Diyen demiş Ybr de Ybr ......

Mayıs ayının sonları idi . Bahar gelmiş guggu sesi köyümüzü kaplamıştı.Rahmetli annemin manisi hala kulaklarımda guggu ne bağırırsın o dillerin kurusun sabah uykularını ver yarime uyusun…….

Yağmurun toprağa karışmasından ortaya çıkan müthiş toprak kokusu demir atımın üstünde de olsam burnuma eşsiz kokuları ulaştırıyordu. Baharın gelmesiyle birlikte toprak kokusu çiçek polenlerinin kokusuyla birleşip canlılara yaşama sevinci veriyordu. Hep düşünmüşümdür neden kuşlar uçarken öter, neden pilotlar havadayken şarkı mırıldanır. Motor da böyle bir tutku işte. İnsan uçtuğu hissine kapılıyor. Bir zaman sonra gidon işe yaramaz bir hal alıyor vucut ile motora yön veriyorsunuz. Sonramı kızmayın ama motora artık ne gidonla nede vucutla hükmediyorsunuz siz düşünün baktığınız yere motor gidiyor onun için siz siz olun nere baktığınıza dikkat edin.

Hep duyardım Ambar kaya Gelin kaya artık zamanıydı gitmek gerekir. Uzak olmasından dolayı 4 tekerde seyahat zevkime keşif tadı vermediğinden ertelediğim bu keşfi artık yapmalıydım. Ybr 125 entrasan bir icat sizinle bütünleşebilen sizin için üretilen bir demir at. Sizi anlıyor. Çıkardığı seslerle yönlendiriyor. Hatta molalarınıza bile karışıyor. Köy yollarına çıktığınızda herkese selam verip konuşmanızı sağlıyor.

Herkesin yaratanının tek olduğunu can, dost kavramlarının anlam kazanmasını sağlıyor. Hiç tanımadığınız çocukların size seslenmesi ninelerin uy uşuğum sen bizdensun ha pilos demesi bile inanın mest diyor insanı.


Oymalı tepe Kazanta mevkiinden geçerken aklıma Ziganada kaybettiğimiz kardeşimiz  Yasemin AKTAŞ geldi.Mezarına uğradım .Dua ettim.Her ne kadar sağlığında çok etkinlik yapmamış olsakda Dağlar ortak yanımızdı. Kendisine ve Zigana’da kaybettiğimiz canlarımıza rahmet dileyerek Kazanta rampalarından toz buluta katarak Simana dağına doğru yola çıktım. Dikiz aynasından arkamdaki toz bulutuna hava atıyor sanki onunla yarışıyordum.Zirveye vardığımda etrafta çeşme sirander ve bakkaldan oluşan yerleşkeler vardı. Su içip soluklanmak ve bir şeyler atıştırmak için mola verdim. Sonradan bakkalın sahibi olduğunu öğrendiğim Piri bey geldi. Kırk yıllık tanıdık gibi ilgilendi. Motorumun sepetinden Tuzlu hamsi  taze soğan ve kokmuş yayla peynirinden oluşan menümü yolun kenarında taşın üstüne serdim. Piri bey elinde büyük bir su bardağı çay ile geldi. Diğer elinde ise bol parça etli fasulyeli sarma vardı. Mükemmel bir yemek yedik .

Yolcu yolunda gerekli . Ambar ve Gelin Kaya rotasını Piri beyden alarak eski sincan mesohora doğru tekrar yola çıktım. Bayır aşağı 5/6 km inişten sonra artık Arsin Araklı arasında Başdurak köyündeydim.

Yaşlı bir amca atlama kazmasıyla yolda uzanmış dinleniyordu. Uşuvm nere Hıdrellez düzüne mi ama erken geldun haftaya şenlikler diyinde burada bir hıdrellez düzü olduğunu anladım. Amca ile muhabbet ilerledi . Gençliğinden yaşamından bahsetti. Tekrar bir yol tarifi alarak devaaammm.

