Kastamonu'nun Taşköprü ilçesinden 1962'de Ankara'ya göç eden bir ailenin çocuğu olanMilli Piyango İdaresi Genel Müdürü Recep Biçer, bir yandan babasının pazar tezgahının önünde limon satarken bir yandan eğitimini sürdürdü.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nden mezun olup Maliye Bakanlığı'nda muhasebat kontrolörü olarak iş hayatına başlayan Biçer, bugün Türkiye'de herkese şans ve umut dağıtan Milli Piyango İdaresi'nin genel müdürü ve yönetim kurulu başkanı olarak görevini sürdürüyor.

Biçer, Ankara'ya ilk geldiklerinde bir süre amcasında kaldıklarını, daha sonra kiraladıkları evde yaşadıklarını söyledi.
Babasının mahallelerde sepetle çorap, çamaşır satmaya başladığını, daha sonra işi büyüterek üç tekerlekli araba alıp onunla işe devam ettiğini ifade eden Biçer, şöyle konuştu:

“Babam, işler biraz daha büyüyünce pazarda tezgah açtı. Babam tezgahta çalışırdı, bir kasa limonu da benim önüme verirdi. Ben de tezgahın önünde limon satardım. Çalışma alışkanlığım ve azmim, üniversite dönemi dahil, okul dönemlerinde de aileme katkıda bulunmak için devam etti. Kürkçü atölyesinde, elektrikçide, pastanede, haber ajansında ve avukatlık bürosunda yaptığım yaz tatili çalışmalarından, maddi imkanın yanında hem hayatı tanıma, hayatın içinde olma hem de çevreyle diyalog ve ufuk açma anlamında çok istifade ettim.”

Milli Piyango İdaresi'nin çok hassas bir kurum olduğunu belirten Biçer, devlete önemli kaynak sağladıklarını söyledi. Paranın kaynağının milletin kendisi olduğunu ifade eden Biçer, şunları kaydetti:

“Bu nedenle kurumsal sosyal sorumluluk kapsamında insanların bu arzularını, bu oyun oynama isteklerini çok da fazla abartmadan, bütçelerine zarar verecek şekilde fazla oynamalarına müsaade etmeden belli bir düzeyde bırakmalarını tavsiye ediyoruz. Hayatımda hiç bilet almadım, ilgi ve ihtiyaç da duymadım. Sonuçta bu bir ilgi veya ihtiyaç meselesi. Tabii herkesin bilet alması gibi bir husus da olamaz.”

Biçer, ikramiye kazanan talihlilere bazen çeşitli tavsiyelerde bulunduklarını belirterek, şans oyunlarının zaman zaman insanda tedirginlik yarattığını söyledi.

Bilet alanların mutlaka hayal kurduğunu ifade eden Biçer, “Büyük paralara nasıl hükmedeceğini bilemeyen insanlara çok yüksek ikramiyelerin çıkması da işin doğrusu sosyolojik anlamda tehlike arz ediyor. Bu çerçevede ikramiye sahiplerinden bizzat idaremize gelenleri kabul edip nasihat ediyorum” dedi.

“Özellikle eğitime katkıda bulunuyoruz”

Son 4-5 yılda reklam ödeneklerinden tasarruf ederek eğitim yatırımlarını hızlandırdıklarını belirten Biçer, yaklaşık 15 eğitim tesisi projesi yürüttüklerini söyledi.

Özellikle eğitime katkıda bulunduklarını ifade eden Biçer, şöyle konuştu:

“Bir kısmı bitmiş, bir kısmı yürüyen hizmetlerimiz var. Bunlar özellikle ilköğretim, ortaöğretim okulları ve yurtları şeklinde. Bunlar hem topluma hizmet etmiş oluyor hem de daha kalıcı reklam oluyor. Topluma daha yararlı oluyor. Bunu kurumsal açıdan çok önemsiyoruz. Van depreminde şehit olan öğretmenlerimizin isimlerini de yaptığımız 36 okula verdik. En azından ailelerinin acılarını bir nebze de olsa dindirmeye çalıştık.”