Vücudumuz sağlıklı bir yaşam için D vitaminine ihtiyaç duymaktadır. D vitamini olmaksızın kalsiyum ve fosfor gibi kemiklerimiz için yaşamsal iki önemli minerali kullanamıyoruz.

Diğer taraftan son yıllarda D vitamininin, bağışıklık sisteminin önemli bazı hastalıklarından kansere, çeşitli hastalıkların önlenmesinde rolü olduğuna dair görüşler yaygın olarak dillendiriliyor. Bu açılardan kesin bir yargıya ulaşmak için çok daha fazla veriye ihtiyacımız olmakla birlikte, D vitamininin bağışıklık sistemimiz üzerinde önemli etkileri olduğu açıktır.

Sağlıklı bir yaşam için ihtiyacımız olan D vitaminini almamız gerekiyor. Önce ne kadar D vitamini ihtiyacımız var? Farklı sağlık kuruluşlarının farklı ihtiyaç derecelendirmesi ile burada da kafalar karışık: Ancak genel kabul gören günlük miktarlar, bebeklerde 400 IU, çocuklar ve erişkinlerde 600 IU ve yaşlılarda 800 IU.

D vitamini eksiğimizi nasıl tamamlayalım?

Bunun için iki önemli yol var: Beslenme ve gün ışığı.

Beslenme ile D vitamini: Günlük diyetimizde, doğal besinlerle alabileceğimiz D vitamini sınırlı gibi gözükse de, baştan söyleyelim, D vitamini ihtiyacımızı doğal besinler veya D vitamini içeriği zenginleştirilmiş besinler ile sağlamak çok daha sağlıklı bir yol. Yapılan çalışmalar, ortalama bir kişinin günlük D vitamini ihtiyacının yaklaşık % 20’sini beslenme yolu ile karşıladığını göstermektedir. Bu oranın çok daha yukarılara taşınması sağlıklı olan yoldur. D vitamini açısından en zengin besinler, somon ve uskumru gibi yağlı derin deniz balıkları, balık yağı ve ciğerdir. Bunlara ek olarak yumurta, süt ve peynir gibi doğal besinleri tüketerek de sınırlı olmakla birlikte D vitamini temin edebiliriz. Bu ürünlerin D vitamini içeriği zenginleştirilmiş formları da mevcuttur.

Gün ışığı ile D vitamini: Ultraviole (UV), deriden D vitamini sentezi için gerekli güneş ışınlarıdır. UV ışınlarının korunmasız bir şekilde deriyle buluşmasının uzun dönemde melanom başta olmak üzere ölümcül deri kanseri riskini arttırdığı iyi bilinmektedir. Bilimsel olarak yeterli D vitamini sentezi için deri kanseri riskini arttırmayacak güvenli UV miktarı net değildir. Burada çok dikkat edilmesi gereken hassas bir denge söz konusu:

Maksimum D vitamini sentezi için, açık tenli olmak, yaz aylarında gün ortasında ve olabildiğince geniş deri alanını güneşe maruz bırakmak gerekli ki, bu özellikler deri kanseri için açık riskleri oluşturuyor. Bu nedenle, “daha çok D vitamini için, daha çok güneş” stratejisinin karşısında yer alıyoruz. Dermatologlar olarak solaryum gibi yapay UV kaynaklarını D vitamini sağlanması amacıyla da olsa, hiçbir şekilde önermiyoruz.

Mutlak sağlıklı gibi durmasa da, gün ışığı (UV) ile D vitamini temini nasıl olmakta? Öncelikle, uzun dönem zararları dikkate alınarak, derimizi korunmasız direkt güneş maruziyetinden mümkün olduğunca korumak gerekli. Özellikle ilkbahardan sonbahara, açık tenli bireylerde gün ortasında 15-20 dakikalık - genellikle güneş reaksiyonu oluşturabilecek zamanın yarısı kadar bir zaman - kollar, bacaklar, yüz gibi olağan açık olabilecek deri alanlarının maruz kaldığı güneş ile yeterli D vitaminin sağlanabileceği savunulmaktadır. Ancak tekrar hatırlatmalı ki, UV’nin gün ışığı ile temini, hem miktar açısından kesinlik taşımamakta, hem de güneşin uzun dönem kanserojen risklerini içermektedir. Belirsizlik yaratan faktörler arasında, mevsimden rakıma, havadaki bulut miktarından günün saatine kadar birçok faktör mevcut. Bu nedenle beslenme yolu ile, gerekiyorsa D vitamini içeren tabletler yolu ile bu açığın kapatılması daha sağlıklı.

Güneşten koruyucular ve D vitamini

Aslında güneşten korunma, şapka, gözlük dahil seçtiğiniz giysilerden, gün ışığında bulunma saatlerinize kadar uzanan bir yaşam biçimi. Güneşten koruyucu krem ve losyonların güneşten korunmanın yalnızca bir parçası olduğunun altını çizelim. Güneşten korunma faktörü 30 ve üzerinde, hem UVA, hem UVB filtreleri olan güneş koruyucuların özellikle yaz ayları başta olmak üzere bu yaşam biçiminin bir parçası olduğunu unutmamak gerekli. Bu krem ve losyonların, D vitamini sentezini sağlayacak UV ışınlarını önemli ölçüde bloke edeceğini, ancak belli bir UV miktarının yine de derimizin ilişkili tabakalarına ulaşacağını ve D vitamini sentezinde rol alabileceğini de ifade etmeliyiz.

Kimler D vitamini eksikliği açısından riskli?

D vitamini eksikliği açısından yüksek riskli gruplar, bebekler, güneşle hiç teması olmayanlar, yaşlılar, esmer tenli bireyler, yağ içeriği düşük diyet veya yağ emme bozukluğu olanlar şeklinde özetlenebilir. Bu kişilerin gerekli D vitaminini sağlamak açısından daha dikkatli olmaları ve oral olarak D vitamini desteği almaları gerekebilmektedir.

Özetle:

D vitamini yaşamsal bir vitamin ancak, tek yol güneş ışınları (UV) değildir. Deri kanserinden uzak durmak için güneşin kanserojen ışınlarından korunmak ihmal edilmemesi gereken bir önlemdir.