Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Washington’da yaptığı basın toplantısında Astana hazırlığının başladığını kaydederek, “Muhalefet kendi listesini oluşturdu. Ev sahibi Kazakistan biliyorsunuz diğer davetiyeleri gönderdi. Biz de uzman düzeyinde Astana’da olacağız” dedi.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Donald Trump’ın yemin törenine katıldı. Bakan Çavuşoğlu, törenin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. ABD’de yeni yönetimle birlikte Suriye sorunun genel olarak çözümüne ilişkin konuşan Bakan Çavuşoğlu, “DEAŞ’a karşı operasyon önemli. Ama diğer taraftan siyasi çözüm olmazsa burası bataklık olarak devam ederse başka terör örgütleri ortaya çıkar. El Kaide’nin içinden çıktı biliyorsunuz DEAŞ, güçlendi. Diğer terör örgütleri var küçük küçük, bunlar büyür. Bataklığı da kurutmak lazım. Bataklığı kurutmanın en iyi yöntemi de siyasi çözümdür. Siyasi çözüm için de Rusya ile biliyorsunuz inisiyatif aldık. Muhaliflerle, Rusları bir araya getirdik. Ankara’da bir araya geldik. Önce Halep’teki insanları kurtarmak için bir işbirliği yaptık. Zorluklara rağmen başarılı olduk. Dolayısıyla buradaki başarı bizi teşvik etti ve ateşkesi ülke geneline yaymak için, muhaliflerle rejimin çatıştığı tüm bölgelere yaymak için ve tüm siyasi süreci başlatmak için yoğun çalışmaları başlattık. Ortaya bir anlayış çıktı. Hem ateşkesin sağlanması için hem de siyasi çözüm için. Ateşkes konusunda bazı sorunlar, ihlaller, var. İhlallerin kimin tarafından odluğu raporlarda var. Çok büyük ekseriyetle rejim ve rejimi destekleyen gruplar tarafından ihlaller var. Buna rağmen süreci devam ettirmek için çaba sarf ediyoruz. Astana hazırlığı başladı. Muhalefet kendi listesini oluşturdu. Ev sahibi Kazakistan biliyorsunuz diğer davetiyeleri gönderdi. Biz de uzman düzeyinde Astana’da olacağız. muhalifler de önümüzdeki günlerde Astana’ya gidecek. Pazartesi günü ilk görüşmeler başlayacak. Amacımız bu görüşmelerden sonuç elde etmek. Ateşkesi daha da pekiştirmek, ihlalleri azaltmak ve siyasi süreci hızlandırmak. Burada BM olacak. BM Özel Temsilcisi Mistura da BM adına bu müzakerelere adeta moderetörlük yapacak. Buradan elde edilen sonuçların Cenevre sürecine katkı sağlamasını arzu ediyoruz. Burada BM çatısı altında siyasi müzakerelerden de sonuç elde edilmesi gerekiyor. Müzakerelerin anlamlı olabilmesi için ateşkesin kalıcı olması gerekiyor. tüm bunlar için çaba sarf ediyoruz. Ama kozmetik bir şekilde siyasi bir çözüm değil, gerçekten siyasi bir geçiş içinde iki tarafın da samimi olması lazım. İki tarafın da nasıl bir Suriye istediklerine dair yani Suriye’nin siyasi geleceğine dair vizyonunu ortaya koyması gerekiyor. Bizim arzumuz sınır bütünlüğü, toprak bütünlüğü korunan herkesi kapsayan bir yönetim anlayışının gelmesi bu şekilde de istikrarın devam etmesi, bu süreç devam ederken de etkili strateji ile ve işbirliğiyle DEAŞ’ı da Suriye’den temizleyebiliriz” ifadelerini kullandı.

“FETÖ ile ilgili beklentilerimiz karşılanmadı”

