CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen bölgede villalar yapılmasına tepki göstermiş, “Milli park olan orman arazisi tıraşlanmış. Bize söylenen villalar bitince bölgeye turist geleceği… Tam bir AKP rantıyla yine karşı karşıyayız. İnşaatların üç ortağı olduğunu öğrendik. Sürmene Belediye Başkanı da bu işin içinde” ifadelerini kullanmış, Veysel Eroğlu'nu "Orman Bakanı halka yalan söylemeye devam ediyor" sözleriyle sert bir dille eleştirmişti

Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Sürmene Çamburnu’da çıkan orman yangını sonrasında yanan 50 hektarlık alanın yapılaşmaya açıldığı ve buraya villaların yapılmaya başlandığına yönelik Pekşen'e  “Anayasamızın 169.maddesinde; “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. ” hükmü yer almaktadır. Bu sebeple yanan orman alanlarının tarla yapılması, imara ve yerleşime açılması gerek Anayasamızda yer alan hükümler gerekse 6831 Sayılı Orman Kanunu’nun ilgili maddeleri gereğince mümkün değildir. Bakanlığımızca yanan alanların başka bir gaye ile kullanılmasına kesinlikle müsaade edilmemektedir. Orman yangınlarında zarar gören alanlar yasalarla güvence altına alınmış olup, bu alanlar yılı içerinde tekrar ormanlaştırılmaktadır.” denilmişti.

NEYİN YEŞİLLİĞİ

Konu ile ilgili tekrar bir açıklama yapan CHP Trabzon Milletvekili Av. Haluk Pekşen : Orman Bakanı’na Güvercinlik Koyu ile ilgili internet ortamında kolaylıkla bulabileceği videoları izlemesini ve fotoğrafları incelemesini tavsiye ederiz. Güvercinlik Koyu’nda 2007 yılında çıkan orman yangınından sonra, tekrar yeşillendirilecek denilen ormanlık alanda yükselen oteller yeşillik mi sayılmaktadır. Acaba bu ‘yeşillik’ neyin yeşilliğidir?

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Güvercinlik Turizm Merkezi" olarak belirlenen ormanlık alan, 2006 yılında turistik tesis yapılması amacıyla üç şirkete 80, 85 ve 95 dönüm olarak tahsis edilmişti. Bölgede 15 Temmuz 2007 tarihinde, üç noktada birden büyük bir yangın çıktı. Yangında, koruma altındaki söz konusu ormanların yer aldığı 238 hektar alan kül oldu.

Bu yangından sonra, yangından zarar gören ormanlık alanın imara açılması ve otellerin yapılmasıyla Anayasanın 169. Maddesi ihlal edilmemiş midir? Burada otellerin yapılmasına izin vermek Anayasal suç değil midir? Bu alanlar neden tekrar yeşillendirilerek orman arazisi haline getirilmek yerine imara açılmıştır? Bu imar hakkı kimlere verilmiştir? 

Orman Bakanı’nı asıl cevap vermesi gerek sorular bunlardır. Yoksa çıkıp “Haberde villa olarak zikredilen yapılar orman köşkü (kır evleri) ve günübirlik tesislerin yapımı ile alakalıdır.” diyerek burada yapılanı sulandırmak değildir.

Orman Bakanı “Bu inşaatlar, 29.09.2015 tarihinde Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğümüzce onaylanan vaziyet planı doğrultusunda yapılmaktadır.” diyerek farkında olmadan bir itirafta da bulunuyor.
Ne tesadüf ki tıpkı Güvercinlik Koyu’nda olduğu gibi önce imar izni veriliyor sonra bu alanlarda yangın çıkıyor. Hem de Güvercinlik Koyu’nda aynı anda 3 ayrı noktada Çamburnu’da ise 7 ayrı noktada.
Orman Bakanı halkı kandırmaya yönelik yalan beyanları bırakıp, gerçek sorulara doğru cevaplar vermelidir !!!

Sayın Bakan şunu bilmelidir ki, bu işin peşini bırakmayacağız, halka ait bu doğal güzelliklerin talanı üzerinden kimlere rant sağlandığının sonuna kadar takipçisi olacağız.

Karadeniz’in doğası, önüne gelen her şeyi yakıp yıkan, yağmalayan Moğol istilacılarından bile daha acımasızca, daha gözü kara ve daha fütursuz bir saldırıyla karşı karşıyadır.

