Konuyla ilgili açıklama yapan EMO Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Hasan Karal, "Elektrik Mühendisleri Odası‘nın açıklanan tarife üzerinden yaptığı inceleme sonucunda, resmi okullar, resmi yurtlar, resmi kurslar, resmi üniversite, resmi yüksekokul, resmi sağlık kuruluşları, spor tesisleri, müzeler, vakıflar, dernekler, hayır kurumları kültür balıkçılığı ve kümes hayvanları çiftlikleri için uygulanan tarifede; kalkınmada öncelikli illerde meskenler için uygulanan tarifede; içme ve kullanma suyu ile tarımsal amaçlı soğuk hava depoları tarifesindeki kamu yararına sübvansiyonlar ortadan kaldırıldı. Elektrik tarifesinde diğer 1. grupta yer alan resmi okul, hastane, sosyal ve kültürel alanlar, dernek ve vakıflar için uygulanan tarifeye yapılan yüzde 18.92 oranındaki zam ile konutlara yapılan yüzde 9.58‘lik zammın neredeyse 2 katı zam yapıldı. Kalkınmada öncelikli iller kapsamında yer alan geri kalmış illerdeki konutlara uygulanan sübvansiyon da yüzde 18.21 zam yapılarak, tamamen kaldırıldı. Böylece kalkınmada öncelikli illerdeki meskenler de diğer meskenlerle aynı tarifeden elektrik kullanmak zorunda kalacaklar" dedi.

Yeni tarifenin diğer görünmeyen yüzünü ise sokak aydınlatmalarına yapılan zamların olduğunu kaydeden Karal, "Vatandaşların, elektrik faturası aracılığıyla ödediği yüzde 5‘lik Belediye Tüketim Vergisi‘ne rağmen, dağıtım özelleştirmeleri için aydınlatma bedelinin yükü Hazine‘ye yıkılmıştı. Böylece dağıtım şirketlerinin belediyelerden tahsilatla uğraşmamaları, Hazine üzerinden garantili tahsilat yapmaları sağlanırken, vatandaş ise Elektrik Tüketim Vergisi yanında ödediği genel vergiler aracılığıyla Hazine üzerinden mükerrer ödeme yapmaya mahkum kılınmıştı. Hazine‘nin aydınlatma bedellerini üstlenmesiyle birlikte Hazine‘den şirketlere yapılan aktarımlar da giderek arttı. Bu artışın da yeterli görülmediği son tarifeye yapılan zamdan anlaşılıyor" diye konuştu.
Elektrik zamlarında toplumun geçim standartlarının göz önüne alınması gerektiğine dikkat çeken Doç. Dr. Hasan Karal, şunları söyledi:

"Dört kişilik bir ailenin en asgari düzeyde yaşam standardı esas alınarak, 230 KW/saatlik aylık tüketim göz önünde bulundurulduğunda, faturalarının Eylül 2011‘e göre Ekim 2011‘de 6 TL artarak 68.70 TL‘ye yükseldiği görülmektedir. Her ülke vatandaşının asgari geçim şartlarında hayatını ikame etmesini arzular. Ülkemizde Temmuz ayı itibarıyla 16 yaşından büyükler için aylık asgari ücret 837.00 TL iken 16 yaşından küçükler için 715.50 TL olarak belirlenmiştir. Ülkemizde uygulanan asgari ücret politikalarıyla vatandaşın asgari geçim koşullarında yaşam standartlarındaki yorumu kamuoyunun değerlendirmesine bırakıyoruz. Ülkemizin de içinde bulunduğu Dünya genelinde meydana gelen her ekonomik çalkantı da ülkenin gelirlerini artıracak yeni politikalar geliştirmek yerine, bu gelirlerin en kolay yoldan elde edilebileceği A‘dan Z‘ye her şeye zam yaparak ekonomisi zaten kötü olan halk hedef alınmaktadır. Ne acıdır ki açıklanan bu zam oranları resmi enflasyon rakamlarının çok üzerinde olmaktadır. Oysa ki memur maaş artışları ve asgari ücret belirleme çalışmaları esnasında nedense yüzde 2 veya 3‘lerin üzerine çıkamayanlar en küçük ekonomik sarsıntıda yüzde 10-15 oranlarında zam yapmaktan çekinmemektedirler. Toplumun huzur ve refahı için temel üretim ve tüketim maddelerini etkileyen elektrik ve akaryakıt gibi ürünlere yapılacak zamlarda toplumun asgari geçim standartları göz önüne alınarak hareket edilmesi konusunda daha hassas davranılması gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki huzur ve refah içerisinde yaşayan bir toplum devleti ile daha barışıktır."