Siyasi partiler iktidar olmak, ülkeyi yönetmek için kurulurlar. Çünkü siyasi partiler bir dernek, bir STK, bir hayır kurumu değildir.  Ülkeyi yönetmeye talip olan partiler,  parti liderleri eğer başarısız olurlarsa önce parti organları, sonra parti tabanı tarafından sorgulanmaya başlanır. Bizdeki liderler Avrupa ülkelerindeki lider gibi değiller. Avrupa’da siyasi liderler başarısız olunca istifa eder, giderler. Bizdeki liderler, genel başkanlar bırakın gitmeyi koltuk değnekleriyle yürüseler bile o koltuklarda oturmaya devam ederler. Her zaman onların bir mazereti vardır.

Çünkü onlara göre; onlar olmazsa partileri biter, ülke kaosa sürüklenir, daha da önemlisi Cumhuriyet yıkılır(!), laiklik elden gider(!). İşte onların koltukları bunun için çok önemlidir. Bugün ülkemizde yaşanan tam da budur. Bir muhalefet düşünün ki kırk yıldır iktidar olamamış, her girdiği seçimde yenilmiş, girmiş yenilmiş, yenilmiş de yenilmiş. Tabir caizse halktan, milletten umudunu kesmiş.

Şimdi soruyorum böyle bir partinin lideri olan ne yapar?  O koltukta kalmak için elbette kandan bahseder.  Elbette % 52 oyla Cumhurbaşkanı olmuş bir lidere diktatör der.  Elbette aldığı %25 oyu % 52 den daha büyük görür. Elbette dokunulmazlıklar kalksın der ama siyasi parti gurubuna hakım olamaz ya da işine öyle gelir, HDP’nin yanında yer alır.

Elbette Cumhurbaşkanlığı ve Ak Parti düşmanlığı onda ülke düşmanlığına varacak duruma dönüşür. Elbette söylemlerinde kin ve nefret sıradanlaşır.  Çünkü artık o bir lider değildir. Onun kullandığı bu dil; nefret dilidir, çaresizlik dilidir, tükenmişlik dilidir. Bu dil, politika üretememe dilidir. Daha da önemlisi bu dil siyaset dili değildir; edep dili hiç değildir. Bu, saplandığı bataklıktaki son çırpınış halidir. İyi de bu böyle nereye kadar gidecek? Bir başka siyasi parti de var ki düşman başına. Allah aşkına dünyanın hangi ülkesinde vardır demokrasi kuralları içinde seçilip meclise girdikten sonra terör örgütünün sözcülüğünü yapmak?  

Sadece bununla da yetinmeyen bu siyasi oluşum PKK terör örgütüne her türlü yardımda bulunup ülkesini başka ülkelere yalanlarla şikâyet edebiliyor.  

Ülkeyi bölmek için her türlü fırıldaklığı, hainliği yapacaksın bir de utanmadan dokunulmazlıklar kaldırılırken % 52 oy almış Cumhurbaşkanı için “Bu saray darbesi.” diyeceksin. Terör örgütü liderlerinin talimatlarıyla iş yapan sen, demokratiksin öyle mi? Hükümet bir an önce terörle bağlantısı olanları vatandaşlıktan çıkarmalı, bu kişilerin tüm mal varlıklarına el konulmalı ve hatta idam geri gelmeli. Yoksa böyle terörle mücadele edilmez, edilemez. Kanunlar caydırıcı olmalı. Öyle bir duruma geldik ki vatanı sevmek, vatanı savunmak neredeyse önemsizmiş gibi bir algı oluşturuluyor.

Terör örgütlerini savunan hainlerin sesi daha gür çıkıyor. Bu gün ülkemizde terör konusunda her alanda birlik ve bütünlük sağlanmışken her alanda terörün üzerine gidilmeli. Hükümet gerekli kanunları çıkarmalı. Hukuk üzerine düşeni yapmalı. Yoksa bu millet bir daha hayal kırıklığına uğramayı kaldıramaz.