HES’ler ile yaşanan büyük bir doğa katliamı ve yok olan derelerin ardından, yağmalanan Milli Parklar, Doğal Sit Alanları ile madenler ve taş ocakları derken gelinen aşamada sıra yakılıp yok edilen ve betona teslim edilen ormanlara gelmiştir.

Tabiat Kanununda yapılan değişiklikle Türkiye’nin birçok alanında ve özellikle Karadeniz’de doğal alanlardaki koruma kaldırılmış, kıyılar, ormanlar ve yaylalar başta olmak üzere Milli Parklar ve SİT Alanları imara açılarak, doğal güzelliklerin talan edilmesi pahasına bu alanlarda çarpık yapılaşmaya izin verilmiştir. 

DENGE BOZULDU

Yine birçok Milli Park ve SİT Alanında taş ocaklarına ve maden ocaklarına arama ruhsatı verilerek doğanın geri dönüşü olamayan bir biçimde tahribatının önü açılmıştır. 
Özellikle Karadeniz’de HES’lerin kurulmasına izin verilerek bölgenin suları ve dereleri yok edilmiştir. Hali hazırda Türkiye’de yaklaşık bin adet HES kurulmuş, böylece doğal güzellikler ve sularımız yok edilerek ekolojik denge bozulmuştur.


Orman Bakanı bölgede büyük bir doğa katliamına öncülük yapmakta ve bütün bu yaşananlara rağmen halkın gözünün içine bakarak sürekli yalan söylemektedir.
Yanan ormanlık alanların büyüklüğü hakkında da doğru bilgiler verilmemektedir. Geçen yıl en önemli tatil beldelerinden biri olan Adrasan’da çıkan orman yangınında uzmanların yaptığı inceleme sonucunda yaklaşık bin hektarlık alanın etkilendiği saptanmasına rağmen, resmi rakamlara göre bu rakam 300 hektar olarak açıklanmıştır. 

Bu senenin başında Sürmene Çamburnu mevkiinde çıkan orman yangınından hemen sonra Orman ve Su İşleri Bakanı yanan alanın 20 hektar olduğunu söylemiş ve bu alanda kesinlikle yapılaşmaya izin verilmeyerek, yanan alanın eski haline getirileceğini söylemiştir. 

Yanan ormanlık alanın 20 hektar olduğuna ilişkin açıklamasının yalan olduğunu bütün Karadeniz bilmektedir. Ama yalan bununla kalmamış yalanı ne kadar büyütürsek o kadar inandırıcı olur düşüncesiyle hareket ederek, “Hükümetimiz döneminde yanan bir metrekare dahi orman alanı başka bir maksatla tahsis edilmemiştir ve aynı yıl ağaçlandırılmıştır.” diyerek yanan alana da yeniden orman vasfı kazandırılacağını, 1 yıl içinde ağaçlandırılacağını ve kesinlikle imara açılmayacağını söylemiştir.

Ancak ‘yalancının mumu yatsıya kadar yanar’ misali daha yangının dumanı dağılıp, külleri soğumadan Doğal Tabiat Parkı olan bu alan betonlaşmaya ve yağmaya açılmıştır.  
Yangından hemen sonra en az 15 tane villa tipi bungalov evlerin su basmanları yapılmış ve şu anda kaba inşaatları bitmek üzeredir. Yanan alanın genişliği düşünüldüğünde ormanın derinliklerine doğru başka nelerin yapıldığını ise bilmiyoruz.

Orman Bakanı’nın açıklamalarına rağmen Türkiye’nin en önemli milli parkları ve doğal sit alanları acımasız bir katliama uğramış, betona ve talana teslim edilmiştir. Karadeniz tarihinde hiçbir dönemde, hiç kimse tarafından bu kadar ağır ve fütursuz bir yağma ve yıkım saldırısına uğramamıştır.

Karadeniz düşmanlığı Bakanın gözünü karartmış ve boynunda bir nişane gibi asılı durmaktadır. Karadeniz’de yaşattığı yıkım geri dönülemez bir noktaya gelmiştir. 
Bu Bakan Karadeniz’in ormanını yağmalatmış, yaylalarını talan ettirmiş, sularını ve derelerini yok etmiştir. Karadeniz’e yönelik bu yıkım projesinin mümessili Orman ve Su İşleri Bakanıdır. 

Elbette Karadeniz’in bu eşsiz güzellikteki, eşi benzeri bulunmayan doğasının katledilmesine sessiz kalmayacağız. En kısa süre içinde bu yağmanın ve talanın son bulması için yasal mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.