Finlandiya'nın en büyük gazetelerinden Iltalehti gazetesi, haftasonu ekinde tam 4 sayfa Müslüman olan 3 Finli bayanın hikayelerini anlatan güzel bir yazı yayımlamış (Link: http://www.iltalehti.fi/kotimaa/201707222200279892_u0.shtml ).
Finli bayanlar "Nasıl İslâm ile tanıştıklarını ve Müslüman olduklarını" anlatıyorlar. Çok mutlu olduklarını da söyleşilerinin her kelimesinde görüyorsunuz.
"Gerçeği bulduk" diyorlar.

Üç bayan da örtünmüş.

Örtünmenin kadını aşağılama değil, koruduğundan tutun da okuyanları Müslüman olmaya imrendirecek bir şekilde anlatımlar.
Bunu okuyup da İslâma kalbi ısınacak birçok Finli de olacaktır.

Bunlara gelip "Deve Sidiği", "Sinek Kanadı", "Kadınların sünneti", "Zehire panzehir hurma" muhabbeti yaparsan ne olur?
Kadınların sünnet edilmesinin faydalarını (!) anlatan Ebubekir Sifil gibi ilahiyatcı etiketi de almış bir kişi, bunun Afrika'da Hristiyan ve Yahudiler tarafından da uygulandığını bilmez. 
Bu, bir Afrika geleneği ki kadınların cinselliklerini köreltme amacı güder ki ilahiyatcı etiketli alim (!) ise tersini söylüyor..
Yahudiler, deve eti yemezler ki Tevrat'ta bu yasak belirtilmiş tavşan eti ile beraber onlara. 
Beri tarafta ise inadına kutsanan bir deve.

Asya'da olsaydı at olurdu ki atın sütünü de etini de içen ve yiyenlerimiz var.
At sütü "Kımız" ve "at eti" özellikle Tatarlar için hâlâ daha vazgeçilmez. 
İyi ki 'at sidiği" muhabbeti yok!
Almanya'yı nerdeyse baştan başa dolaşmıştım. 

Hemen hemen her camide "teyemmüm"ü anlatan hocalarla karşılaştım.

Almanya ve Avrupa'da abdest alacak suyu bulmamak zor.
Bundan başka vaaz edilecek konu mu yok?
Camiler neden boş?
Gençler neden gelmiyorlar?
Bu din adına öne çıkanların arkasından her duyduğunu sorgulayan gençlik var ve bunların olduğu yere zor giderler.
Dini, bu din adına öne çıkanlardan kurtarmak gerek.

Son sözüm de Prof. Caner Taslaman'a;

Biz insanlar teknolojide son hızla ilerleme kaydediyoruz. 

Programı yapıyoruz, binlerce kilometre ötede malzemenin hammadesi varsa 3D çıktısıyla istediğimizi oluşturuyoruz.
İnsan toprak ve sudan yaratıldı.
Malzemesi toprak ve su olan insan bu dünyada yaratıldı.
Allah, programını yaptığı insanın 3D çıktısını da, "Ol" deyince oluşturdu bu dünyada ve "Ruh" üfledi.
Bunu "evrim", "devrim" deyip ne karıştırıyorsunuz Sayın Taslaman?
Yakında insanoğlu 3D cep telefonunu da çıktı olarak oluşturur ve buna bir de cep numarası tahsis eder. Alet canlanır. Güneş enerjisiyle kendini sarj da eder.


İnsanoğlu bile istediğinde oluşturduğunu yokeder ama cep telefonun numarası kontrolünde olduğundan, oluşturduğunun tüm yaptıkları kayıt altındadır. 
Aynı numarayı, yeni bir cep telefonunda yeniden faaliyete geçirebilir ki eski kayıtlarla da yaptıkları önüne gelir.
Cep telofonu yokolur, çalışmaz ve bozulur ama numaraya birşey olmaz.

"Tele Öperatörü", numaraları ve kayıtlarınıbir yerde tutar.

Yeniden 3D çıktı ve aynı numara!
Biraz felsefi oldu ama anlamışsınızdır ne dediği mi? 

Değil mi sayın Caner Taslaman?

Ebubekir Sifil beni anlamaz ama sen anlamışsındır.

Millete özellikle gençlere bu çağda akıllarının alabileceği şeyleri anlatıp, imanlarının kuvvetlenlenmerini sağlamak gerek.
"Allah'ı bana göster de inanayım" diyene "Aklını bana göster aklın olduğuna inananıyım" dediğiniz de; "Aklımla yaptıklarımla aklım olduğunu ispatlıyorum" cevabını alırsınız.
Allah'ın varlığı etrafımızda ve Evren'in her yerinde görülmüyor mu yaptıklarıyla?

Not. 5 milyon 500 bin nüfusa sahip Finlandiya'da yaklaşık 80 bin Müslüman yaşıyor. Bunların 1000 kadarı Müslüman olmuş Finliler.