61SAAT HABER SERVİSİ

Trabzon’un Ortahisar ilçesinde vizyon projeler arasında gösterilen ve Geçit Köyüne bağlı Mağmat Boğazında yapılacak olan Tarihi İpekyolu Canlandırma Projesini yöre halkına tanıttı.  Mağmat Boğazında, ot bedeliyle Tarım ve Hayvancılık Bakanlığında tahsis edilen 600 dönümlük alanda yapılacak projenin tanıtımı için Mağmat’ta,Aygören Vadisinde bir toplantı yapıldı. 

Geniş katılımlı gerçekleşen toplantının açılışında konuşan Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç, daha önce STK’lar, Mimarlar, Mühendisler ve Şehir Plancıları ile yaptıkları toplantıyı hatırlattı. Genç, “Daha çeşitlilik ve güzellik arz eden projeler ortaya koymak, turizm potansiyeline katkı sağlamak amacıyla şehrimizin nadide yerlerinden biri olan şehrimin en yakın ve temaşa noktalarından bir tanesi olan Mağmat Boğazı olarak bildiğimiz bu bölgemizde proje hazırladık. Bu bölgemizi daha cazip hale getirmeyi düşündük. 

VİLAYET BÜNYESİNDE ELEŞTİRİ YAPILDI
Mağmat Boğazı olarak tanımladığımız 600 dönümlük taşınmaz için vilayet bünyesinde işe başladık Kıymetli valimizin yakın desteği ve hızlı kararıyla birlikte bu tahsis işlemimizi Tarım Bakanlığına gönderildi. Kıymetli İçişleri Bakanımızın Ankara’da ki yakın desteğiyle beraber, yine çık hızlı bir şekilde onayla beraber Başbakanımıza sunuldu. Kıymetli Başbakanımızın oluru ile birlikte 600 dönümlük alan turizm amaçlı olmak üzere Ortahisar Belediyemize tahsis edildi. 
Aynı zamanda Doğu Karadeniz DOKAP Eylem Planında bu alanın turizm alanı olması münasebetiyle burada turizme dönük iş ve işlemler yapılması mümkündü. Nadide alanımızı başka şeyler açmak için olmazdı. Turizme hizmet eden değerin yukarı çıkarılması daha doğruydu. Bu nedenle ETÜT Proje müdürlüğü bünyesinde ön çalışma hazırladık.  Neler buraya katarak daha cazip hale getirmek için düşündük çalıştık. Turizme dönük donatı alanları oluşturduk. Bu öngörümüzü, bu çalışmamızı evvela işin tekniği yönünden, katılımcı belediye yönetimi adına STK’larla beraber, Mimarlarımızla, Mühendislerimizle, Şehir Plancılarımızla istişare ettik” diye konuştu. 

ÇEVRE TAHRİBATI YAŞANMAYACAK
Ortahisar Belediyesinin Proje danışmanlarından KTÜ öğretim görevlisi Prof. Dr. Cenap Sancar, “Burada kimse doğanın tahribatına yönelik bir çalışma düşünmesin. Çevre dostu, çevre ile uyumlu, çevreye daha yatkın malzemelerle sosyal içerikli yerler olacak. Ticari kaygı olmayacaktır. Sizin fikirlerinizle turizmde çeşitlilik önem arz edecektir. Biz önemli nokta yerelin bu projenin içerisinde olmasını, rol alması gerekiyor. Nasıl rol alacağını eylemlerle tanımlayacağız. Burada yaşayan kırsalın, genel senaryoda rol alacak. Üniversite olarak biz bu konuda, bu projeye destek vereceğiz” dedi. 

