Elektrik faturalarında kayıp-kaçak bedellerinin ayrıntılı olarak gösterilmesi
üzerine başlayan tartışmalar üzerine EPDK resmi web sayfasında açıklama
yaptı.
4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa göre, EPDK’nın elektrikteki
fiyatlandırmadan sorumlu olduğu hatırlatılan açıklamada, kayıp-kaçak
bedellerinin de işletme giderleri arasında olduğu ve yatırım harcamalarına temel
teşkil ettiği vurgulandı.
Açıklamada, 16 Aralık 2010 tarihinde 21 dağıtım
bölgesi için 2011-2015 dönemini kapsayan ikinci uygulama dönemi kayıp-kaçak
hedeflerinin belirlendiği kaydedildi. Dağıtım sistemine giren enerji ile
tahakkuk ettirilen enerji arasında oluşan bu farkın da(kayıp-kaçak), elektrik
dağıtımı için gerekli olan hat, trafo ile sayaçlarda meydana gelen teknik kayıp
miktarı ve yasal olmayan bir şekilde elektriğin kaçak kullanılması sonucunda
oluşan miktarın toplamından oluştuğu kaydedildi. Açıklamada, kaçak elektrik
tüketiminin tamamen ortadan kaldırıldığı bir durumda dahi teknik kayıp (yüzde
7-8) söz konusu olacağı vurgulandı.
-Yeni bir uygulama söz konusu değil-
EPDK’nın 2001 yılında kurulduğuna dikkat çekilen açıklamada, kanunda yer alan
tarifelerin düzenlenmesi kapsamında 2003 yılından beri Kurum tarafından
düzenlenen tarifelerde enerji bedeli hesaplamalarında hedef kayıp-kaçak oranları
da dikkate alındığına dikkat çekildi.
2003 yılı öncesinde de enerji
fiyatları içerisinde enerji maliyetinin bir unsuru olarak kayıp-kaçak
maliyetleri dikkate alındığı belirtilen açıklamada, şöyle denildi: "2006-2010
dönemini kapsayan tarife uygulama döneminde hedef kayıp-kaçak oranları 2011-2015
döneminde de olduğu gibi her bir şirket için ayrı ayrı belirlenmiştir. 2006-2010
döneminde enerji bedeli hesaplanırken o dönem için belirlenmiş olan hedef
kayıp-kaçak oranları dikkate alınmıştır. 2011 yılından itibaren ise maliyet
kalemlerinin ayrıştırılması söz konusu olup, faturada daha önce perakende satış
(aktif enerji) bedeli içerisinde yer alan kayıp-kaçak bedelinin ayrıştırılarak
serbest tüketiciler de dahil tüm dağıtım sistemi kullanıcılarına yansıtılması
uygulamasına geçilmiştir. Dolayısıyla daha önce olmayan bir bedelin uygulamaya
sokulması değil, maliyet kalemlerinin ayrıştırılarak faturalarda da gösterilmesi
söz konusudur."
Kayıpsız bir elektrik üretimi söz konusu olamaz
Teknik veya teknik olmayan (kaçak) kayıpların elektriğin maliyetinin bir
unsuru olduğuna vurgu yapılan açıklamada, tüketim yerlerinin ihtiyacı olan
elektriğin kesintisiz bir şekilde temin edilebilmesi için teknik ve teknik
olmayan kayıpların üretilmesi gerektiği de kaydedildi.
"Kayıpsız bir
elektrik üretimi söz konusu olamaz" denilen açıklamada, aksi takdirde
tüketicilerin elektrik kesintisini kabullenmesi gerektiği bildirildi.
Açıklamada, 73milyonluk nüfusun doğrudan gerek evinde gerekse iş yerinde
elektrik tüketmek zorunluluğunun söz konusu olduğu bir yapıda kaçak kullanımın
da sıfırlanmasının mümkün olmadığı ifade edildi.
Tüketicilere yansıtılan
bu maliyetlerin faturada ayrı kalemler olarak gösterilmesinin kanunun öngördüğü
şekilde şeffaf bir piyasanın kurulmasına katkı sağlayacağının değerlendirildiği
bildirildi.
Perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketlerinin
tarifeleri uygulayıp uygulamama ve kayıp-kaçak bedelini tahsil edip etmeme gibi
bir inisiyatifinin bulunmadığı ifade edilen açıklamada, "Tarifelere uyma
yükümlülüğünün bir gereği olarak kayıp-kaçak bedeli perakende satış tarifesinin
bir unsuru olarak faturalarda yer almaktadır" denildi.
Açıklamada,
kayıp-kaçak bedelinin, "Kurumun Kanunun kendisine verdiği yetki çerçevesinde ve
Kanunun temel amaçlarına uygun şekilde belirlediği bir bedel olduğu, söz konusu
bedeli belirlemek üzere alınan Kurul Kararı Kurumun bir düzenleyici işlemi
olarak tüm tüzel ve gerçek kişileri bağlayıcı niteliği haiz olduğu, bu nedenle,
dağıtım şirketlerinin söz konusu Karara aykırılık teşkil edecek bir işlemde
bulunmaları mümkün olmayacağı" vurgulandı.
İtiraz makamı hakem
heyetleri değil Danıştay
Diğer taraftan, Elektrik Piyasası Kanununun "dava hakkı" başlıklı 12’nci
maddesi "İdari para cezaları dahil, Kurul tarafından alınan bütün Kararlara
karşı açılan iptal davaları ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da görülür.
Danıştay, Kurul Kararlarına karşı yapılan başvuruları acele işlerden sayar"
hükmünün amir olduğu anımsatılan açıklamada, bu hüküm çerçevesinde Kurul
Kararlarının iptali için yargı yoluna başvurmak her zaman mümkün olduğu
kaydedildi.
Açıklamada, "Ancak, yine aynı hüküm kapsamında Kurul
Kararlarının iptali için açılacak davaların Danıştay’da görüleceği açıkça hükme
bağlanmışken, Kurul Kararları ile belirlenerek tahsil edilen bu bedellerin
iptali için hakem heyetlerine yapılan başvuruların yetki dahilinde kabul
edilmesi ve olumlu şekilde sonuçlandırılmasının bu husus dikkate alınarak
yapılması gerektiği değerlendirilmektedir" denildi.