KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye’yi tamamen dışlayarak bir garanti sistemi oluşturmanın ve Kıbrıslı Türklerin bunu kendileri için güvence olarak görmelerini beklemenin mümkün olmadığını kaydetti.
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile yoğunlaştırılmış Kıbrıs müzakerelerinin ikinci turu kapsamında bugün gerçekleştirdiği görüşmenin ardından KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı basına açıklama yaptı. Anastasiadis’le vardıkları mutabakatla 14 Eylül’e kadar açıklama yapmama kararı aldıklarını anlatan Akıncı, “14 Eylül günü geldiğimiz noktayı New York öncesinde kamuoyuyla paylaşmak için ortak bir basın açıklaması yapma hususunda bir mutabakat vardı. Hatta vardığımız bir başka mutabakatı daha 14 Eylül’deki açıklamaya bırakmıştık. O da 26 Eylül günü BM genel sekreterinin iki liderle yapacağı toplantıya ilişkin anlayış konusundaydı. Ancak maalesef Rum tarafında bu mutabakata pek uyulmadığını gördük. Tabi ki bu türden mutabakat dışı davranışların müzakere sürecine yardımcı olmadığı kanaatindeyiz” diye konuştu.
Bu yaklaşımın söylenenlerin içeriğiyle değil, prosedürsel olarak varılan anlayışın dışında hareket edilmiş olmasından kaynaklandığını anlatan Akıncı, basın mensuplarına hitaben, “Bizim de sizden saklayacak bir şeyimiz yoktur. Sadece mutabakata saygılı olmak istedik, son toplantılarda sizlerle buluşmamamızın bunun dışında bir nedeni yoktur” dedi. Akıncı şöyle devam etti: “14’ünde umarım geldiğimiz noktayı olumlu bir şekilde değerlendiren bir açıklama yapma fırsatımız olacaktır. Çünkü bir önceki müzakere sürecinde, gerekse şimdiki süreçte adım adım belki istediğimiz kadar olmasa da yine de bir takım yakınlaşmalar ve iyiye gidişeler vardır. Hedef ortak bir hedeftir. 2016 yılı çıkmadan bir sonuca ulaşmanın önemi öyle inanıyorum ki tüm taraflarca artık benimsenmiştir, nitekim Rum tarafından da bu yönde açıktan da sesler duyulmaya başlamıştır.”

EKİMDE ABD’DEKİ GÖRÜŞME
2016 yılında çözüm hedefini tutturmak için ekim ayının da boş geçirilmemesi gerektiğini vurgulayan Akıncı, “New York sonrası Kıbrıs’ta müzakerelere elbette devam edeceğiz. Ekim çıkmadan 5’li bir konferansın da gerçekleşmesini temin etmek için tüm tarafların istekli ve gayretli olması gerekecek” dedi. New York’a gidiş tarihinin henüz belli olmadığını, 20 Eylül’de ya da birkaç gün öncesinde gidebileceklerini anlatan Akıncı, “Gerek Kıbrıs’ta gerek New York’ta yoğun çalışmalar bizi bekliyor” diye konuştu. Akıncı, amacın adada iki halkın barış ve huzur içinde yaşaması için gerekli altyapıyı oluşturmak, iki kesimli iki toplumlu, siyaseten eşit iki kurucu devletli federal bir yeni yapıyı meydana getirmek ve artık kan ve gözyaşının değil barışın, huzurun, ada ve çevresindeki nimetlerin paylaşılabileceği yeni bir ortamı sağlamak olduğunu dile getirdi. “Bunun kararını da halk verecektir” diyen Akıncı, “Günün sonunda yeterli zaman dilimi sağlanmak suretiyle halkın varacağımız mutabakatı kavrayıp o şeklide sandığa gitmesini sağlamak da görevimiz olacaktır” şeklinde konuştu.

GARANTİLER KONUSU
Akıncı, önümüzdeki haftaların yoğun çabalarla geçecek bir dönem olduğunu da vurguladı. Garantiler konusunda Rum tarafından yapılan açıklamalar konusunda sorulan bir soru üzerine ise Akıncı, 11 Şubat 2014 Belgesi’nin tüm başlıkların dönüşümlü olarak ele alınması üzerine olduğunu hatırlatarak, bu başlıklardan birinin de güvenlik ve garantiler olduğunu kaydetti. Bu konuda fikir egzersizi çerçevesinde prensipler düzeyinde bir görüşme yapıldığını dile getiren Akıncı, kendisinin de ortaya bir prensip koyduğunu ifade ederek, “Aylardır konuştuğumuz, TC yetkililerinin ağzında şekillenen, onların da öngördüğü bir iki husus var. Kimse 1960’daki şartların aynen geçerli olduğunu söylemiyor. Eskiden noktası virgülü değişmez deniyordu, bu çağda bunu diyemezsiniz. Haklarınızı gözetip endişelerinizi giderecek yeni formüller, yeni düşünceler üretmek durumundasınız” dedi. Akıncı, şöyle devam etti: “TC yetkilileriyle de, bizimle aynı görüşte oldukları için, şu açılımı yaptık: Dedik ki, evet garanti sistemini günü geldiğinde konuşabiliriz. Fikir jimnastiğinin günü geldi, ayrıntılı konuşmanın da zamanı gelecek”.

"ENDİŞELERİMİZİ GİDERECEK BİR HUSUS GÖREMEDİK"
Şu anda ayrıntı konuşmadıklarını dile getiren Akıncı, Rum tarafının “non-paper” olarak düşüncelerini içeren bir yazı verdiğini anlattı.
“Ben dün yaptığım bir açıklamayla, (bu düşüncelerin) bizim endişelerimizi giderici nitelikte olmadığını söyledim zaten. Kendisi de bu konuda bizden yeni şeyler duyduğunu, ancak bunları kabul etmek durumunda olmadığını söylemişti. Benzer bir durum bizde de var” diyen Akıncı, şöyle devam etti: “Genel olarak bizim endişelerimizi giderecek bir husus göremedik. Çünkü Kıbrıs Türk halkı kendi güvenliğini Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkilendirerek görüyor. Türkiye’yi tamamen dışlayarak bir garanti sistemi oluşturmak ve Kıbrıslı Türklerin bunu kendileri için güvence olarak görmelerini beklemek mümkün değildir. Bu konuda tablo nettir. Ama bu demek değildir ki bu konuda çalışmalar yapılmayacak. Zaten Türkiye Cumhuriyeti ile Yunanistan arasında başlamış bir çalışma var.
Bu çalışmalar New York’ta devam edecek. 5’li konferansta artık bu konular ele alınıp bir noktaya bağlanmaya çalışılacak.” Güvenlik ve garantilerin şimdiden ayrıntılı olarak müzakere edildiği anlayışının tam olarak gerçeği yansıtmadığını kaydeden Akıncı, fikir egzersizinin 11 Şubat Belgesi’ne uygun olarak yapıldığını vurguladı. Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun da bunun gerekli olduğunu söylediğini hatırlatan Akıncı, yıllarca bu konuların hep ileriye atıldığını kaydetti. Akıncı, “Ancak şimdi çözüm niyeti içindeysek -ki öyleyiz- bir fikir alışverişinde hiçbir mahsur yok. Önemli olan ne istediğimizi, ne yaptığımızı, ne elde edeceğimizi ve onun gerçekliğini, gerçekçiliğini bilerek hareket edelim. Bizim yaptığımız budur” diye konuştu.
(İHA)