DAĞ KIZAKLARI YAPILACAK… 
Projeyle ilgili bilgi veren Belediye Meclisi üyesi Ufuk Hoş, “Alanda kamp tesisi planlıyoruz. Spor teması işlenecek. Genelde alanın üst kotunda, en yüksek noktasında seyir terası yapak istiyoruz. Alanda belki küçük konaklama üniteleri planlayabiliriz. Piknik alanı planlanıyor. Bu amaçla odak noktası yapmak istediğimiz alan, şimdi de doğal olarak kullanılan geçitten kahvelerin olduğu alan merkez olarak planlanacak. Bunlar net kararlar değil, ana konsepti belirleyecek şeyler..  Dağ kızakları yapmak istiyoruz. Türkiye’de bunlardan çok fazla yok. Çok fazla doğaya dokunmadan, doğanın içerisinde de yapılacak şeyler. Belki üst kotlara çıkan telesiyejler göreceksiniz alanda. Burada önemli olan bu bölgenin, konut yapılaşmasından kurtarmak için turizm aksı olarak değerlendirmek istiyoruz. Burada esas ana kullanıcı olan sizleri de turizm aksının içine katmak gerekiyor. Burada sizin fikirleri de aldıktan sonra ana projeyi tamamlamak istiyoruz” diye konuştu. 

KÖYLÜLER DIŞARIDA BIRAKILMAMALI
Mağmatlılar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mimar İlhan Sağlam ise konuyla ilgili bilgilerini vererek, “Keşke bu tür toplantıları planlamaların ilk aşamasında yapmış olabilseydik. Gelişen teknoloji ile birlikte alması gereken hakları, en geç alan yöre olmuştur. Mera olan arazide köy halkına hiç danışılmadan bürokratik yöntemlerle el değiştirmesi, ancak planlama aşamasında davet edilmemiz bizleri üzmektedir. Bu bağlamda köyler dışarda bırakılmamalı. Bu yörede konaklama tesisleri yerine, köylerin içine yerleştirilen pansiyon bölgeyi geliştirecektir. Şehrin gürültüsünden arınmış bu bölgeden gürültü üretir hale getirmemeli. Tomografik yapı korunmalı. Ana yol güzergahları alt yapılarıyla beraber düşünülmeli. Mazisinde çevre köylerinin de katılımıyla futbol coşkusunun yaşandığı Sanasya Bölgesinde aynı fonksiyon tekrar kazandırılmalı. Suni çim ve benzeri tesisler hiç düşünülmemeli. Doğal mesire alanı olan bölgenin özelliği aynen devam ettirilmeli. Beton demir, ahşap görünümlü, yanıltıcı suni malzemeler kullanılmamalı. Mesire alanını kullanacak misafirlerin ihtiyaçları için yapılacak tesisler ve dernek odaları düşünülmeli. Kültürel faaliyetler yönünden bakarsak, yöreye has folklor şenlik alanları tekrar hayata geçirilmeli. İsim olarak yörede sıkça kullanılan terimler yer adı olarak betimlenmeli. Botanik yapı, bölge aurası, karakteristik çiçeklerimiz korunarak geliştirilmeli. Ana kararlarda dernekten bir kişinin, köy halkından da bir kişinin toplantılara katılmasını talep etmekteyiz” dedi. 

BÖLGENİN KORUMA ALTINA ALINMASI LAZIM
Aygören Vadisi Derneği üyesi Mühuttin Satılmış ise, “Bazı tereddütlerim var. Korudan hiç bahsedilmedi. Buranın güvenlik altına alınması, koruma altına alınması lazım. Ulaşım sorunu var. Yeşilova güzergahına ulaşım var ancak sonra araç geçmiyor. Bunların dikkate alınmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı. 

MERALARIMIZI TAHRİP ETMEMEMİZ GEREKİYOR
Ziraat Mühendisleri Odası Başkanı Cemil Pehlivan, projeyle ilgili eleştirilerini sıraladı. Pehlivan, “Bu proje kulağa hoş geliyor. Böyle bir taleple bize gelmeleri toplumun önüne çıkmaları çok doğal. Çünkü o bir şeyler üretmek istiyor. Biz kendi penceremizden baktığımızda meralarımızı bu şekilde tahrip etmemiz gerekiyor. 42 milyon tarım alanı vardı. 1960 yılında 28 milyon hektara indi. Şuna da 14 milyon hektara yakın mera alanımız var. Bunlar iyi niyetli şekilde görsellerle birlikte daha sonra farklı formatlara döndü. Biz bunlara çok üzülüyoruz. Buraların halkı muhtarları şu gelsin, bu gelsin isterler. Yarın buranın ne olacağını nerden biliyoruz. Trabzon’da vasıf değiştirdikten sonra imara açılmış alanlar var. 

