Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, dün Kanal 24’de katıldığı programda Mardin’de Dünya Kadınlar Günü’nde iptal edilen panelden TÜSİAD’ın Kadına Şiddet Tasarısı’na yönelttiği eleştirileri yanıtladı. Şahin’in açıklamaları şöyle:

ÜMİT HANIM’I AYIRMADIK:

Mardin’deki panelin iptalinin nedeni, tamamen teknik bir konu. Biz panele ilişkin bir taslak hazırlamıştık, Ümit Boyner’i de davet ettik. Yalnız onu değil, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla farklı örneklerden 5 kadını da çağırdık. Örneğin Mardin’de yetişmiş, mikrokredi almış, büyümüş güçlü bir kadın, başörtülü bilgi teknolojilerinde yükselmiş, yönetim kurulu başkanı olmuş bir kadın arkadaşımış da vardı. Tam bir çeşitlilik. ‘Benim ülkemin kadınları’ diyebileceğimiz bir panel hazırlandı. Sorun şu; Başbakan Mardin’e gittiğinde, önce açılış konuşması yapıyor, sonra 70’e yakın toplu açılışın töreni var. O tören ile panel aynı saate gelince, paneldekilerin de, bakanların orada olması lazım. Salonda dinleyici olması lazımdı. Son olaylardan sonra çatışma gibi algılanıyor ama, gelinen noktada, Ömer Bey’in (Çelik) söylediği, STK’lar STK’lığını, siyasetçiler siyasetçiliği yapacak... O panelin hepsini iptal ettik, Ümit Hanım’ı ayırmadık.

DOĞRU BULMUYORUM:

4+4+4 konusunda Ümit Hanım’ın söylediği kız çocuklarıyla ilgili kafasında bir soru işareti varsa, yaptığımız düzeltme ile o çözüldü. O rahatsızlığın düzeldiğini, şu andaki sistemle, kız çocukları ile ilgili sorun kalmadığını açıklayabilir. Ama bunu yapmayınca çatışmayla beslenen pozisyon oluşuyor. Bu yaklaşımları doğru bulmuyorum. Bu düzenleme 2002’de olsaydı, ‘Bu nasıl olacak’ derlerdi. Ama 10 yılımız geçti. 10 yıl boyunca kız çocuklarının okumasıyla ilgili korkunç bir irade beyanı gösterdik ve STK’larla bir şey başardık. ‘Haydi Kızlar Okula’ kampanyasıyla 400 bin kız çocuğunu okullaştırdık. Başbakan’ın tepkisinin nedeni o... Bir örnek vereceğim. Bunu Davos’ta anlattığımda, tercüme hatası zannedip, inanmadılar. Biz kız çocukları okullaşsın diye, 990 bin anneye 2.6 milyon TL para ayırdık. Bizim alanımızda Euro bölgesinde her yerde kesinti var. Bizde hiçbir krizde bizim alanda bütçe kesintisi yapılmadı.

YAPTIRIM VAR:

TCK’ya göre zorunlu eğitimde aile göndermiyorsa, hapis cezasına kadar ceza var. Şu ana kadar işlemedi, ama bunun da yapılması gerektiğini düşünüyorum. Toplumun cehaletine vesile olan ailelerin uyarılması, yapmıyorsa TCK’ya göre gerekli hukukun uygulanması gerektiği kanaatindeyim... Üniversitelerde kızların oranı 10 yılda yüzde 14’ten yüzde 29’a çıktı. Özellikle kırsalda kızları il dışındaki okullara göndermek istenmiyordu. Her ile üniversite kurarak, o şehirdeki çocukların üniversiteye gitmesi için ortamlar hazırlandı. STK’lar olmazsa olmazımız. Biz 2023 ileri demokrasi vizyonunu koyduksak, STK’sız olmaz.

YARISINI ONLAR DEDİ:

Bugün gazeteler içerisinde eleştiren STK’lar.. Bu yasa içerisindeki maddelerin en az yarısı, onlar dediği için, doğru olduğuna inandığımız için koyduğumuz bir yasa tasarısı var. 4 maddelik 4320 sayılı Ailenin Korunması Kanunu 23 maddeye dönüştü. Kadını nasıl koruyacağız, Aile Mahkemesi hakimi hangi noktada devreye girecek, biz bakanlık olarak ne yapacağız... Bunlar açık ve net hale geldi. Kadınların bizden istediği bir şey vardı. Sığınmaevindeki kadınlar, geçiş sürecinde mali destek istediler. Yasaya geçiçi mali destek koyduk, miktarını ayarladık. Sığınma evinde kaldığı sürece veya şiddet mağduru olarak koca evden uzaklaştırıldı, mahkeme karar verildiyse, talep ettiğinde geçici mali destek vereceğiz. Maliye Bakanlığı ile ayarladık, net asgari ücretin 30’da biri. Velayet, vesayet ayrı mahkemeye gitmeycek. Nafakada icra devreye girecek. Sağlık giderleri, hem şiddet mağduru için, hem şiddet uygulayan için - şiddeti uygulanan kişinin psikolojik sorunu vardır, tedavi olmalıdır- o da bir hastalık.

