Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Eğit-Donat’ı yapacak hem Türk hem Amerikan askeri personel yerini aldı. Eğitilip donatılacak insanların seçim sürecini de Türkiye ve ABD birlikte yürütüyor” dedi.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu temaslarda bulunmak üzere geldiği Lefkoşa’da KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile basın toplantısı düzenledi. Bakan Çavuşoğlu, basın mensuplarının sorularını yanıtlayarak, AB’nin garantörlüğü meselesine dair gelen soruya, “Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürüyebilmesi ve sonuç alınabilmesi için sizin de söylediğiniz gibi spekülatif haberlerden ya da konulardan, söylemlerden kaçınmak gerekiyor. Bu şu anda müzakere iki lider ve müzakereciler arasında devam ediyor. Ama bir yol haritası var ve bu yol haritasının sonunda biliyorsunuz, 5’li toplantı da olacak. Bu tür konular o 5’li toplantılarda buraya katılacak ülkeler arasında konuşulacak konular. O yüzden bunları gündeme getirip, gündemi meşgul etmenin veya konuyu başka yere çekmenin hiçbir anlamı, faydası yok. Sadece zamanı olmadığı için net bir cevap da vermek istemiyorum ama zamanı geldiği zaman buradaki pozisyonlarımız, bu konudaki tutumlarımız açıklanır. Ama şu aşamada bunları konuşmanın bir faydasının olmayacağını düşünüyoruz” yanıtını verdi.
Çavuşoğlu, eğit donat ile ilgili soruya, “Eğit- Donat başladı diyebiliriz, küçük gruplarla. Tüm alt yapı oluşturuldu. Gerekli tesisat kuruldu. Eğit-Donat’ı yapacak hem Türk hem Amerikan askeri personel yerini aldı. Eğitilip donatılacak insanların seçim sürecini de Türkiye ve ABD birlikte yürütüyor. Bugünkü açıklamalarımı bilmiyorum okudunuz mu, daha net açıklamalarım var, bazen söylediğimiz şeyler yanlış anlaşılabilir, yanlış yorumlanabiliyor. Ama bizim söylediğimiz şu: Bu süreci tamamen ABD ile birlikte yapıyoruz. Birlikte karar alıyoruz, birlikte yürütüyoruz. Bugüne kadar Eğit-Donat konusunda kararları da beraber aldık, şu anda da beraber yürütüyoruz. Ama bu eğitilip donatılacak insanların Suriye’de dönerken, nereden döneceği, hangi kapıdan girecek, hangi güvenli bölgeye girmesi lazım, gittiği yerin de güvenli olması lazım ve bunlara da nasıl bir destek sağlanabilir. Örneğin eğitilip, donatılıp gönderdiğiniz insanlar hava saldırıları yok edilebilir, buna karşı nasıl bir tedbir alınabilir, koruma sağlanabilir, tüm bu konularda Türk ve Amerikan yetkililerinin yani teknik kişilerin yani askerlerin, güvenlik güçlerinin konuştuğu konular. Bugüne kadar nasıl birlikte karar verdiysek bu süreçte de o konularda da görüşmeler devam ediyor. Birlikte karar vereceğiz söylediğimiz o” dedi.

“TÜRKİYE, YUNANİSTAN, İNGİLTERE GARANTÖR ÜLKELERDİR”
Çavuşoğlu, garantörlükle ilgili bir diğer soru için, “Bu konuya biraz önceki sorulan soruda zaten cevabımı verdim, ilave verilecek cevap yok. Şuanda bunu konuşmanın zamanı değil, yeri de değil. Türkiye, Yunanistan, İngiltere garantör ülkelerdir. Biz garantör ülke olarak bu zamana kadar yapıcı rolümüzü tüm süreçlerde üstlendik. En iyi şekillerde bu rolümüzü gösterdik. 2004’te de şu anki çözüm sürecinde de gösteriyoruz. Önemli olan şu anda liderlerin görüştükleri alanlarda uzlaşmaya varılması. Şimdiden topu başka yere atmak demek bu süreci sulandırmak anlamına gelir. Şu anda önümüzdeki olan konulara odaklanalım, topu başka yere atmaya gerek yok. Şuanda her şey seyrinde gidiyor, güzel gidiyor desteklemek lazım” açıklamasını yaptı.
KKTC’nin gözlemci statüsü ile ilgili soruya Çavuşoğlu, “KKTC’nin gözlemci statüsü ile ilgili bir sıkıntı yok. Sadece New York’ta bir deklarasyonda kullanılan Kıbrıs Türk Devleti ile ilgili bazı öneriler olmuştu. Fakat biz bunların doğru olmadığını söyledik ve o zaman deklarasyonsuz bir şekilde toplantı kapandı. Şimdi Dışişleri Bakanları toplantısına gideceğiz. Şu ana kadar bize gelen bir itiraz yok ama 2004’te İslam İş Birliği Teşkilatı, o zaman İslam İş Konferansıydı, Kıbrıs Türk Devleti’ni Annan Planı’nda isminin geçtiği gibi gözlemci üye kabul etmiştir ve o gündür bugündür o statüsünü koruyor ve o zamanki Annan Planı’nda isminin geçtiği gibi. Bununla ilgili bir sıkıntı çıkmasını arzu etmeyiz aksi takdirde İslam İş Birliği Teşkilatı dayanışması da zedelenmiş olur. 2004 yılında yani 11 yıl önce alınana karardan vazgeçmenin de bir anlamı yok. Bu konuyu da kendi aramızda, eğer gündeme gelirse, konuşuruz, bir çözüm yolu buluruz. Ben bir sorun yaşanmayacağını umut ediyorum, arzu ediyorum” ifadelerini kullandı.
(İHA)