Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) ile Mersin Deniz Ticaret Odası (MDTO) tarafından düzenlenen “Akdeniz Ticareti ve Liman Kentleri Kongresi”ne katılmak üzere Mersin’e geldi. Bakan Çağlayan, Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu tarafından kongrenin yapıldığı HiltonSA Oteli’nin kapısında karşılanırken, Çağlayan’ın salondaki Mısırlı konuklarla yakından ilgilenmesi dikkat çekti.

Kongreye Bakan Çağlayan’ın yanı sıra Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ersan Saner, Mısır Odalar Federasyonu, İskenderiye Ticaret Odası Başkanı Ahmet El-Wakil, İskenderiye Deniz Ticaret Odası Başkanı, Arap Bilim, Teknoloji ve Deniz Taşımacılığı Akademisi yetkilileri ve Türkiye’den çok sayıda oda başkanı katıldı. Kongreye katılacakları duyurulan Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım ile Mısır Ulaştırma Bakanı Dr. Gala Mustafa Said’in ise programlarının yoğunluğu nedeniyle Mersin’e gelemedikleri bildirildi.

Kongrede konuşmasının başında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na gönderme yaparak, “Altını çizerek söylüyorum, Güneydoğu değil, Akdeniz kentine hoş geldiniz” Bakan Çağlayan, önemli mesajlar verdi. Akdenizli olmanın, aynı havayı solumanın, aynı suyu içmenin ötesinde bir aile olmak anlamına geldiğini vurgulayan Çağlayan, 400 yıl önce Akdeniz’in dünya ticaretinin yarısından fazlasını gerçekleştirdiğini, bugün payı biraz azalmış olmakla birlikte dünya ticaretinde önemli yer almaya devam ettiğini kaydetti.

Akdeniz ülkelerinin geçen yıl toplam dünya ticaretinden 3,5 trilyon dolarlık pay aldığına işaret eden Çağlayan, “Dünya ticaretinin geçen yıl 18 trilyon dolar civarında olduğu düşünülürse, yüzde 20’si Akdeniz ülkelerince oluşturulmuş.

Böylesine güçlü, dünyanın toplam ticaretinin yüzde 20’sine sahip olan bu yapı, maalesef kendi içindeki ticaretini geliştirememiş. Akdeniz ülkelerinin kendi ticaret hacimleri 500 milyar dolarlık düşük bir rakam. Bu, toplam dünya ülkeleriyle yaptığı ticaretin yüzde 14’ü. Oysa bugün Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin kendi içindeki toplam ticaret payı yüzde 70’lerde. Dünyanın birçok bölgesinde maalesef çok yüksek şekilde ticari ilişkiler gelişirken Akdeniz ülkelerinin kendi arasındaki ticaret hacminden dolayı mutlu olmak mümkün değil” diye konuştu.

“TÜRKİYE OLARAK HER TÜRLÜ İŞBİRLİĞİNE AÇIĞIZ”

Akdeniz ülkelerinin bir taraftan 65 trilyon dolar olan dünya milli gelirinin yüzde 13,9’unu oluştururken, dünya nüfusunun da yüzde 8’ini barındırdığını, Akdenizlilerin kişi başına milli gelirinin ise 14 bin dolar seviyesinde olduğunu ifade eden Çağlayan, şunları söyledi: “Tüm bu veriler aslında Akdeniz’in önemli bir cazibe merkezi olduğunu gösteriyor. Burada olduğu gibi ticaretimizi, sosyal ve siyasi ilişkilerimizi geliştirdiğimiz oranda dünya ticaretindeki ve kendi içimizdeki payımız çok daha kolay olacaktır. Biz birbirimize son derece yakın olan bir coğrafya içinde maalesef bunu geliştirememişiz. Bu konuda Türkiye olarak her türlü işbirliğine açığız.”

İstanbul’da yapılan Dünya Ekonomik Forumu’na da değinen Çağlayan, Başbakan Recep Tayip Erdoğan’ın ‘Artık Davos’a bir daha gelmeyeceğim’ dediğini anımsatarak, bugün Türkiye’nin, Davos’u kendi ayağına getirdiğinin altını çizdi.

“TÜRKİYE’NİN KARİZMASINI ÇİZMEYE ÇALIŞAN STANDART&POOR’S KENDİ KARİZMASINI ÇİZDİ”

Muhalefet yapmak adına Türkiye’nin kötülenmesini de eleştiren Bakan Çağlayan, Türkiye’de Türkiye’ye muhalefet etmenin ayrı, siyasi bir partiye muhalefet etmenin ayrı olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Bugün Türkiye’nin geldiği durumda ister iktidar, ister muhalefet ne olursak olalım, tüm dünyanın gıptayla baktığı bu gelişme karşısında muhalefet yapma adına ülkemizi kötülemeyelim. Çünkü ülkemizi yurt içinde kötüleyenlerin dış tarafta hiçbir itibarının olmadığını herkes görüyor ve gördük. Kısa süre önce Türkiye’nin karizmasını çizmeye çalışan eski adıyla S&P, bana göre çifte Standart&Poor’s şirketi Türkiye ile ilgili yaptığı yanlı ve yanlış değerlendirmeyle kendi karizmasını çizmiştir. Bugün dünyanın hiçbir şirketi, hiç kimse bunu dikkate, ti’ye bile almamıştır. Türkiye’yi yanlış tanıyanlara Kapıkule’yi geçerek, Türkiye’ye oradan bakmalarını tavsiye ediyorum.”