BÜYÜK FOTOĞRAFA BAKILSIN:

Şiddet uygulayan kadının ilk başvuracağı yer, karakol, bakanlık, Cumhuriyet Savcısı, jandarma, 183... Adres alınıyor, bizimkiler müdahale ediyor. En yakın kolluğa haber veriliyor, kadın oradan uzaklaştırılıyor, korumaya alınıyor, barınacağı yer ayarlanıyor, mahkeme süreci başlıyor. Hızla hareket ediliyor. Biliyorsunuz Ayşe Paşalı cebinde mahkeme kararı ile öldü. Bu yasa bunların hepsini düzeltiyor. Ben STK’lardan şunu istiyorum; bu büyük fotoğrafı görmeyip, ‘ben bunun içerisinde şu maddenin şu kısmını istemiyorum’ dediği zaman, teferruatın üzerinde algı yönetiliyorsa, ‘Bu kadar da olmaz” diyorum.

‘Döven erkeğin malı alınacak’

- Kadının ‘ben şiddet gördüm’ demesi müdahale için yeterli, belge v.s istenmiyor. Onların hepsi kaldırıldı yasal altyapıda. Şimdi başta büyükşehirlerimiz olmak üzere İzleme Merkezleri kuruyoruz. İzlemede, takipte sorun var mı? Sahada bu işin eğitimini almış arkadaşlar tüm bunları izleyecek, değerlendirecek, takip edecek, nerede boşluk var, nerede destek gerekiyor. Bu sistemi kuruyoruz. Kadını önce sahipleneceğiz, koruyacağız. Sonra da ne destek gerekiyor; hukuki, psikolojik, o sistemin altyapısını güçlendiriyoruz. İki önemli şey var; mahkeme eğer şiddet uygulayan erkeği evden uzaklaştırıyorsa, tapudaki ortak malına aile şerhi koyabiliyor. Bu erkeklerin canını yakacak. O yetkiyi mahkemeye verdik.
İkincisi, mahkeme ‘bu eve şu kadar süre yaklaşmayacaksın’ dedi. Buna uymuyorsa ilkinde 3 günden az olmamak üzere 10 güne kadar zorunlu hapis cezası geliyor. İkinci kez yaparsa, 10 günden 1 aya kadar hapis cezası verilebilecek. Bundan daha büyük bir yaptırım olabilir mi? Birşey daha yapacağız, Adalet Bakanlığı ile çalışıyoruz. UYAP bağlantısıyla bizi ilgilendiren konularla ilgili kısmı birebir takip edeceğimiz bir çalışma yapacağız.

Diziler için 'anne-baba etik kurulu’

-Yapılan anketlerde, halkın yüzde 80’i dizilerden şikayet ediyor. En çok şikayet edilen, en çok izlenen diziler. ‘Şikayet ediyorum ama kendimi kontrol edemiyorum, lütfen bizi kontrol edin’ diyorlar. RTÜK’e başvuru oranı yüzde 2.5. Kim düzeltecek bunu? Ben bakan olarak sesimin tonunu yükseltsem, ya dizinin reklamını yapmış oluyorum ya da “sivil dikta, yasakçı zihniyet” deniliyor. Dolayısıyla iki çözüm var. Birincisi, sivil insiyatifi güçlendirmemiz lazım. ABD bunu en iyi çalıştıran sistem. Bir ağ oluşmuş, ‘Anne baba etik kurulu’ ismi. Bir link oluşturulmuş. Mesela Mc Donalt’s sorunlu bir diziye reklam veriyor. Dönüp ona ‘sen bu diziye reklam vermeyi sürdürürsen, ben senden alışveriş yapmayacağım’ diyorlar... Şikayet ediyorsak, bunu da başarmamız lazım. Toplumsal bilinci yükselteceğiz, farkındalığı arttıracağız. Elindeki kumandayı nasıl kullanacağını bilecek. Ailelerin bilinci yükselecek. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile üzerinde çalıştığımız bir model, var, protokol aşamasında. Nasıl ki Türk sineması teşvik ediliyor, dizilerle ilgili teşvik olacak. Aile dizileri mesela teşvik edilecek. Bunu ‘yasakçı zihniyeti besliyor’ dedirtmeden nasıl yapabiliriz onu çalışıyoruz.

İptalin nedeni ‘teknik imkansızlıklar’

Aile Bakanlığı, 8 Mart Kadınlar Günü’nde Mardin’de Başbakan Erdoğan’ın katılacağı, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in de konuşacağı bir panel yapacaktı. Ancak, bakanlık davetiyeleri iptal etti. Başbakan Erdoğan, ardından da hükümet ve AKP yöneticilerinin, zorunlu eğitim kanun teklifi konusunda görüşleri nedeniyle sert sözlerle eleştirdiği TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinlikleri kapsamında Mardin’de düzenlenecek panelin iptali, “4+4+4 polemiği nedeniyle” iddialarını gündeme getirdi.

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı dün konuya ilişkin yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner’in konuşmacı olarak katılacağı panelin iptal edildiği yönündeki iddialar anımsatıldı. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü etkinliği kapsamında Mardin’de ”Büyüyen Türkiye Güçlenen Kadınlar” konulu program planlandığı belirtilen açıklamada, Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleşecek programın taslağının çalışıldığı ifade edildi. Açıklamada şöyle denildi: “Başbakanımızın programının kesinleşmesiyle de son halini almıştır. Mardin’de hükümetimizin yaptığı yatırımların açılış törenleri vesilesiyle Sayın Başbakanımızın yoğun geçecek olan programı ile panel saatinin çakışması teknik bir imkansızlık yaratmıştır. Bu teknik imkansızlık ve zaman sorunu nedeniyle taslak programda yer alan panel ertelenmiştir. İlgili haberde geçen ifadeler yanıltıcı ve gerçeği yansıtmamaktadır.”

VATAN