Laikliğe yönelik saldırılara dur demek, kamu görevlilerinin iş güvencesini kaldırmaya yönelik girişimlere tepki vermek amacıyla, 29 Mayıs Pazar günü, ülkenin 8 ilinde olduğu gibi Trabzon'da da yürüyüş ve miting yapılacak.

Eyleme yönelik açıklamalarda bulunan KESK Dönem Sözcüsü Muhammet İkinci, eylemin Cumhuriyet Caddesi eski TEDAŞ önünden saat 13:00'de yürüyüşle başlayacağını, Atatürk Alanı'ndaki mitingle sona ereceğini belirtti.

YOLLAR KAPATILDI

Trabzon’da Pazar günü düzenlenecek olan “Laik Eğitim ve Laik Yaşam! İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz Baskı, Sürgün ve İşten Atılmalara Karşı Alanlardayız” yürüyüşü nedeniyle Cumhuriyet Caddesi, Kahramanmaraş Caddesinin trafiğe kapalı olacağı bildirildi.
 
Yapılan açıklamada “İlimizde yapılacak olan “Laik Eğitim ve Laik Yaşam! İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz Baskı, Sürgün ve İşten Atılmalara Karşı Alanlardayız” konulu yürüyüş ve açık hava toplantı çerçevesinde 29.05.2016 Pazar günü Cumhuriyet Caddesi eski TEDAŞ binası önünde toplanıp, Maraş Caddesini takiben meydan eski belediye binası yanına kadar yürüyüş düzenlenecek olup, düzenlenen açık hava toplantısı ve gösteri yürüyüşü esnasında; Cumhuriyet Caddesi, Maraş Caddesi ve Suluhan Kavşağı’nın 29 Mayıs 2016 Pazar günü 12.00 itibari ile trafik akışına kapatılacaktır” ifadelerine yer verildi.

Öte yandan bu mitingin yapılacağının bildirilmesinin ardından Trabzon'un bazı kesimlerinden tepkiler yükselmeye başladı.

Trabzonspor tribünlerinde yıllardır Trabzonlu Gençler ismi ile yıllardır görev yapan taraftarlar birliğinin başkanı Mehmet Fındıkçı yapılacak olan bu eyleme sert sözlerle tepki göstererek eylemi yaptırmayacağını bu sözlerle açıkladı.

Mehmet Fındıkçı şunları kaydetti "Ben gençliğimde böyle olayları hep takip ettim 1995 ve 1997 yılları arasında gazi mahallesinde olan olayların davası burda görüldü o zaman akın Birdal denen yav..ta gelmişti ve her geldiklerinde tepkimizi vermiştik ve şimdi yine verecez inşallah gecensene 1 Mayıs’da Hopa’dan buraya gelip işçi bayramında HDP bayrağıyla yürümek istediler ve izin vermedik yine Laiklik altında bu insanlar pazar günü yine şehrimize Gelip yürümek isteyecekler buradaki uzantılarıyla beraber kollektif gençleri ile beraber amaç bak biz gittik Trabzon’da yürüdük laiklik ve okullardaki mecburi din dersini protesto edecekmişler.

  Okulda verilen dini ders gericilikmiş evet din gericilikse ben gericiyim öldük mü bize laikliğin sorulmayacak dinin ne denecek ben bir Müslüman genciyim sonrada iyi bir Türküm ülkemde cumhuriyet ve laikliği’de hiç yadırgadım bunlar bizim değerlerimizdir ey Hopa’dan gelecek adiler ve buradaki uzantıları her gün bu vatan için bizim için asker ve polislerimiz korucularımız şehit oluyor bir kez şehitlerimiz için bir yürüyüş yaptınız mı yapamazsınız çünkü siz o PKKLı p..ler ile el ele yürüyorsunuz ve ben pazar günü tekte olsam karşınızda olacağım.

 Şehrimizi kirletmenize asla isin vermeyeceğiz Bu şehrin hangi partiden olduğu önemli değil şehrini ve bayrağını seven herkes pazar günü karşılarında olalım yoksa yarın ağlamak fayda etmez gel geç hani olur her yerden hainler gelir yürür ve çocuklarımıza temiz bir Trabzon bırakmalıyız herkes kendi çöplüğünde yürüsün protestosunu yapsın biz Hopa’ya yürümeye gitsek bu i...ler inanın bizi öldürürler saygılar"

İŞTE KESK'İN EYLEM İLE İLGİLİ AÇIKILAMASI:

LAİK EĞİTİM, LAİK YAŞAM VE İŞ GÜVENCEMİZDEN VAZGEÇMEYECEĞİZ! BASKI, SÜRGÜN VE İŞTEN ATMALARA KARŞI ALANLARDAYIZ!

Türkiye, benzer örneklerini ancak faşist rejimlerde görebileceğimiz baskıcı, otoriter, anti demokratik politika ve uygulamalara giderek daha fazla sahne oluyor. Kendi içerisindeki farklı seslere dahi tahammül edemeyen AKP, yaşamlarımızı tek adam diktasıyla kuşatmanın yollarını arıyor.

Muhalif, eleştirel en demokratik tepkiler dahi şiddetle bastırılıyor. İktidarını kaybetme korkusu içinde olanlar, hukukun ve demokrasinin en temel ilkelerini ayaklar altına alıyor. Anayasayı askıya alan, bürokratlara mevzuata uymama çağrısı yapan bir kişinin aklı, arzuları ve hırsı Türkiye’yi ateşin içine sürüklüyor.

