Önce gündüz yürüyüş vardı. Sürekli haksızlıklara uğrayan ancak hakkını savunacak kimsesi olmayan Trabzonspor, 6 Mayıs 2005’teki devasa mitinginden sonra, ilk kez böylesi görkemli bir kalabalıkla başbakanın, muhalefet partilerinin, TFF’nin ve Fenerbahçe’nin karşısına dikildi. Her şey güzeldi, tek yanlış hala Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe üzerine gitme ısrarıydı. Artık o günler geçildi. Hedef Başbakan ve onun yağdanlıkları, TFF ve kurullarıyla birlikte muhalefet partilerin genel başkanları olmalıydı. Unutulmasın ki kupamız da, adalet de onların elinde…

**---

Sonra akşam bir derbi mücadelesi vardı. Mustafa Akçay ve öğrencilerinin ilk kez bir büyük maç kazanma amacıyla sahaya çıktığı Beşiktaş karşılaşmasının mutlak kazanılması gerekiyordu ki; tüm takıma özgüven gelsin, yolu açılsın.  Ve muhteşem taraftar desteğini arkasında bulan Trabzonspor maça öyle bir başladı ki, Beşiktaş topu görmedi dersek abartmış olmayız. Olcan’ın soldan bindirmeleri, Adrian’ın hareketli futbolu ve Emre Güral’ın bir santrafor olarak harika işler yapması, Beşiktaş’ı dağıttı.Emre’nin enfes golünden sonra nedense geri çekilme hastalığı depreşti.

Ama buna rağmen rakip orta sahada top yapsa da, pozisyonların büyük bölümünü bulan Trabzonspor’du. Savunmada Bosingwa, Mustıafa ve Aykut ilk yarıda kusursuzdu. Hakem Yunus Yıldırım ise rezaletti. Hele Necip’in Yusuf’u indirdiği pozisyonda faule hükmedip, kırmızı kartını göstermemesi skandaldı. Ona, Aziz Yıldırım gibiler gerekiyor her halde… Çünkü Kadıköy’e bile girişini yasaklamıştı bir ara… Bu isme düdük vermenin bile sakıncalı olduğunu bir kez daha gördük dün akşam..

İkinci yarıda Beşiktaş daha ataktı. Bu da doğal karşılanmalı ama Trabzonspor zaman zaman tehlikeli ataklar geliştirdi. Bunları Malouda, Olcan gibi isimlerle değerlendiremedi. Mustafa Yumlu mükemmel bir ikinci yarı çıkarırken, hem takımını atağa kaldıran, hem de savunmada geçit vermeyen isimdi. Maçta artık skorun lehimize biteceği dakikalara girmiştik, Beşiktaş bir korner  kazandı. Atiba kafayı vurdu, Onur çıkardı ama sağ arka direkte olması gereken Bosingwa, yerinde olmayınca Almeida direğin dibinde kafayla topu filelere gönderdi ve maçın sonucunu ilan etti. Ama bu sonuçta hakem Yunus Yıldırım’ın rezil yönetimi kadar, Bosingwa’nın da sorumsuzluğu vardı.