Hayvancılık sektörü 80 milyon nüfusluk Türkiye’nin neredeyse hiç bitmeyen dertleri arasında yerini korumaya devam ediyor.

Her zaman olduğu gibi, yine et fiyatlarının artması karşısında ithalat gündeme geldi.

Tartışmalarda aldı başını gidiyor.

Büyük üreticilere göre et ithalatı yapılmadan fiyatlar düşmeyecek. Üreciler ise tersi görüşte. "İthalat çözüm değil. Önemli olan üretim. İthalata izin verilirse yüzlerce besici batar" diyorlar.

Rakamlara baktığımızda Türkiye yılda bir milyon 500 bin ton et tüketiyor. Bunun yüzde 90’ına yakını sığır eti, yüzde 10’una yakını koyun eti.

Bir yandan bu kadar et tüketirken diğer yandan ülkemizde neden hayvan yetişmiyor konuları bir anda tartışmaların konusu oluyor. Bizde bu soruyu sorduk. Bakın cevabına:

“Birincisi, bizim hayvanlar dağda çayırda beslenmiyor. Çiftliklerde yemle besleniyor. Hayvancılıkta maliyetin yüzde 60’ını sanayi yemi teşkil ediyor. Sanayi yeminin hammaddesi ithal girdi. Döviz fiyatı artınca yem fiyatları, dolayısıyla hayvan maliyeti artıyor. 

İkinci olarak hayvanlarımızın besleneceği meraların kalmaması. Bir yandan terör bir yandan arazilerin konuta tahsis edilmesi hayvan varlığımızın gün geçtikçe azalmasına neden oldu.   Anadolu’da terör var. Batı’daki meralar kararname ile toplu konutlara tahsis ediliyor,  sonuçta çayır, mera alanı 9-10 milyar hektara gerilemesine neden oluyor”.

Türk çiftçisi şimdi çayır ve mera olmadan hazır yeme dayalı olarak hayvancılık yapmaya çalışıyor. 

Dolayısı ile ülkemizde birkaç ayda bir 'et kriz'i gündeme geliyor.

Konuyu Trabzon Kasaplar Odası Başkanı Temel Korkmaz’a sordum. Sorunun birazda hükümetten kaynaklandığını söyleyerek şöyle devam etti.

KIRMIZI ET KARA KARA DÜŞÜNDÜRÜYOR
“ Aslında, bir önceki bakan gerekeni yapmadığı için bugün bu et sorunu oldu. Bu tespitten sonra Geçici bir süre olmak kaydı ile Et ithali değil, canlı hayvan ithali yapılmalıydı.

Ve besi materyali dediğimiz buzağı ithalatı gerçekleştirip yerli üretici desteklenmeliydi. Teşvik gündeme getirilip ette yüzde 8 olan (perakendede) KDV kaldırılmalıydı. Aksi yapıldığı zaman, doğrudur hayvan varlığı bitecekti. Ve BİTTİ”.

HEPİMİZ BATARIZ, UYARISI
Bunun karşısında sektörün uzmanları; “Eğer et ithalatına izin verilirse hepimiz batarız. Çiftliklerde onlarca insan çalışıyor. Üretimi bırakıp ithalata yönelirsek sektöre küsen çok olur” diyorlar.
STK temsilcileri de aynı görüşte. Tehlikenin büyüklüğüne dikkat çekiyorlar. 

ÜRETİCİDE BESİLİK HAYVAN KALMADI
Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği (TÜKETBİR) Başkanı Bülent Tunç, dana etinin karkas kilogramının 26 liraya kadar yükseldiğini belirterek, "Üreticinin elinde besilik hayvan kalmadı. Markette kıymanın kilogramı 40, kuşbaşının kilogramı ise 50-55 liraya yükseldi. Lüks semtlerdeki kasaplarda ise etin kilogramı 90-100 lirayı buluyor. Bu fiyatlar kırmızı et için bir rekordur" dedi.

ET İTHALATI ÇÖZÜM DEĞİL
Netice olarak, Türkiye havyacılık sektörü yol ayrımında. Bir kısım çevre, ithalatın hayvancılığını bitireceğini savunurken, bir kısım çevrede Türkiye’de hayvan varlığının çayır ve meraların yok olmasıyla çiftliklere çekildiğini söylüyorlar. Çiftliklerde hayvanların besi yemleriyle beslenmesi karşısında dolar fiyatlarının artışı hedef olarak ithalat çözüm olarak gösteriliyor
 
KURBAN BAYRAMLARI İPLE ÇEKECEĞİZ
Tüketiciler olarak bizler ne yapacağımızı bilemiyoruz. Her yıl kurban bayramlarını iple çekmek zorunda mı kalacağız. Geleceğimizi belirleyen kırmızı et sektör yetkilileri ithalatı engelleyerek, yurt içinde artan et fiyatlarının önüne mutlaka geçmeliler.
Dünya ekonomik konjöktürüne hayvanlarımızı kurban etmeyin…