Türk Dünyası Mühendislik, Mimarlık ve Şehircilik Kurultayı Mimar Sinan Uluslararası Proje Olimpiyatları ikinci gününde de B toplantı salonunda son günün ilk oturumu bugün sabah saat 09:00 ile saat 10:45 arasında gerçekleşti.

Makedonya Bilimler Akademisi Başkan Vekili Prof. Dr. Numan Aruç, başkanlığında gerçekleşen ‘Somuncu Baba Oturumu’nda ilk olarak Bitlis İl Kültür Müdürü Hüsnü Işıkgör, “Ahlat’ta ki Selçuklu Yapılarına Genel Bakış” konulu bir sunum gerçekleştirdi.

Işıkgör, Anadolu’da Türklerin ilk yerleşim yerinin Ahlat olduğunu kaydederek, “Ahlat: Mustafa Çokay diyor ki, her Türk’ün iki vatanı var. Bende diyorum ki Anadolu’da yaşayan her Türk’ün iki vatanı var. Bir doğduğu yer, iki Ahlat…

Anadolu’da ilk yerleşime baktığımızda ilk mezar taşlarının ölüm tarihi, Anadolu’nun 1071’de alındığın sanıyor. Türk akıncılarının ilk yerleşim yerine baktığınızda, mezar taşlarına baktığınızda 1046 tarihini gösteriyor. Anadolu’ya ne kadar önce geldiğimizin ispatıdır Ahlat.. Daha önce oraya yerleşen halk vardı, kültür vardı. En az biz 40 yıl önce gelmişiz buraya..

Orta Asya’da mezar taşları ile Ahlat mezar taşlarını karşılaştığırdığımızda, “Ben Orta Asya’da da varım, Anadolu’da da varım” diyor. Biz bu mezar taşlarından yapmak istedik, inanın utandık onu yere dikmeye.. Biz usta yetiştiremiyoruz artık. Nakkaşları bile kıskandıracak o ustaları ben şimdi kıskanıyorum. Keşke yaşatabilseydik.

Kurslar açıyoruz, güçlenmeye çalışıyoruz acaba bunu yapabilir miyiz diye?”


HALEP’DE TARİH YANIYOR

Oturumda ikinci sunumu ise Türk Dünyası Mühendisler ve Mimarlar Birliği Lübnan Temsilcisi Prof. Dr. Halid Tadmori, “İpek Yolu’nun Ulaştığı Limanların Karakteristik Özellikleri” konulu bir sunum gerçekleştirdi.

Sunumu’ndan önce Suriye’de yaşanan olaylara değinen Tadmori, “Ortadoğu Bölgesinden gelen bir uzman olarak, bende bu kurultayda çıkacak sonuç bildirgesinden Suriye’den uzak kalmamamız gerekiyor. Nasıl UNESCO bugün orda ki tarih tahribatından söz etmekte geri kalmıyorsa, bence bu öncülüğü bizim taşımamız gerekiyor. 3 gündür Halep’de ki belki İslam dünyasının ilk cami örnekleri iki gündür alev alev yanmaktadır. Halep Şehri bildiğiniz gibi en önemli İslam ve Osmanlı eserlerinin bulunduğu şehirlerden biridir. Ve UNESCO tarafından uluslar arası miras olarak kabul edilmektedir. Halep’de tarih yanıyor. Bunun için burada temennimiz, sonuç bildirgesinde bu konu ile alakalı muhakkak yer alması gerektiğini düşünüyorum” dedi.
Tadmori’nin bu önerisine, oturum başkanı Prof. Dr. Numan Aruç’da destek verdi.


TARİHİ İPEK YOLU’NUN LİMANLARI

Suriye’de yaşanan olaylara değindikten sonra sunumuna devam eden Prof. Dr. Halid Tadmori, İpek Yolu’nun Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü bir ticaret yolu olduğunu belirterek, “19. Yüzyılda ‘Küresel’ hale gelmiş bulunan dünya ekonomisinin tazyikiyle yeniden gündeme geldi. Doğu ile Batı’yı bir irine bağlayan “İpek ve Baharat Yolu” adı verilen 3 ticaret yolu vardır.

