Ergün, Türkiye Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği'nin (TAYSAD) 34. Olağan Genel Kurul'unda, bugünün Türkiye'sini herhangi bir yönden geçmişin Türkiye'si ile kıyaslamanın mümkün olmadığını kaydetti.

Bugün dünyada yaşanan sıkıntılara rağmen, Türkiye'nin bütçe dengelerinden taviz vermeksizin önemli büyüme oranlarına ulaştığını dile getiren Ergün, 2010 yılında yüzde 9 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayan Türkiye ekonomisinin, 2011 yılında da yüzde 8 ile yüzde 8,5 oranında büyümesini öngördüklerini bildirdi.

Ergün, Türkiye'nin büyüme performansının reel sektör kaynaklı olması nedeniyle de ayrı bir önem ve değer taşıdığını dile getirerek, ''Mesela yıllık işsizlik rakamlarına baktığımızda, 2011 yılında işsizliğin bir önceki yıla göre 2,1 oranında azaldığını görüyoruz. Demek ki büyüme rakamı istihdam dostu bir büyüme. Böylece 2002'den bu tarafa en düşük yıllık işsizlik rakamına ulaşmış olduk. İşgücü arzı 1 milyondan fazla artmasına rağmen, işsiz sayımızı 400 bin kadar azaltmış olmamız, ekonominin ve özellikle sanayinin gücünü göstermesi açısından son derece önemli bir rakam'' diye konuştu.

Ergün, TÜİK, geçtiğimiz hafta ocak ayı sanayi üretim endeksinin, bir önceki yıla göre 1,5 puan arttığını anımsatarak, rakamın piyasa beklentilerinin biraz altında çıkınca, birilerinin hemen ''sanayide çarklar durdu'' gibi yaklaşımlar sergilediğini, sanayideki çarkların durmadığını, sanayideki çarkların hızını gelişmelere göre ayarladığını belirtti.

Özellikle cari açık sorununu çözmek için ekonomide kontrollü bir şekilde yavaşlamayı zaten hükümet olarak tercih ettiklerini dile getiren Ergün, ''Aldığımız önlemlerle dünyadaki gelişmelere göre hızımızı ayarlama önlemleridir. Türkiye ekonomisi de hızını ona göre ayarlıyor. Zaten 2012 için daha yavaş bir gidiş öngörüyoruz. İstediğimiz o. 2012'de yavaş gidelim ki 2013 yılını daha iyi planlayalım'' dedi.
Bakan Ergün, Otomotiv Strateji Belgesi'nin yaklaşık 1 yıl önce hayata geçtiğini anımsatarak, geçen yıl Strateji Belgesi'nin temel yapı taşlarından birisi olan Ar-Ge konusunda çok önemli gelişmeler kaydettiklerini belirtti.

Bir kaç sene içinde yan sanayiden Ar-Ge merkezi kuran firma sayısının ikiye katlanacağına değinen Ergün, şunları söyledi:
''Ar-Ge merkezi belgesi almanın küçük ve orta ölçekli firmalarımız için zor olduğunu biliyoruz. Ancak bu konuda firmalarımızın rekabet öncesi işbirliği programımızdan yararlanmaları mümkündür. Rekabet öncesi işbirliği kültürünü firmalarımıza anlatmak ve yerleşmesini sağlamak için TAYSAD'a da çok önemli görevler düşmektedir. Böylece çok daha fazla sayıda firmamızı Ar-Ge faaliyetlerinin içine çekmek mümkün olacaktır.
Yan sanayimiz bugüne dek kalite, maliyet ve teslimat performansında çok olumlu gelişmeler kaydetti. Bundan sonra bu becerilerine Ar-Ge ve tasarım kabiliyetini artırma konusunu muhakkak eklemelidir. Tasarımını kendi yapabilen, yaptığı tasarımı doğrulayıp seri üretim aşamasına kadar sorunsuz hizmet veren firmalarımızın sayısını artırmalıyız. Bunu yapabilmek için ana sanayilerle olan ilişkileri geliştirmek, lokal ve küresel projelerdeki payı artırmak son derece önemlidir.''

