Bir haber kanalında katıldığı programda sanayi üretimi ve teşvik paketi konusunda açıklamalarda bulunan Bakan Ergün, 2011 yılına ilişkin, "2011 yılını dünyadaki gelişmeleri, etrafımızdaki gelişmeleri dikkate aldığımızda Türkiye sanayisi açısından iyi bir yıl olarak değerlendirebiliriz" dedi.

Ülke ekonomisinin sağlamlığı için sanayi üretiminin önemine dikkati çeken Ergün, bir ülkede sanayi üretiminin varlığı ve bunun merkezinde olmasının çok önemli olduğunu, bu nedenle Türk sanayisinin daha da güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı. Geçen yıl ile kıyaslandığı zaman 2012’deki gelişmelerin biraz daha yavaş olacağını ve yüzde 8-9 gibi rakamların 2012’de görülemeyeceğini kaydeden Bakan Ergün, bu nedenle Orta Vadeli Program hazırlanırken, büyüme rakamını yüzde 4 gibi ihtiyatlı bir rakam olarak ortaya koyduklarını ifade etti.

2012’de otomotiv sektöründe önemli yatırımlar gelecek

Türkiye’nin şu anda yatırım ortamı açısından bölgedeki en cazip ülkelerden biri olduğunu belirten Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı, şunları söyledi: "Avrupa kaynaklı birçok yatırımcının Türkiye’yi yatırım merkezi olarak görecekleri bir yıl olacak 2012 yılı, 2013 yılı. Otomotiv sektöründe de önemli yatırımlar var, zaten yatırım kararı almış olanlar var. Mesela Ford’un aşağı yukarı 1 milyarlık bir yatırımı var, 2012 yılında başlayacak olan bir yatırımdır bu. Volkswagen’in bir arayış içerisinde, bir çalışma içerisinde olduğunu biliyoruz. Umarım onlar bir yatırım kararı verirler. Toyota’nın kapasite artırma, Honda’nın kapasite artırma, Hyundai’nin yeni bir ürün ve yeni bir platform oluşturma kararları olduğunu biliyoruz."

Teşvik paketi

Bu ay içerisinde açıklanması beklenen yeni teşvik paketinin herkesi teşvik edecek nitelikte olacağını kaydeden Nihat Ergün, "Yani artık pek fazla bir şey kalmadı, hemen hemen tamamı bir çerçevenin içerisine oturtuldu. Son olarak Başbakanımıza da arz edilecek konu, ondan sonra da açıklanacak" dedi.

Teşvik sisteminden herkesin faydalanabileceğini anlatan Ergün, yerli yabancı ayrımı yapmadan Türkiye’de yatırım yapan herkesi sermayenin bir parçası olarak gördüklerini, yeni teşvik sisteminden de herkesin istifade edeceğini vurguladı.

Ergün, "Avrupa’daki yatırımcılar, yatırım ortamını ve teşviklerini Avrupa’ya göre çok daha iyi gördükleri için Türkiye’yi tercih edeceklerdir.

Aslında hiçbir teşvik sistemi olmasa bile, Avrupa ile mukayese edildiğinde Türkiye hala birçok yatırımcı için daha cazip bir ülkedir" dedi.

Yeni teşvik paketinin istihdamı, yatırımı ve bölgesel kalkınmayı esas alan yönleri olduğunu, Türkiye’de hiç üretilmeyen ürünlerin de daha çok teşvik edileceğini belirten Ergün, teşvik paketiyle ilgili şu açıklamalarda bulundu: "Bölgelere göre, yani 5 yıl, 7 yıl, 10 yıl gibi vergisiz dönemler olacak. Yine bedelsiz arazi tahsisleri olacak, yeni gümrük vergilerinden muafiyetler olacak, katma değer vergisi, kurumlar vergisi muafiyetleri olacak.

Sigorta primlerinde işveren paylarına destekler verilecek, çalıştırdıkları personelle ilgili onların vergileriyle ilgili birtakım teşvik mekanizmaları devreye girmiş olacak. Faizle ilgili teşvikler olacak. Ama biraz daha belli sektörlere göre stratejik sektörlerde daha yoğun olacak bunlar. Stratejik sektörler dediğimiz şeyler nedir? Bunlardan bir tanesi en çok cari açık verdiğimiz sektörlerdir. Bir tanesi de cari açıktan ziyade yüksek katma değerli ve ileri teknolojili ürünler alanıdır."

MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması

MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması konusunda da değerlendirmelerde bulunan Ergün, bir istihbarat teşkilatı olarak MİT’in, kimsenin görüşemeyeceği kesimlerle gerektiğinde görüşme yapan, kimsenin operasyon yapacağı yerlere operasyon kabiliyeti olan bir unsur olduğunu söyledi. Ergün, "Dolayısıyla, istihbarat örgütlerinin, özellikle MİT, yurt dışı operasyonları da olabilecek nitelikteki bir yapılanma olması nedeniyle bu tür faaliyetler zaten onun ilgi alanı içerisine giren faaliyetlerdir. Yani bu faaliyetleri yapmış olması İstihbarat Teşkilatının bir soruşturma konusu, sırf bu nedenle bir soruşturma konusu olması çok doğal bir gelişme olmaz şahsen benim kanaatime göre" dedi.

Din dersleri kalkmalı mı?

Din derslerinin kalkıp kalmaması konusundaki düşüncesinin sorulması üzerine Bakan Ergün, dindarlığın bir devlet tercihi olmadığını, kişisel bir tercih olduğunu vurguladı.

Devletin gücünün, dindarlığın lehine ya da aleyhine kullanılamayacağını, kimsenin de böyle bir amacı ve niyeti olmadığını kaydeden Nihat Ergün, 10 yıldır iktidarda bulunan AK Partinin, muhafazakar, demokrat bir siyasi parti olarak dindarlığın iyi bir şey olduğunu savunduğunu, fakat devlet gücünü dindarlık lehine ya da aleyhine kullanan bir parti olmadığını söyledi.

Ergün, "Devlet gücünü kullanmak başka bir şeydir. Bir siyasi parti olarak dindarlığın iyi bir şey olduğunu savunmak başka bir şeydir. Yani sapla samanı birbirine karıştırmamak lazım" diye konuştu.