Avrupa Birliği’ne eski Yugoslavya ülkelerinden ilk giren ve Birliğe 2004’te kabul edilen Slovenya’da hükümetin ülkeyi iflastan kurtarmak için açıkladığı bütçe kesintileri ve reformlar vatandaşların tepkisine neden oldu. Hükümetin kemer sıkma politikalarına karşı çıkan binlerce kişinin katıldığı protestolar şiddet olaylarına da yol açtı.

Sokaklara taşan hükümet karşıtı protestolar, ”Slovenya da Yunanistan’la aynı sonu yaşar mı?” endişesini gündeme taşıdı. Ülkenin iflası, toplumda ve medyada sıkça konuşulan konular arasında ilk sıraya yükseldi.

Dünyaca ünlü analist Lars Christensen, daha önce Slovenya’da ciddi mali zorluklar yaşanacağını öngörürken, Slovenya’ın en büyük bankalarından Abanke Vipa analisti Radivoy Pregely de yıl sonuna kadar Slovenya bankalarının yeniden sermayelendirilmesi için 3,5 milyar civarında desteğe ihtiyaç duyulacağı uyarısını yapmıştı.

Slovenya Başbakanı Yanez Yanşa ise protestoların devam etmesi durumunda Slovenya’nın ”Yunanistan senaryosunu” yaşayabileceğine işaret ederek, ”Slovenya’nın benzine batırılmış” durumda olduğunu ve kolay yanabildiğini söylemişti.

Ülkedeki etkili yayın kuruluşlarından Delo Gazetesi’nin yayınladığı anket de Slovenya vatandaşlarının ülkenin iflas edeceği yönündeki düşünceyi paylaştığını gösterdi. Ankete katılanların çoğu, ülkenin ekonomik olarak zor durumda olduğunu, ancak uluslararası yardım almadan da mevcut krizle baş edebileceğine inandığını ifade etti.

Ekonomik göstergeler umut vermiyor

Avrupa’daki ekonomik krizden büyük oranda etkilenen Slovenya’da, işsizlik oranı bu senenin ilk çeyreğinde geçen yıla oranla bir puan artarak yüzde 9,2’ye çıktı. Ülkedeki işsiz sayısı da 2011’e göre yüzde 14 oranında artış gösterdi. Bankalardaki tasarruf miktarı ise büyük oranda düştü.

Slovenya İstatistik Kurumu’nun açıkladığı verilere göre, ülkenin gayrı safi yurtiçi hasılası 2012 yılının üç çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 2,2 oranında geriledi.

Bunun yanı sıra Slovenya ekonomisindeki büyüme de yavaşladı. Ülkedeki mevcut büyüme oranı yüzde 0,6 düzeyinde. İç tüketimin yıllık bazda yüzde 6,6 oranında azaldığı ülkede, yatırımlar da yüzde 20,4 oranında geriledi. Bu rakam, Slovenya’da 2009 yılından bu yana görülen en düşük yatırım oranı oldu.Slovenya’da enflasyon, Ekim ayında açıklanan verilere göre yüzde 3,3 oldu, geçen yıl aynı dönemde enflasyon yüzde 2,1 olarak gerçekleşmişti.

"Slovenya Eski Yugoslavya’nın en gelişmiş ülkesiydi"

Slovenya’daki ekonomik krize ilişkin AA muhabirinin sorularını cevaplayan Slovenyalı ünlü siyasetçi ve Avrupa Parlamentosu’nun Balkan Raportörü Yelko Kacin, ülkedeki protestoların büyük potansiyele sahip olduğunu belirtti. Maribor kentindeki protestolara yaklaşık on bin kişinin katıldığına dikkati çeken Kacin, bu sayının Slovenya için çok büyük olduğunu vurguladı.

Yelko Kacin, ”Slovenya’da yeni seçilen Cumhurbaşkanı Borut Pahor, vatandaşların protesto ettiği politikacıların bir örneğidir. Slovenya Yugoslavya’nın en gelişmiş ülkesiydi. 2004 yılında Avrupa Birliği’ne dahil olan ülkelerinin en gelişmiş olanıydı. Vatandaşlar bugünlerde siyasetçilerin işini iyi yapmadıklarını düşünüyor. Basit bir anlatımla mevcut yöneticiler Slovenya’nın avantajlarını kullanmayı bilmiyor. Bu yüzden protesto ediliyorlar” diye konuştu.

Slovenya’daki protesto dalgalarının mutlaka siyasi sahnede değişiklikleri getireceğini ifade eden Kacin, sistemde değişiklik olacağına inanmadığını, fakat kadrolar konusunda değişimin kesinlikle olacağını kaydetti.

Balkanlar’daki tüm önemli süreçlerin ilk olarak Slovenya’da başladığını, şimdi de öyle olacağını ifade eden Kacin, benzer bir durumun diğer bölge ülkelerinde de yaşanabileceği uyarısında bulundu. Kacin, Slovenya’nın ”Yunanistan senaryosu”nu önleyebileceğini, fakat bunun için Avrupa Birliği düzeyinde çözüm gerektiğini vurguladı.

-”Ekonomik değil, siyasi kriz”- Siyasi bilimci ve analist Davor Gyenero ise, Slovenya’nın iflas edeceğine inanmadığını söyledi. Gyenero, ”Slovenya’daki kriz, öyle görünse de çok derin bir kriz değil. Slovenya ekonomisi şu anda son derece iyi durumda. Slovenya’nın tek sorunu Lyublyanska Bankası sorunu. Bu banka Avrupa Finansal İstikrar Fonu’ndan (EFSF) borçlanmak zorunda kalabilir. Slovenya bu banka sorununu çözebilirse, mevcut durumu atlatabilir” dedi.

Slovenya’nın Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın Hırvatistan’dan iki kat daha büyük, işsizlik oranının ise Hırvatistan’ın işsizlik oranının neredeyse yarısı kadar olduğunu ifade eden Gyenero, şunları kaydetti: ”Slovenya’nın durumu hala iyi. Maaşlar hala son derecek yüksek durumda. Slovenya aslında karşı karşıya kaldığı krizin bir bölümünü komşu ülkelere devretti. Ülkedeki inşaat sektörünün çöküşü sonrasında, komşu ülkelerden çalışanları işsiz bıraktı ve bu insanlar Slovenya’da sosyal haklardan yoksun kaldı. Bu şekilde krizin bir bölümünü komşu ülkelere aktardı.” Slovenya’nın tanınmış gazetecilerinden Ervin Hladnik Milharçiç de, ülkede yaşanan dalgalanmanın ekonomik değil, siyasi krizin bir sonucu olduğu görüşünü dile getirdi.