-''Elektrikli araçlar hayatımızda hızla yer alacak''-

Ergün, TAYSAD'ın, TAYSAD Almanya şubesinin ardından ABD, Çin ve Hindistan'da ofis açma girişimlerini önemsediklerini ve TAYSAD'a destek vereceklerini belirtti.

Ar-Ge konusunun mevcut teknolojilerde daha üst seviyelere çıkmak açısından olduğu gibi, yeni nesil teknolojilere hızlıca adapte olmak açısından da son derece kritik olduğuna değinen Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Küresel ısınma ile birlikte tüm dünyada çevresel faktörler konusundaki bilinç ve beklenti artmaktadır. Bu nedenle, otomotiv sanayinde araç hafifletme, yeni malzemeler ve yeni teknolojiler konusunda çalışmalar artacaktır. Yan sanayimizin de şimdiden bu dönüşüme hazır olması son derece önemlidir.
Elektrikli araçlarla ilgili sürecin daha 15–20 yılı bulacağını söyleyenler var; ancak ben o kadar süreceği kanaatinde değilim. Elektrikli araçlar konusu hayatımızda daha hızlı yer almaya başlayacak. Bu yeni sürece yarışa start verilmeden önce hazır olmamız gerekmektedir. İş dünyamızla yaptığımız görüşmelerde, bazı sanayicilerimizin özellikle elektrikli araçlar konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını görüyoruz. O yarışta geriden başlamayacağımız bir yarış olacak. Önümüzdeki süreçte, bu alanda ortaya çok başarılı çalışmaların çıkabileceğini söylemek isterim.''

Bakan Ergün, 2011 yılında, 2010 yılına göre yüzde 15'lik bir artış ile 910 bin 867 adetlik iç pazar büyüklüğüne ulaşıldığını anımsatarak, 600 bine ulaşan yurt içi otomobil pazarının yüzde 70'lik kısmını ise ithal araçların oluşturduğunu ifade etti.

-''2012 zor yıl olacak, ama Türkiye ekonomisi güçlenerek çıkacak''-

Bu tabloyu değiştirmek için, Türkiye'de daha fazla binek otomobil üretilmesini sağlanması ve bunun da ötesinde kendi otomobil markasını oluşturmak gerektiğini belirten Ergün, şunları kaydetti:

''2012 yılında özellikle gelişmiş AB ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunların da etkisi ile otomotiv pazarında bir miktar daralma yaşanacak. Sanayimizin, ihracatın yoğun olduğu bu bölgelerdeki dalgalanmayı gelişmekte olan yeni pazarlardaki iş hacimlerini artırarak dengeleyebileceğimizi düşünüyorum. Elbette bazı pazarlarımız daralabilir ama yeni heyecanlı, pazarlar var. Otomobil konusuna bizim kadar doymamış pazarlar var.
Otomobil süreç içerisinde özel tüketim vasıtası olmaktan çıkacaktır. Günlük ihtiyaçlardan biri haline gelecektir. Bunun üzerindeki vergi yükleri de süreç içerisinde azalacak. Türkiye bütçesinin imkanları geliştikçe bazı alanlardaki vergiler azalacaktır. Vergiler kademeli olarak biraz azaldığında ya da alternatif değişim modelleri geliştiğinde Türkiye kendi içinde daha büyük potansiyel enerjiye sahip otomotiv sektörü açısından. Bunun kinetik enerjiye dönüştüğünü o zaman gördüğümüzde şimdiden bu hazırlığı yapanlar kazanır. Yapmayanlar kazanmaz. O potansiyeli görüp yeni markaya yeni tasarımı ortaya koyanlar kazanacaktır. Bu potansiyeli de görmekte fayda var.''

Nihat Ergün, 2012 yılının zor bir yıl olacağının açık olduğunu dile getirerek, Türkiye ekonomisi 2009 gibi bir süreçten güçlenerek çıktığını, 2012 yılındaki bazı zorlukların içinden de güçlenerek çıkacak kabiliyete sahip bulunduğunu anlattı.

Ergün, ''Bu nedenle, 2012 yılının risklerinin farkında olmalı, ancak bu süreçte orta ve uzun vadeli hedeflerimizi muhafaza etmeliyiz. Türkiye, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapacak ise bunun aşağı yukarı 75 milyar doları otomotiv sektörüne ait olacaktır'' dedi.