ediyorum.
O gün söylediklerinden ötürü de Canalioğlu’nu Allah’a havale ediyorum. Dilerim vicdanı rahattır.
Dilerim başını yastığa koyduğunda rahat uyuyordur o günden sonra.