Türkiye tarihinde, eşi benzeri görülmemiş bir savaş politikası izleniyor. Nerede, ne zaman patlayacağı belirsiz bombalar nedeniyle  halkımız korku ve tedirginlik iklimine sürükleniyor.  İçerde ve dışarıda uygulanan savaş politikaları genç yaşlı kadın çocuk sivil, asker, polis yurttaşlarımızın hayatına mal oluyor. Yaşadığımız tüm bu kayıplar, AKP’nin siyasi hesaplarında en küçük bir etki dahi yaratmıyor!


Bu gidişatı eleştirenler ise AKP’nin yürüttüğü cadı avının kurbanı yapılmak isteniyor. Hırsızlara dokunmayanlar, gazeteciler, sendikacı, sanatçı, akademisyen, öğrenci kısaca muhalif her sesi, her düşünceyi susturmak istiyor.

Bir tarafta bunlar yaşanırken diğer taraftan AKP, patronların ve sermaye çevrelerinin gönlünü hoş tutmanın peşine düşüyor. Taşeron işçileri kadroya geçireceğiz yalanına sarılıp, işçilerin kıdem tazminatına göz dikiyor. İnsanlık tarihinin utanç sayfalarında yer alması gereken kiralık işçilik uygulamasını yasalaştırarak, işçilere kölelik koşullarını dayatıyor. Kamuda ise yüz binlerce emekçinin iş güvencesine saldırarak, esnek ve güvencesiz istihdamın kapsını aralıyor.

AKP, kamusal olan her alanı dini kural ve referanslara göre biçimlendirmek istiyor. Dinselleştirme politikaları her türlü sömürüye, zulme, talana ve yalana kalkan yapılmak isteniyor. Öyle ki camilerden patronların çıkarlarını savunan, “greve çıkmanın caiz olmadığını” anlatan vaazların verilmesi sağlanmaktadır. İHH, TÜRGEV, ENSAR gibi çok sayıdaki vakıf ve dernek, eğitim ve yükseköğretimin temel bileşeni haline getirilmekte, kamu hizmetleri zayıflatılarak bu çevreler güçlendirilmek istenmektedir.

AKP’nin 2023 vizyonuyla yürüttüğü politikalar işçilerin, kamu emekçilerinin, gençlerin ve kadınların sorunlarına çözüm olmamıştır. Aksine AKP, var olan sorunları daha fazla derinleştirmiştir. Bu politikaları eleştiren, AKP’nin eşitsiz ve ayrımcı politikalarına direnen, eşit, özgür, demokratik, barış içinde daha güzel yarınlar için mücadele eden biz kamu emekçileri ise bugün, mücadele tarihimizde hiç olmadığı kadar baskı altına alınmak isteniyoruz.

Özellikle sendikal faaliyetlerimizi suç kategorisine yerleştiren Başbakanlık Genelgesi’nin ardından, başta eğitim ve bilim emekçileri olmak üzere on binlerce kamu emekçisi hakkında hukuksuzca soruşturmalar açılmıştır.

Bilinmelidir ki kamu emekçilerinin emeğine, haklarına ve geleceğine sahip çıktığımız; savaş politikalarına karşı barışın, zalime karşı mazlumun, sömürüye karşı emeğin sesi olduğumuz için işten atılıyor, soruşturmalara maruz kalıyor, sürgün ediliyoruz.

Bu baskı, sürgün ve işten atma politikasının amacı açıktır! AKP, tüm kamu emekçilerini kendisine kapı kulu yapmayı arzulamaktadır. Kamu emekçilerinin kendisini insana, topluma ve doğaya karşı değil, sadece ama sadece AKP’ye karşı sorumlu görmesini istemekte, emekçileri hükümet memuru yapmayı hedeflemektedir!

AKP itiraz eden, hakkını arayan, geleceğine sahip çıkan kamu emekçisini karşısında görmek istememektedir! AKP’nin en büyük hayali, devlet kadrolarının tamamıyla “AK kadrolardan” oluştuğu bir Türkiye yaratmaktır.

Özellikle belirtmek isteriz ki AKP’nin bu yaklaşımı tüm kamu emekçilerinin geleceğini ve kamu hizmetlerinin niteliğini doğrudan tehdit etmektedir.

Ancak baskıyla, sindirme politikalarıyla, sendikal hak ve özgürlüklerimizi yok sayan düzenlemelerle amacına ulaşacağını sanan AKP’nin unuttuğu bir gerçek vardır! O da KESK’in mücadele kararlılığı ve azmidir!

Gerçek demokrasinin, eşit yurttaşlığın, temel hak ve özgürlüklerin, nitelikli kamu hizmetlerinin genişlemesinin en önemli yolunun laik eğitim, laik yaşam ve herkese güvenceli iş mücadelesini güçlendirmekten geçtiğini düşünüyoruz.

İktidarın kendi çıkarları için sürdürdüğü inanç istismarına yönelik girişimlerini boşa çıkarmak, gerçek anlamda laik ve demokratik bir ülkede barış içinde bir arada yaşamak için “Laik Eğitim, Laik Yaşam ve İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” şiarıyla 28-29 Mayıs tarihlerinde 9 ilde bölgesel mitingler düzenleyeceğiz.

Çağrımız sadece konfederasyonumuza bağlı sendikalarımızın üyelerine değil, çocuklara, öğrencilere ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesedir. Çocuklarının ve ülkenin geleceğinden endişe eden herkesi, ilimizde 29 Mayıs’ta Eski Tedaş önünde toplanıp Atatürk Alanında  gerçekleştireceğimiz mitinge katılmaya, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğine hep birlikte sahip çıkmaya çağırıyoruz.