HER ŞEY DIŞARIDAN GELİYOR
Biz tarımı geliştirelim diye uğraşıyoruz, yabancı ülkelerden hayvan getirmeyelim, kendi gıdamızı kendimiz yetiştirelim. Şimdi geldiğimiz nokta.. Her şey dışardan geliyor. Bu kadar olmamalı diye düşünüyorum. Bunu da yapalım yapmayalım diye düşünmüyorum. Şu bozuk mera kısmında uygulamaları yapalım. Geri kalanı halkımızın hayvanlarının otlayacağı alana bırakalım. Bu kadar hoyratça bu alanlarımızı heba etmeyelim. 

TRAZON BÜYÜKŞEHİR OLUNCA YAYLALARA BİN TANE BİNA YAPILDI
Trabzon büyükşehir olduktan sonra bin tane yaylalarda bina yapılmış. Niye dur demiyoruz. Kimin malı bunlar. Hepimizin. Biz bunlara sahip çıkmazsak, başkası mı sahip çıkacak. Kesinlikle benim vicdanım sızlıyor. Yapacağımız bir şey yok. Bu iş bitmiş. Yarın biz görmeyeceğiz belki ama çocuklarımız orada binaları görecekler… “ dedi. 

KIRSAL ALANLARA İLİŞKİN HASSASİYETİMİZ VAR… 
Eleştirilere yanıt veren Prof. Dr. Sancar, “Ortada bir proje yok. Ortak akıl oluşturulmaya çalışılıyor. Burada endemik türlerin olduğu yerler, meraların olduğu yerler… Ziraat Odası Başkanımın hassasiyetini dinledim. Biliyorum. Bu sınırlar, merkezin baskısı altında yeni yerleşim alanları, konut alanı olarak tercih edilen yerler. Bunun dışında kırsal alana ilişkin yerlerde hassasiyetiniz varsa, 25 bin Nazım İmar Planı kararı üretiliyor. Bunu büyükşehir denetiminde merkez alanı dışında ki kırsal alanlara yönelik yapılanma orada geçecek. Bu konuyu orada tartışabiliriz. Bu konuda görüşlerinizi oraya aktarmak önemli. Kırsala yönelik talep varsa, bu talebe yönelik kararların takipçisi olmamız gerekiyor” dedi. 

MERA ALANLARI KORUNACAK… 
Mera alanları ile ilgili hassasiyetlerin kendilerinde de olduğunu kaydeden Sancar, “Bu hassasiyetler bizde de var. Bu pansiyonculuk olabilir, organik ürün satma olabilir. Yereli nasıl katabiliriz tartışıyoruz. Kırsal bunun içinde yer alacak. Sadece turizm sınırları ile olan iş değildir. Bu güzergaha geliş yolu üzerinde ki bütün yerleşme bu projenin içinde olmazsa sınırları içine sıkışmış proje olacaktır. Mutlaka o kırsalın bu projenin içine girmesi gerekiyor. Bu bölgede mera alanları endişesini anlıyoruz. Mera alanlarının korunmasına ilişkin biz de yazılar yazdık. Bunun baskı altında olduğu yerlerde ne yapılması gerektiği noktada bir çok çalışma var. Bu alanları türlere yönelik, mera alanlarının sınırlarını tanımlayabilirsek zaten hayvanların orada olmasını istiyoruz. Ama sınırları tanımlı olsun. Bütün her yer har vurup harman savrulma derler ya öyle kullanıldığı mera alanlarımız bitti. Onun içinde bu sınırlar içinde mutlaka o yerlerimiz olacak. Çoğunlukla korunması gereken alanlar doğal bırakacak. Bizim içinde önemli. Onlar olmazsa burası olmaz. Endemik türlerin korunması gerektiğine bizde inanıyoruz. Bölgeleme yapılacak. Sizin de böyle düşünmeniz bizim içimizi rahatlatıyor” ifadelerini kullandı.