Trabzon’un içme ve kullanma suyu gereksinimini karşılamak amacıyla inşa edilen Atasu Barajı hakkında basında çıkan haberleri değerlendiren Peker “Yapılan bilgili bilgisiz açıklamalar kamuoyunda kafa karışıklığına neden olmuştur. ‘Baraj göl alanında heyelan olduğu için su seviyesi düşürüldü, göl de su kalmadı, DSİ yetkilileri heyelan tehlikelerini bile bile önlem almadan barajın yapımına izin verdiler, baraja buz atılarak musluktan akan su soğutulmuş, musluktan akan suyun soğuk olması depremin işaretiymiş’ gibi bilimden uzak ifadeler halkımız arasında kafa karışıklığına neden olmuştur. Odamıza bu konular hakkında bilgi edinmek için danışan çok sayıda vatandaşımız olmasına rağmen, ne yazık ki medyada açıklama yapan hiçbir ilgili odamıza danışmamıştır” dedi.

ATASU BARAJI’NDA İNCELEME
Kamuoyundaki bu tartışmalar nedeniyle Şubemizin ‘Jeoteknik Komisyonu’nda görevli üniversite öğretim üyeleri ve uzman jeoloji mühendislerinin baraj yeri ve yakın çevresinde incelemelerde bulunduğunu ifade eden Peker “Komisyonun şubemize sunduğu raporda göl alanında oluşmuş büyük ölçekli bir kayma ya da toprak akmasına rastlanılmadığı ancak küçük ölçekte akmaların varlığı belirtilmiştir. Raporda, yerel akmaların ve zemindeki oturmaların bazı evlerde çatlaklara ve yapısal hasarlara neden olduğu, ancak bu akmaların sebebini sadece göl alanındaki suyun etkisine bağlamanın yanlış olacağı belirtilmiştir. Yüksek eğimli topografyaya sahip bölgede, ayrışma derecesi yüksek sık çatlaklı kayaçlarla ve özellikle bu kayaçların üzerinde birikmiş zeminlerde ani ve lokal yağışların etkisiyle küçük ölçekli heyelan ve toprak kaymaları gelişmiştir. DSİ, baraj göl alanındaki heyelan potansiyeli taşıyan bölgelerde meydana gelebilecek hasarları engellemek amacıyla sondajlı zemin temel araştırmalarına devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
Peker, DSİ’nin eksikliğine de vurgu yaparak “Baraj yapımına başlamadan önce yani barajı planlarken sondaja dayalı ayrıntılı Jeolojik-Jeoteknik çalışmaları genellikle Baraj Aks (gövde) yeri ve civarında yapmakta olup, baraj göl alanında bu çalışmalardan kaçınmaktadır. Oysaki baraj göl alanında yapılacak olan sondajlı çalışmalar en az baraj aks yerinde yapılan çalışmalar kadar önemlidir. Mevcut topografik yapı ortadayken, yaklaşık 900 bin metrekare yüzey alanına sahip olan Atasu barajı göl alanında heyelan araştırması için yapılan sadece 1 adet sondaj çalışmasını DSİ yetkilileri masaya yatırmalı, bundan sonraki baraj planlamalarında göl alanında yapılacak çalışmalar mühendislik jeolojisi prensiplerine göre daha titiz yapılmalıdır” uyarısında bulundu.

“SU SEVİYESİ DEĞİŞİMİ NORMALDİR”
Bir baraj gölündeki su seviyesi mevsimsel faktörlere ve şehrin gereksinimine göre yükselip alçalabildiğine dikkat çeken Peker “Yani dünyada hiçbir barajda su seviyesi sabit değildir. Atasu Barajı’nda bunun neden sorgulandığı ve bir sebebe bağlanmak istendiği de tarafımızdan anlaşılamamıştır. Bu konuyla ilgili olarak, Jeoloji Mühendisi meslektaşımız olan Belediye başkanımız Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’nun vermiş olduğu bilgi demecinin doğruluğuna katılmaktayız. Bölgemizde yapılan 100 metrekarelik küçük bir temel kazısında bile toprak kayması riski varken, yaklaşık 900 bin metrekare yüzey alanına sahip bir baraj gölü çevresinde suya bağlı olarak gelişebilecek yerel kayma ve akmalara rastlanılması olağan bir durumdur. Bunun da çözümleri bellidir. Atasu Barajı’nda biriken su ya yüzeyden dolusavak ile ya da baraj gölünün tabanına yakın dip savaktan alınarak Esiroğlu’ndaki Arıtma Tesisi’ne iletilmektedir. İnceleme günü barajın yüzeyindeki suyun sıcaklığı hava sıcaklığına bağlı olarak 26,5 derece ölçülmüş iken dip savaktan çıkan suyun sıcaklığı 10,2 derece olarak ölçülmüştür. Trabzonlular şu anda dip savaktan çıkan suyu kullandıklarına göre suyun soğuk olması doğaldır” dedi.