Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş, Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği’nin kendi çıkarları için Suriye zulmünü gözardı ettiğini söyledi.
İki günlük temaslar sebebiyle Türkmenistan’ın başkentinde Aşkabat’ta bulunan Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş gazetecilerle bir araya geldi. Elitaş burada yaptığı açıklamasında Türk Dünyası’nın en büyük özelliklerinden birisinin darda olana yardım etmek olduğunu belirterek, “Bu Selçuklu’da da, Osmanlı’da da ve Osmanlı’nın yükselme döneminde de vardı. Ne zaman kim olursa, hangi dinden olursa, hangi milletten olursa zulümle karşı karşıya kaldıkları taktirde onlar bir zulüme uğradıkları taktirde Türkler bugüne kadar hiç kimseye kapılarını kapatmamıştır. Bu 5 yüz yıl öncede böyle olmuştur. Şimdi de bugün Esed rejimi altında kendi insanına zulüm eden, akrabalarımızın bulunduğu yakın komşumuz olan bir ülkedeki zulümde ölümle burun buruna gelmiş insanlara geldikleri taktirde kapı kapatmak bizim ecdadımızın duruşuna ve davranışına yakışmayan bir harekettir. En son bildiğim kadarıyla 2 milyon 700 bin civarında Suriyeli mülteci Türkiyemizde yerleşti. Kesin sayı olmamakla birlikte yaklaşık 35 bin kişi Halep’ten gelenlerin Türkiye’ye yerleştiği ile ilgili gelen bilgilerimiz var. Bu süreçte büyük devletlerin olaya müdahil olması gerekir. Çünkü biz 900 km’yi aşan bir sınır komşuluğu olan bir ülkedeki çıkan yangından etkilenen ülkeyiz. İkincisi ise orada akrabalarımız var. O insanlara yapılan saldırı ve zulümleri görerek o insanları ölüme terk etmek bize yakışmaz” dedi.
Dünyanın gelişmiş ülkelerinin mülteci krizi ile karşı karşıya kaldıkları andan itibaren olayın ciddiyetini anlamaya başladıklarını söyleyen Ekonomi Bakanı Elitaş, “İnsanlığın ön plana çıktığı dönemlerde maddi değerleri bir kenara bırakırsınız. Biz ekmeğini paylaşmasını bilen bir toplumuz. Ekmeğini paylaşmasını bilen bir inancın temsilcileriyiz. O medeniyet ve kültürün unsurları ve devamıyız. Bu süre içerisinde hiçbir Türk vatandaşı, Suriye’de ateş altında bulunan insanları ölüme terk etmez ve bununda yapılmasını istemez. Türkiye büyük bir Devlet. 9 milyar dolar civarında Suriye’den gelen ve sadece kamplarda olan insanlara yardım yaptık. Buna kayıt dışı dediğimiz STK ve vatandaşlarımızın yardımları dahil değil elbette. Bir Amerika Birleşik Devletleri kararlı olmalı net olmalı, Bu insanların zulmüne artık dur diyebilmeli. 400 bin insan katledildi ve hayatlarını kaybetti. Suriye’nin yarısı boşaldı ve ülkelerini terk ettiler. Hem ABD hem AB’nin duyarlı bir şekilde davranış göstererek bu insanların yaşadığı zulmü durdurabilme imkanları ellerinde olmasına rağmen önce kendi menfaatlerini düşünerek bu insanların yaşadıkları, zulmü ve eziyeti göz ardı ediyorlar. Biz yaklaşık 4 yıldır ülkemizde misafir ettiğimiz insanları, parasal maliyetini bir tarafa bırakarak sadece insanlık olarak bunu ortaya koyarken bu az önce saydığım devletler biraz daha insani düşünerek bu meselenin çözüm yolunu bulmak için gayret göstermeleri gerekir. Çözüm yolu belli. Esad rejimi orada bitirilmeli. Suriye’nin toprak bütünlüğü bozulmadan yeni bir idare ve yeni bir sistemin orada hayata geçirilmesi bu zulmün ortadan kaldırılması için gerekli olan en önemli unsurdur diye yıllardır söylüyoruz. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız olmak üzere tüm Türk yetkilileri Esed ile birlikte bu işin olmayacağını ifade ediyorlar. Biz diliyoruz ki hem ABD hem de AB ve Rusya’da dahil olmak üzere artık bu bölgenin huzura kavuşması için ellerinden gelen gayreti göstermeleri şarttır. Bu bölgede mezhep savaşlarını fırsat verdirmemeliyiz. Bu bölgede İslam’da mezhep unsurunu ortaya çıkartarak bölgenin bölünmesine Müslümanların birbirine kırdırılmasını fırsat verdirmemeliyiz. Bizim için tek unsur Müslümanlık ve İslam unsuru vardır. Mezhep ayrımcılığı bize yakışmaz. İslam’ın özünde ayrımcılık yoktur. İslam tektir. Bu da mezheplere göre değil, İslam çerçevesi ve şemsiyesi altında bütünlendirmek gerekir. Maalesef bu çerçevede İslam dünyasını bölmeye parçalamaya uğraşanlar varken taşeronluk edenleri görüp üzülüyoruz” diye konuştu.

