Güzel şehrimiz Trabzon’un turizmde çekim merkezi olan Sümela Örenyeri ile ilgili, bir dışardan izleme polemiği almış başını gidiyor.

Tabi ki Sümela bir dünya harikası ve her gelen içindeki o tarihi kalıntıları gezmek görmek ister.

Fakat, canlı şahidi olarak bir gün Sümela’nın üst kısmından bir gün kocaman bir kayanın, tarihi yapının tam ortasına düştüğüne şahit olmuştum.

Ve o zaman durup düşündüm, ya bu kaya içeride bir turist kafilesi var iken düşseydi, ve uluslar arası bir turizm destinasyonu olan Sümela dünya basınına
‘Büyük facia, yetkililer önlem almadığı için insanlar kayaların altında can verdi’ diye bir haber yayılsaydı, durum bugünkünden daha mı iyi olurdu.
Sümela’da yıllardır bitmeyen bir tadilat çalışması olduğu doğrudur, fakat sırf kapatmayalım diye de faciaya davetiye çıkarmak kimsenin hakkı, haddi, yetkisi dahilinde olmamalı.

Şu anda yapılan çalışmalar belki 2 sene sürecek, belki daha kısa.

Biz ille de açalım açalım diye bastırıp, bir faciaya çanak tutmamalıyız.

İşte dışarıdan izleme mantığını da Trabzon Kültür ve Turizm İl Müdürü Ali Ayvazoğlu’nun aslında bu manada söylediğini düşünüyorum.

Evet burası zorunlu olarak kapalı, kapalı ama, biz dünyaya o vadiyi kapalı diye duyurursak, o vadideki güzelliği yok sayarsak, insanların o vadiyi unutmasına sebep olursak, sonra yeniden açtık, gelin demek bayağı zaman almaz mı?

Trabzon İl Kültür ve Turizm Müdürü Ali Ayvazoğlu’nun kast ettiğinin de bu olduğu düşüncesindeyim.

Kapalı demeyelim, açık diyelim, gelsinler o vadi turizme kapanmasın, zaten gelen içine girmese bile dışardan her baktığımızda ‘Bu yapıyı buraya nasıl yaptılar’ sözü değil mi aslında Sümela’yı çekici kılan en önemli faktörlerden biri.

Her çıkan şöyle Sümela Manastırını arkasına alıp bir öz çekim (selfi) yapmanın mutluluğunu yaşamak için kendine yer aramıyor mu?

İşte Ayvazoğlu’nun demek istediği ve yeni projelendirilen seyir terasının sağlayacağı en büyük kazanç bu değil mi?

En büyük reklamı artık selfilerle, yer bildirimleri ile, durum değerlendirmeleri ile yapmıyor mu dünya.

Konuyla ilgili eleştirisel yazılar da oldu. Kaleme alan meslektaşlarımız da yerden göğe kadar haklı. Ama birileri de maksadımız üzüm yemek olsun, var olan imkanları en olumlu en maksimum seviyede nasıl değerlendirebilirizi konuşalım demek istemiştir.

Ben de bu manada onlara hak verdiğimi ifade etmek istedim.

Sümeya Vadisi turizme kapatılmamıştır ve dünyada eşi benzeri olmayan o vadiden ‘Sümela kapalı’ denilerek insanlar uzaklaştırılmamalıdır.

ŞEHRİN MERKEZİNİ AÇAMIYORUZ

Yazdık defalarca yazdık, yine yazıyoruz, Büyükşehir Belediye Başkanımız Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu’na, Trabzon Valisi Yücel Yavuz’a, Emniyet Müdürü Ahmet  Hakan Arıkan’a, Trabzon’un kalbi olan meydan bölgesinde trafik polisleriniz ve zabıtalarınız hala daha ahbap dost ilişkisi ile trafiği düzene sokmaya çalışıyor.

Adam meydanı kilitleyecek noktaya otomobilini bırakıyor, 50 metre aşağıda otopark var, trafik polisine 5 dakikaya geliyorum diyor, sonra korna kıyamet.
Kaldırımları şehrin göbeğinde otomobillerle gasp ediliyor.

Trabzon eski belediye binası arkası mecburi istikamettir. Esnaf iki sıra park yeri olarak kullanıyor,  orada millete ait olan yol otelin hizmetine sunuluyor,

Değirmendere’den tanjant yolunu kullanarak meydana çıkan vatandaş, otobüs firmalarının minibüs ve otobüslerinin oluşturduğu 2 sıra trafiğin kurbanı oluyor, referandum nedeniyle AK Parti SKM’sinin önüne çekilen minibüsler ile karşısındaki kaldırım önüne de otomobil çekilmesine müsaade ediliyor,

Kahramanmaraş Caddesi’nde vatandaşın otomobiline ceza yazılması gereken yerlerde bakıyoruz, zabıta aracı, polis arabası park edilip gidilmiş.

Evet polis şefkatli olacak, polis insana insan gibi davranacak. Bunu yapıyor da, ama bazen acımasız olacak.

Otoparka aracını çekip işini halleden vatandaşın ne günahı var, otoparktan çıkınca yol ortasına park eden araç yüzünden strese girecek.

İskenderpaşa Camisi’nin önü, otopark olmuş, 40 kere yazdık söyledik. Ama bir gün orada bir polis bir ekibi göremedik. Şehrin en büyük otoparkının giriş ve çıkış noktası olan bu yer otopark olarak kullanılamaz.

Neden bunu anlamak istemiyorsunuz. Polisimiz mi yetersiz? Rica edelim Sayın İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu bu şehir için istenilen her şeyi yapmıyor mu? Onu da yapar. Destek gönderir.

Bakan Bey gelince şehirde, merkezde, yollarda trafik ip gibi hizaya giriyor. Gidince herşey eski haline.

Zabıta mı yok.

Belediye o kadar alım yapıyor, alsın zabıta güçlensin kimse kaldırıma araç çekemesin.

Bu şehrin biz merkezine sahip çıkamazsak mahallesine, ilçesine nasıl hakim olacağı sayın yönetenler.  

Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, dolmuş minibüslerle ilgili sayısının üzerinde çekilmeyecek denmişti. Allah aşkına akşamları bir şu Maraş Caddesi’nden geçiniz.

Trafik Master Planı nedeniyle trafik düzenlemesinde mecburi yollar yaptınız. Meydan’dan İskenderpaşa’ya, Kanuni Anadolu Lisei’ne, Çömlekçi’ye. Lütfen bu yolları bir görün, milletin çilesine şahit olun.

Burada suçlu aramıyoruz, ama yok, yok yok. Beceremiyoruz, olmuyor. Mecburi istikametleri...

İktidar partisi binasını ziyarete gelen veya oradaki yöneticiler veya belediye görevlileri aracını yolun üzerine park edip gidiyor. Yahu siz böyle yaparsanız
millet ne yapsın.

Bu şehrin aynası meydanıdır, lütfen daha hassas, daha yaptırımcı, daha dikkatli olalım.