Bronzlaşmanın sigara ve içki içmek gibi bağımlılık yapabildiğine dikkat çeken Dr. Memiş, "Bronzlaşma toplumdaki birçok riskli davranıştan biridir. Tıpkı tütün kullanımı, aşırı alkol tüketimi, aşırı yeme gibi. Dolayısıyla bronzlaşmanın kişisel imaj açısından faydası şimdi kendini gösterirken, riskleri de gelecek zamanda olacaktır" dedi.

Kişinin deri kanserine yakalanma riskinin yaşam boyu maruz kaldığı kümülatif güneş ışını miktarı ile oldukça ilişkili olduğunu kaydeden Dr. Memiş "İnsanların bronz tene ne oranda değer biçtikleri hakkında bazı teoriler ortaya atılmıştır. İnsanlar büyüyüp değiştikçe insanın kendisi veya başkaları tarafından nasıl algılandığının yansıması olan ' kişisel imaj' önem kazanmaktadır. İnsanlar akranlarından kabul görmeyi beklerler. Bu durum kendine güven duygusunu arttırmakta ve kişisel değerlerini yükseltmektedir. Çekici olarak kabul edilen sosyal norm zaman içerisinde değişmekle birlikte son yıllarda kabul gören; ince, bakımlı ve bronz kişidir. Bronzlaşma toplumdaki birçok riskli davranıştan biridir. Dolayısıyla bronzlaşmanın kişisel imaj açısından faydası şimdiki zamanda iken riskleri de gelecek zamanda olacaktır. Bizler toplumu şimdiki zamanda yaptıkları bronzlaşma çabalarının gelecekte erken yaşlanma veya deri kanserleri oluşmasına yol açabileceği konusunda uyarmalıyız. Zira alınacak basit tedbirlerle güneş ışınlarının zararlı etkilerinden korunmak veya bu etkileri en aza indirmek mümkün olabilmektedir" diye konuştu.

Güneşte fazla kalmanın ileri yaşlarda deri kanserine yol açma riskinin oldukça fazla olduğuna dikkat çeken Dr. Özcan Memiş "Güneş ışınları deri üzerinde akut ve kronik biyolojik değişikliklere yol açmaktadır. Akut etkilerden en önemlisi güneş yanığı olup, akut ve aşırı ultraviyole ışın teması sonucu yaklaşık ilk 2-6 saat içinde başlayıp, 15-24 saatte maksimuma ulaşan ağrı ve inflamasyonla karakterize bir tablodur. Güneş ışınlarının en önemli kronik etkisi ise deri kanserleri olup, özellikle ağrılı, su dolu kabarcıklarla seyreden güneş yanıkları ve çocukluk çağında güneş ışınlarına fazlaca maruz kalmak, ileri yaşlarda deri kanserlerinin en tehlikelilerinden olan malign melanoma riskini artırmaktadır" şeklinde konuştu.

GÜNEŞTEN KORUNMANIN YOLLARI

Dr. Özcan Memiş, güneşten korunma yolları ile ilgili şu önerilerde bulundu:

"Güneş ışığından korunmanın en kısa yolu gündüz hiç dışarı çıkmadan bina içinde kalmaktır. Fakat bunun pratik bir geçerliliği yoktur. Hafifletilmiş şekli ise günün belli saatlerinde güneş ışığına çıkmamaktır. Zararlı güneş ışınları, saat 10.00 ile 14.00 saatleri arasında yeryüzüne indiği düşünülürse oldukça mantıklı, yararlı ve ucuz bir yöntem olarak görülmektedir. İlke olarak saat 10.00 ile 15.00 saatleri arasında güneşe çıkılmaması önerilir. Her zaman uygun yeterli ve koruyucu giysiler giyinmeli, geniş kenarlı şapka kullanılmalı, giysiler sık örgülü ve kuru olmalıdır. Islak ve gevşek örgülü giysiler UV ışınlarının geçişine izin verirler. Bulutlu havalar koruyucu değildir. Çünkü bulutlar UV ışınlarının şiddetini en fazla yarı yarıya indirir. Kar, su, kum, beton ve beyaz boyanmış yüzeyler güneş ışınlarını değişik oranlarda yansıttığından güneşin zararlı etkilerini arttırırlar. Bu nedenle deniz, kayak, dağa tırmanma gibi aktivitelerde önceden hatta hava bulutlu olsa bile koruyucu tedbirler alınmalıdır. Çocuklarda yüksek koruma faktörlü koruyucuların kullanılması foto yaşlanma etkilerini azaltır. Orta ve ileri yaşlarda görülmesi muhtemel deri kanserleri sıklığını azaltır. Özellikle içi su dolu kabarcıklarla seyreden güneş yanığı hikayesi olan çocukların sonraki yıllarda derisindeki değişimler dikkatle izlenmelidir. Derideki değişiklikler iyi gözlenmeli ve gerektiğinde doktora başvurulmalıdır."

"Kişinin deri tipine uygun koruyucuların kullanılması gereklidir." diyen Dr. Memiş, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Koruyucular güneşe çıkmadan yarım-bir saat önce uygulanmalı, kulaklar, dudaklar, burun ve eller gibi bütün güneş gören vücut bölgelerine uygulanmalıdır. Yüzme, yıkanma, terleme sonrasında ve her her 2-3 saatte bir yeniden uygulanmalıdır. Son yıllarda çok yaygınlaşan bronzlaştırıcı kabinler yüzde 95 UVA ve yüzde 5'den daha az UVB lambası içermektedir. Bu kabinlerde kontrolsüz uygulamalar deri hasarına yol açabilir. Ayrıca zamanla bu lambalardan yayılan ışınların oranları bozulabilir, dolayısıyla tavsiye edilmemektedir."