Merkezi Londra’da bulunan Arap İnsan Hakları Teşkilatı, Katar’a muhasara uygulayan Arap ülkelerinin isteklerini saçma, Birleşmiş Milletler Anlaşmasının temel prensiplerine ve insan ve basın haklarına aykırı olarak tanımladı.

Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Mısır, Katar’dan İran’la diplomatik ilişkilerini azaltması, Katar’daki Türk üssünün ve Elcezire’nin ve Katar’ın desteklediği bütün yayın kuruluşlarının kapatılmasını, terörist ve mezhep teşkilatlarıyla ilişkilerini kesmesi, teröristlerin kendilerine teslim edilmesini istemişti.

Arap İnsan Hakları Teşkilatı bu istekleri listesinin, insan haklarını görmezden gelen, ifade hürriyetini yasaklayan totaliter rejimler tarafından tanzim edilebileceğini söyledi.

Teşkilat, El Cezire ve bütün kanallarının kapatılmasını uluslar arası bilgi alma ve paylaşma anlaşmalarına aykırı olduğunu, El Cezire’nin Orta Doğu’daki diktatörlüklerin acımasızlığını ortaya çıkardığını söyledi.

Arap İnsan Hakları Teşkilatı El Cezire’nin Katar’a baskı yapmak için kullanılacak, Katar devletinin sahip olduğu bir kuruluş olmadığı, bütün Arap ülkelerine ait olduğu, onların şuur ile bağlantılı olduğunu belirtti.

Arap İnsan Hakları Teşkilatı Birleşik Arap Emirliklerine bütün siyasi mahkumları serbest bırakması, ifade hürriyetini kısıtlayan kanunları kaldırması, yargı üzerindeki baskıyı kaldırması çağrısında bulundu.

Arap insan hakları teşkilatı isteklerin Suudi Arabistan ve Bahreyn’e yöneltilmesi, gerektiğini ileri sürerek "Bu ülkelerde barışçıl bir şekilde fikirlerini açıklayanlar güneş yüzü görmüyor. Binlerce siyasi mahkum muhakeme edilerek ölüme mahkum edildi. Gözaltına alınan insanlar ve mahkemeye çıkarılmadan yıllarca tutuklu kaldı ve kaybedildi. Katar’a isteklerini sunan ülkeler bunları temsil edecek kapasiteye sahip değil" dedi.

Teşkilat, ABD yönetimin tutumun da eleştirerek körfez krizinde Katar’a ambargo uygulanmasına cesaret verdiğini iddia etti.