Trump’ın “Başka ülkelerin sınırlarını korumaktan kendi ülkemizin sınırlarını koruyamadık” ifadesine ilişkin konuların ele alınıp alınmadığına ilişkin soruyu yanıtlayan Çavuşoğlu, “Bu kadar detaylara girmediğimizi söyleyebilirim. Güvenli bölgeyi nasıl oluşturacağız bu detaylara girecek ortam da olmadı. Ancak genel bir şekilde ilişkilerimizi nasıl değerlendireceğiz, biraz önce söylediğimiz hassas konulara değindik. Somut olarak bir önceki dönemde maalesef bu hassas konularda beklentilerimiz karşılanmadı. FETÖ ile ilgili beklentilerimiz karşılanmadı. Aynı şekilde YPG ile ilgili beklentilerimiz karşılanmadı. Destek devam etti. Münbiç’ten Obama’nın bizzat söz vermesine rağmen ABD Genelkurmay Başkanının, Dışişleri Bakanı Kerry’nin dönemin bütün yetkililerinin söz vermesine rağmen Münbiç’ten bile YPG çekilmedi. Yani Fırat’ın doğusuna geçmedi. Dolayısıyla bu konular bizim için hayal kırıklığıydı. Üzüntü de duyduk, üzüntülerimizi de bildirdik, tepkilerimizi de gösterdik. Bu konuları değerlendirme fırsatımız oldu. Bu konulardaki beklentilerimizi dile getirdik. Bu konularda yeni yönetimde şuanda bir görüş ayrılığı, ciddi bir görüş ayrılığı yok. Ama bunların detaylarını resmen bugün göreve başladılar. Tüm detayları resmi bir şekilde görüşmeye devam edeceğiz. Müsteşarımızı göndereceğiz Müsteşarımız siyasi görüşmelerini gerçekleştirecek. Tüm bu hassas konularda detaylı bir şekilde Dışişleri Bakanlığındaki muhataplarıyla detaylı bir şekilde görüşecek. Dışişleri Bakanıyla biz görüşeceğiz. Aynı şekilde Başkan Trump ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı bir araya getireceğiz. İlgili bakanlarımız görüşecek. Ben hiçbir zaman hayal içinde olan biri değilim. Her ülke ile her yönetimle hemfikir olacağız, her yönetimle hemfikir olacağız diye bir kural da yok. Ama birbirimizi çok iyi anladığımızı ve yeni yönetimin Başkan Trump’ın tüm bu olaylara çok gerçekçi bir perspektifle baktığını daha önceki konuşmalarında da gördük. Bu ziyaretimizde de net bir şekilde gördük” açıklamasını yaptı.

“Türkiye’ye yönelik eleştiri yönetecek en son ülkenin Yunanistan olması gerekiyor”

Yunanistan Başbakanı Alexis Çipras’ın, Türkiye’ye yönelik açıklamalarına değinen Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:

“Türkiye’ye yönelik eleştiri yönetecek en son ülkenin Yunanistan olması gerekiyor. Özellikle Kıbrıs konusunda, Bugün Kıbrıs konusunda hiçbir ülke, hiçbir kurum Türkiye’ye yönelik eleştiri getiremez. Ne 2004’teki tutumuzdan dolayı eleştirilebiliriz Kıbrıs Türk halkı, KKTC’de buna dahildi. ne de o günden bu yana sürdürdüğümüz bu süreçteki tutumun ve sürece verdiğimiz desteğe baktığımız zaman Türkiye eleştiriyi hak etmiştir. Olumsuz anlamda hak etmemiştir. Kritik bir aşamaya geldik. İlk Bakanlar toplantısında da, 5’li toplantıda da Türkiye kendinden emin, ne istediğini ne istemediğini söyleyen ve yapıcı tutumunu sürdürdü. Aynı şekilde KKTC de tüm konularda, hassas konularda bile olgun bir tutum sergilendi. Ama karşı taraf hazırlıksız geldi. Mont Pelerin’de de iki tur görüşmeler oldu. Birinde Rum tarafı izin istedi masadan kalktı, ikincisinde de masadan kaçtı. Tüm bunlara rağmen biz çerçevesi belli olan bir müzakerenin sonuçlanması için olumlu tutumumuzu sürdürüyoruz. Tekrar müzakerelerin başlaması için KKTC, KKTC Cumhurbaşkanı ve müzakere heyeti yapıcı bir tutum sergilemiştir. Hal böyleyken Türkiye’ye hangi sebeple eleştiri getiriyorsunuz. Garanti ve güvenlik konusunda bizim tutumumuz belli, gerekçesini de söylüyoruz. Siz de farklı düşünüyorsanız bunu söyleyin ve ne istiyorsanız onu söyleyin. Sizin tutumunuzdan, arzunuzdan ve hayalinizden farklı bir şey söylendiği zaman saldırgan olmanız gerekmez. Siz de kendi gerekçelerinizi ortaya koyun kabul edilir, edilir. Edilmezse biz de neden edilmediğini söyleriz. Dolaysıyla biz gerçekten bu müzakereden bir sonuç çıkması için KKTC ile yapıcı tutum sergiledik. Ama sonsuz şekilde müzakerenin de olmayacağını başından beri BM de söylüyor, biz de söylüyoruz. Kaç yıldır müzakere oluyor. 1974’ten bu yana müzakereler oluyor. 2004’te Rum tarafı referandumda Annan Planı’nı reddetti. Şimdi tekrar müzakere bunun bir son fırsat penceresi olduğunu düşünüyoruz ve bu fırsatın da kaçırılmaması gerekiyor. O yüzden biz nasıl bu süreçte böyle bir suçlama kampanyasına girmediysek Yunanistan’ın da girmemesi gerekiyor. Kendisine güvenen, düşüncesine ve tüm önerilene güvenen bir ülke olgun bir şekilde istediklerini söyler, istemediklerini de söyler. olur olur, olmazsa olmaz. Saldırgan tutum sergilemek için bir sebep yok.”

(İHA)