İRAN AMBARGOSU
İran’a uygulanan ambargonun kalkması ile birlikte Türkiye’nin İran ile ticaretinin hızlanacağını vurgulayan Elitaş, “Biz İran’a ambargo koyulurken bu ambargonun haksız olduğun sürekli ifade ettik. İran’la ticaretimizi devam ettirmeye çalıştık. Dünya da ki ülkelerin içerisinde İran’a ambargo koymayan ülkelerin içerisinde Türkiye vardı. Bizim İran’la çok uzun yıllardır geçmişimiz var. İran bizim en yakın komşumuz. Dindaşız. İran Kültür ve ahlakımızı, birbirimizin huyunu bildiğimiz iki ülkenin ticareti elbette diğer ülkelerin ticaretinden daha hızlı gelişecektir. Geçmişte nasıl ticaretimiz yüksek bir noktaya geldiyse 2016 yılı ocak ayından itibaren İran’da kaldırılan ambargodan Türkiye’de ticari anlamda üzerine düşeni yapacaktır. Eğer bunun adı pasta ise Türkiye bu pastadan gerekli payını alacaktır” dedi.

TÜRK MALI KAMPANYASI
Rusya krizi ile birlikte Ekonomi Bakanlığında Rusya masası kurulduğunu söyleyen Elitaş, gelen tüm bilgilerin bu masada toplandığını söyledi. Elitaş gelen bilgiler doğrultusunda toplantılar yaptıklarını ifade ederek, “İlk toplantımızı acil önlem alınması gereken yaş meyve sebze ihracatçılarıyla yaptık ve sorunlarını kısa sürede çözdük. Bazı konularla ilgili özellikle tekstil ve konfeksiyonla ilgili sıkıntılı olan iş adamlarımızla ilgili çeşitli tedbirler de alıyoruz. Alternatif pazarlar bulmaları için onlara yol gösterici yön verici gayretler içerisinde oluyoruz. Çok ilginçtir. Uçak hadisesinin ardından Suudi Arabistan’da sosyal medya da kendiliğinden ortaya çıkan bir hareket başladı. Türk Malı Kullanın kampanyaya dönüştü. Ortadoğu’da Rusya krizinden sonra Türk malı kullan kampanyasının etkilerini görmeye başladık. Hakikaten Arabistan’da olağanüstü derecede bir desteğin var olduğunu gördük. Ancak Lojistik olarak bazı sıkıntılarımız var. Maalesef orada Süveyş kanalından geçerken bazı sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Malum RoRo gemilerinin maliyetleri çok yüksek konteynır başına çok fazla bir nakliye bedeli ödenmektedir. Bizim nakliyecilerimiz ile ilgili değil. Suudi Arabistan ile ilgili de bir sorunumuz vardı. Onu da inşallah ilgili yerlere ifade ettik. Bizim şoförlerimize şoför vizesi vermekte sıkıntı var. O da şoförlerimiz nakliye gerçekleştirdikleri zaman bir du umre yapalım diyorlar. O da bazı sıkıntıları beraberinde getiriyor. Bu sorunu da çözeceğiz. Sosyal medya da ki bu kampanyanın sonuç ve neticesini de almış olacağız” dedi.

TURİST SAYISI ŞİLİ VE PERULULARLA ARTACAK
Turizm’in ekonomi içindeki yerinin önemine değinen Ekonomi Bakanı Mustafa Elitaş Rusya’dan gelebilecek olan turist sayısında önemli bir düşüş beklemediklerini ifade etti. Elitaş, “Rusya’dan doğrudan Türkiye’ye tatil amaçlı gelenlerin sayılarında bir azalma olabilir. Ama Rusya’dan doğrudan doğruya gelmek yerine bir başka ülkeden geçiş sağlayan ve alışkanlıklarını devam ettiren insanların var olduklarını biliyoruz. İnsanların seyahat özgürlüklerini durdurabilme, alışkanlıklarını engelleyebilmek sıkıntılı bir hadisedir. Turizm şirketlerinin başka ülkelere yönelebilmelerini sağlayabilmek için bu firmalara çeşitli destek ve katkıları yaptık. Ümit ediyoruz ki geçen yıl gelen 38 milyon civarında ki turistin çok az bir miktar azalacağını tahmin ediyoruz. Onun için gayret gösteriyoruz. Başka ülkelerden turist çekmek içinde gayret gösteriyoruz. Nitekim Şili ve Peru da turist sayılarını arttırmak için prensip anlaşması yaptık” ifadelerini kullandı.
(İHA)