Liman kentleri, ticaret kültürünün en hızlı nüfuz ettiği kentlerdir. Bu kentler, değişim ve dönüşümün mekanı olarak gelişirler, Ulaşım olanakları ve ham madde-Pazar ilişkileri göz önünde bulundurulduğunda, liman kentlerinin gelişimi daha da önem taşır.

Liman kentleri, dünya ekonomisinin en önemli birimleridir. 19. Yüzyıl Osmanlı dönemi İstanbul, İzmir, Trabzon, İskenderun, Mersin, Beyrut ve Selanik gibi liman kentleri, yakın çevrelerindeki hinterlant kaynaklarından gelen tarımsal sanayi hammedelerinin dışarıya pazarlandığı Batı Avrupa sanayi ürünlerinin de giriş yaptığı depolama ve dağıtma merkezleri olarak zengin kozmopolit metropollere dönüştüler”

Prof. Dr. Tadmori, konuşmasına Limanların ve bulundukları kentlerin tarihi ve ticari gelişimini anlatarak sunumunu bitirdi.


KKTC’NİN 50 YILLIK SU İHTİYACI KARŞILANACAK

Oturumda son olarak ise KKTC Su Konseyi Başkanı Prof. Dr. Hüseyin Gökçekuş ile DSİ Genel Müdür Yardımcısı Ömer Özdemir, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne Su Temin Projesi” konulu bir sunum gerçekleştirdiler.

Sunumu sunan Özdemir, bu proje ile Türkiye ile Kıbrıs arasında su bağının da kurulacağına dikkat çekerek, “2011 yılı resmi sayım sonuçlarına göre nüfusu 294 bin 906 olan KKTC’nin 2045 yılı nüfusu 387 bin kişi olarak tahmin edilmiştir. Halihazırda yaklaşık 30 milyon metre küp içme ve kullanma suyu ihtiyacı olan KKTC’nin 2045 yılı ihtiyacının toplam 48 milyon metre küp olacağı öngörülmektedir.

Yıllardır su sıkıntısı çeken KKTC’nin su ihtiyacını karşılamak maksadıyla daha önce farklı projeler geliştirilmiş olmakla birlikte kalıcı çözülmesi için Türkiye’den KKTC’ye kesintisiz su akratılması zarureti olduğu belirlenmiş, bu maksatla Anamur Dragon Çayı’ndan alınacak suyun boru ile adaya götürülmesi hedeflenmiştir.

Projenin gerçekleşmesi ile halen mahdut yer altı ve yüzeysel su kaynakları dolasıyla su sıkıntısı çeken KKTC’ye yılda 75 milyon metre küp su iletilciekter. Bu suyun yüzde 50’si içme kullanmaya, yüzde 50’si tarımasal sulamaya tahsis edilecektir. Bu suretle KKTC’nin 50 yıllık içme ve kullanma suyu ihtiyacı karşılanacaktır. Aynı zamanda 6 bin 500 hektarlık tarım alanı sulanarak yüksek zirai gelir elde edilecektir” dedi.


ANAVATAN BİZE BALONLA BİLE SU GETİRMEYE ÇALIŞTI

Prof. Dr. Gökçekuş ise bu projenin Türkiye Cumhuriyeti Devletinin büyüklüğünü gösterdiğini kaydederek, “Bu olay zaten biliniyordu ama bu proje ile dünyaya duyurulmuş olacak. Bu proje sadece KKTC’nin su sorunu çözmekle kalmayacak, dünyada bu tür projelere ilham verecek. 21. Yüzyıl, suyu bulan ama suyu doğru yönetebilen ülkelerin yüzyılı olacaktır. Bugün uzaydan baktığımızda dünya masmavi gezegen. Ancak su kullanılabilir su çok kıt. Maalesef yönetmeyi beceremiyoruz. Kıtalar arasında nüfus dağılışı iyi değil.

Kuraklık koşullarında yaşayan KKTC’de son yüzyılda yüzde 25 yağışlar azaldı. Ancak yüzyıl sonrasında daha kötü sonuçlarla karşılaşılacak. Su bütçemizin ciddi açıklar verdiğini ancak böylesi asrın projeler gibi su ihtiyacı gideriliyor. Balonla bile Anavatan bize su getirmeye çalıştı” dedi.

Toplantının sonunda katılımcılara, kurultay anısına Mimar Sinan heykelciği verildi.