“GÜNEY KIBRIS RUM KESİMİ’NİN DÖNEM BAŞKANLIĞINI TANIMIYORUZ, TANIMAYACAĞIZ”

Konuşmasında AB’ye de değinen ve AB’nin bugün riyakar birlik olduğunun altını çizen Çağlayan, “En büyük riyakarlığı, Kofi Annan’ın ‘Barış Planı’nda yüzde 65’ten fazlası ‘evet’ diyen KKTC’ye karşılık, yüzde 75’inden fazlasının ‘hayır’ dediği Güney Kıbrıs Rum Kesimini ödüllendirip, KKTC’yi cezalandırdığı davranışta görürsünüz. İşte AB’nin standart anlayışı bu. AB’nin dönem başkanlığını sözüm ona Güney Kıbrıs Rum Kesimi yapacak. Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin AB dönem başkanlığını biz Türkiye olarak tanımıyoruz ve tanımayacağız. AB’nin her türlü ikiyüzlülüğüne rağmen, 50 yıldır sürdürdüğümüz tam üyelik konusunda onların yakalarını bırakmayacağız. Güney Kıbrıs Rum Kesiminin böyle bir dönemde dönem başkanlığı koltuğuna oturtulmasını 23 Nisan’da çocuklarımıza koltuğu bırakmamız gibi değerlendireceğiz” dedi.

“TÜRKİYE ZENGİNLİĞİNİ TÜM DÜNYAYLA PAYLAŞMAK İSTİYOR”

Türkiye’nin bugünkü gelişmişliğini, zenginliğini tüm dünyayla paylaşmak istediğini vurgulayan Çağlayan, böylesine yoğun bir küresel krizden küresel işbirliğiyle çıkılabileceğini kaydetti.
Türkiye’nin Mersin-Mısır ro ro seferlerinin ardından Lübnan ile anlaşma yaptığını ve yarından itibaren Mersin-Tripoli ro ro seferlerinin başlayacağı müjdesini de veren Çağlayan, sözlerini, “2000’de Türkiye’nin Akdeniz ülkeleriyle ticareti 22 milyar dolardı; 2011 sonunda bu rakam 4 kat artarak 80 milyar doların üzerine çıktı. Bu noktada birlikte çalışmamızdan Türkiye olarak üzerimize düşen ne varsa yapmaya hazırız. Önümüzdeki 7-8 yılda yani 2020’ye kadar gelin kendi ticaretimizi 1 trilyon dolara çıkaralım. Biz bu konuda her türlü çabaya hazırız” çağrısıyla tamamladı.

“YILLARDIR UYGULANAN AMBARGO BİR UTANÇ DUVARIDIR”

KKTC Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun ise, konuşmasında KKTC’ye uygulanan ambargoyu eleştirdi. KKTC’nin insani temeli olmayan ambargolar nedeniyle dışa açıklık sorunu yaşadığına dikkat çeken Atun, sözlerine şöyle devam etti:

“Her ne kadar bu sorunlar ciddi derecede sıkıntılarla karşılaşmamıza yol açsa da başta Türkiye Cumhuriyeti’nin siyasi ve mali desteğiyle dışa açıklığı her geçen gün güçlenen bir ülke konumundayız. Yıllardır dile getirilen hiçbir insani gerekçesi olmayan, hiçbir adil gerekçeyle açıklanamayacak ambargo, kabul edilmelidir ki, bir utanç duvarıdır. Bu tuğlaların sökülmesine katkı koyanlar gün gelecek gurur duyacak. Güney Kıbrıs’ın 1 Temmuz’dan itibaren AB dönem başkanlığı yapacak olması önemli bir çelişki ve samimiyetsizliğin de açık ifadesidir. Güney Kıbrıs yönetimi, KKTC ve Türkiye ile uzlaşıdan ve işbirliğinden uzak durduğu sürece sorunları daha da derinleşecek ve büyüyecektir. Bizlerin uzattığı barışçıl ele samimiyetle barış eli uzatarak, bunu bir fırsat olarak değerlendirmeleri ve bölge ticaretine kendi katkılarını koymaları son derece önemlidir.”

KKTC Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Ersan Saner de, Kıbrıs Türk halkının yıllardır uğradığı bir takım ekonomik izolasyonlar sonucu gelişimi tam anlamıyla gerçekleştiremediklerini ifade etti. Saner, “Bizim dünyada bir IMF’miz yok ama Allaha şükür ki, bizim bir anavatanımız var. Adada kesin ve kalıcı bir çözüm için çalışmalarımızı sürdürüyoruz ama bize ne yazık ki, Türk ulusunun hoşgörüsü ve kadirşinaslığı yanında güneyden bize bu konuda bir el uzanmıyor. Biz önümüzde hiçbir engel tanımıyoruz, Türkiye’nin desteğini istiyoruz” diye konuştu.

Konuşmaların ardından Mersin Deniz Ticaret Odası ile İskenderiye Deniz Ticaret Odası Başkanı Ahmet El-İskenderiye-Mersin İşbirliği Protokolü imzalandı.