Demir atım ve ben artık yorulmuştuk. Bir düzlükte mola verdik. Hıdrellez şenliğine gelenler şenlik olmadığını anlayınca piknik yapmaya karar vermişlerdi. Motorumu park edip sırt çantamla Ambarkaya patikasına girdim. Komar , zifin,  ligarba , gusbida,mora ve zigar ağaçları arasında ilerliyordum. Çobanın çığırışları uzaktan hoş geliyor köpek havlamaları keçi koyun seslerine karışıyordu. Patika geçmişin izlerini taşıyor yer yer kayalıklardan geçiyordu. İnişli çıkışlı yer yer ip gerekecek rotalar vardı. Ağaçların kökleri onlarca  kez top topraktan çıkmış tekrar toprağa girmişti.

Çok egzotik görüntüler sergiliyor gerçektende ambar vari oyuklar kayada bolca vardı. Oyuklarda ateş yakılarak hayati idame sağlanmıştı. Şimdi ise çobanların evleri yaşama alanları olmuştu. Çobanın bağırmasıyla irkildim. Kaybolduğumu sanmış. Delikanlıysan aşağı gel konuşalım diyince tavuk merdiveni gibi uzunca bir merdivenden gülerek geldi.

Tanıştık alem adam ya bana askerlik anılarını anlattı. Allahtan 24 ay askerlik yapmış yoksa yanmıştım. Bak dedi delikanlı ol, buraya altın için geldiysen de boşuna yorulma burda bişe yok. Valla gezmeye geldim bu doğa altından değerli görmek gerek deyince de inanmamış gibi yaparak hıı öyledir dedi. Yemeğe davet etti. Benim aklım ağaç köklerindeydi. İzin alarak tavuk merdivenlerinden kayanın ortasındaki mağara yerleşkesine girdim. Güvenli tam anlamıyla bir yaşam yeri ifteriden yatak yan tarafta ateş hala tütüyor düşünsenize yatağınızın yanında açık ateş yanıyor. Üstünde çay yanında radyo çalıyor. Helalleşip ayrıldık. Ambar kayayı tarif yerindeyse tavaf etmiştim neredeyse. Gelin Kaya görünmeye başlamıştı.Ambar Kaya’nın üzerine çıkmış etrafı seyre dalmışım.Ne Kadar zaman geçmiş hatırlamıyorum ama hava kararmaya başlamıştı. Daha keşfedilecek çok yer vardı. Gelinkaya tüm heybetiyle karşımda idi. Her kaya gibi onun da bir hikayesi vardı. İstemediği bir kişi ile evlendirilmeye çalışılan genç kız kendisini kayadan aşağı bırakıvermiş yörede sıkça anlatılan efsaneye göre….

Kapadokya da görmeye alıştığımız bir kaya yapısı ile karşı karşıya kalmıştım tam şokta idim. Bu tip kaya burada yıllarca gezmeme rağmen karadenizde bu kaya yapısı inanılmazdı. Akşam olmuş demir atımı özlemiştim. Aşağıda bir yerlerde olmalı. İnerken uzun zamandır kamp ateşi yakmadığımı düşünerek çalı çırpı topladım. Hıdrellez düzünde düz bir taşın üstünde ateşimi yaktım. Sargan ekşili ben demir atım neskafem ….


Ayrılmışlarım,canlarım,bir uçurumun kenarındaki açan çiçek,yara gabuklarum, Çatladıkapıdaki evsiz amca nescafem yarılamıştı. Ama ben bunu sabah mezireye göç eden nenelerun sesinden anladuğumda ecnebide olmuştum. Nene ecnebidu yanındaki devildu. Plaka burali …..Çok yaşa nene sen mutlu ol ben senin için …….bile olurum

Yapmadan dönme:
*Simena dağında Pirinun yerine uğramadan
*ambar kayadaki mağara eve uğramadan
*Gelinkayanın tepesinden nara atmadan
*Sargan alırken garnütürleri almayı unutma
*Ateşi yakmadan çadır kurma bellimi olur belki ateşin yanında yatarsın