Profosyonellikten çok uzak yönetilen kulüplerimizin, 'şurda şöyle bir futbolcu varmış kaçırmayın' duyumları ile başlayan, ardından menajer oyunları ile 'anasını boyayıp babasına satmanın' başka adıdır transfer dönemi. Youtube'dan futbolcu beğenip, whatsaap ile teklifin yapıldığı piyasadır. Menajerlerin allayıp pulladığı futbolcular için, aynı anda en önemli takımların en üst seviyedeki yetkililerinin rekabet içine girip, duruş ve etik sergilediklerini sandığı dönemdir. Ödenecek meblağda sıfırları bol tuttuğunda kadrona katabileceğin bir profosyonel futbolcu için duruş ve etik aramanın yanlış olduğunu anlayamamaktır.

Geçtiğimiz günlerde işte böyle bir transfer hikayesi yaşandı. Bir iki saat içinde, önce Trabzonspor sonra Beşiktaş yöneticileri ile poz veren, Tolgay Arslan isimli futbolcu sonunda Beşiktaş ile anlaştı. 

Transferin hikayesini, Beyaz Futbol programına telefonla katılan Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu en uç detaylarına kadar anlattı. Trabzonspor ile anlaştıktan sonra yönetcilerle poz verip, Türkiye'ye dönmeye hazırlanıyorken futbolcunun, Beşiktaş yöneticileri ile görüştüğünü öğrenen başkan Hacıosmanoğlu anında transferden vazgeçerek resmi siteden futbolcudan vazgeçtiklerini açıklattı. Böylece menajerlerin fiyat artırma taktiklerine son verdi. İcraatlarını sık sık eleştirdiğimiz başkanın bu tavrı, çok doğru olduğundan taraftarlar içinde de önemli bir destek buldu. 

Transferin ardından, gerek Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ve gerekse 2. Başkan Ahmet Nur Çebi zafer edasıyla kameralar karşısında basına açıklamalarda bulundu. Trabzonspor'u ezmek ve çok kıskandılar gibi alakasız ve de anlamsız hatta alaycı açıklamalarda bulundular. Sıradan bir futbolcunun transferini, Trabzonspor ile kıyaslanmak istediler. Oysa, biz transferden ziyade kendilerinden merak ettiğimiz farklı şeyleri duymak isterdik. 

Söz konusu Beşiktaş duruşu ve etiği ise;

Mesela, son yıllarda yerel ligdeki başarıları ile olması gereken Avrupa liglerinde neden yer alamadılar? Avrupa kapısına gittiklerinde, "hayır siz gelmeyin" cevabı ile neden karşılaştılar? Avrupa kapısından geri döndüklerinde, buna sebep olanlardan hesap soracağız deyip meydan okurken, neden hala o kişilerle kol kola gezdiklerini duymak isterdik. Şike davası ve sahte evrak nedeniyle Avrupa'dan men edilmelerine sebep olan, Uefa Tahkim kurulu ve Cas kararlarını resmi siteden yayınlarken bağımsız denetçi raporlarını neden açıklamıyorlar? Gerektiğinde alacaklarımı geri isterim diyen ve evrak alan, dönemin Beşiktaş şimdi ise Tff başkanı olan sayın Demirören ile Beşiktaş'ın borçlandırılması konusunda neden hiç açıklama duyamıyoruz. Gezi ve Çarşı olayları sırasında önce resmi siteden açıklama yapıp sonra belki de talimat alarak geri çektiğiniz yayınlar arşivlerde hala duruyor. Taraftarlarınız mahkeme kapılarındayken, sessizliğe bürünmenizi nasıl açıklıyorsunuz? Hangi etik ve duruş eseri bunlar. Anlatsanıza biraz.

Kafalardaki bu sorulara cevap verin sonra Trabzonspor ile uğraşır ve alay etme şansınız belki olabilir. 

Söz konusu futbolcuysa...

Futbolumuzun devrimini gerçekleştiren ve her alanda örnek insanlar yetiştiren, sadece adalet ve temiz futbol isteyen insanları, transfer ile vurmaya kalkmayın. Söz konusu futbolcuysa eğer Şenol Güneş'in takımından bahsediyoruz ağalar. "Ben Trabzonspor kaptanıyım, başka kaptanların ardından sahaya çıkmam" deyip, cebinde son 5 lirası ile ölen Dozer Cemil'in takımı var karşınızda. O kadar uzağa gitmeyin diyorsanız şuan kaptanınız olan Tolga Zengin'in yetiştiği ve elbet bir gün döneceği takımdır Trabzonspor. Ha ille de şuan diyorsanız eğer, Onur Recep Kıvrak, J. Bosingwa, Mehmet Ekici ve Oscar Cardozo gibi adamların görev yaptığı takım desem yeterlidir her halde.

xxx

Beşiktaş 2. başkanı Ahmet Nur Çebi,  Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu’na yanıt vermiş, “Lafa değil, söyleyene bakarım. O daha kısa pantolonla dolaşırken, benim babamın Trabzonspor’a maddi ve manevi desteğini herkes biliyor. Tolga’yı bize verdiler diye diyet mi ödeyeceğiz” diye konuşmuş... Bir başkası ağa ise futbolla ilgilenmiyorum deyip Trabzonspor Başkanını yalanlamış. 

İnsan bazen olmaz olsun diyor... 

Trabzonspor Başkanı insandır. Hata yapabilir, olmayacak zamanda olmayacak yerlerde de olabilir. Ama o bir Trabzonsporludur. Bordo mavi sevdalıları ise, onu doğrusuyla yanlışıyla, eleştirebilir de, alkışlayabilir de. Onunla alay etmek, hele hele her sıkıştığında Trabzonlu olduğu aklına gelen sözde Trabzonlulara hiç düşmez. "Benim annem Trabzonlu" gibi teraneleri çok duyduk ve bıktık. Trabzonsporlu için, aslolan Trabzonlu olmak değil Trabzonsporlu olabilmektir. Onunla dertlenmek, onunla eğlenmektir. Trabzonsporluluk, babanızın, ailenizin değil sizin yaptıklarınızdan bahsetmektir. Hopalı Kazım Koyuncu, Merzifonlu Ahmet, Malatyalı Mahmut, Uşaklı Kadir, Mardinli Vahap kadar sevdası olamayanların memleketleri de, sözleri de anlamsızdır. Sıradandır. 

Hangi çöplüklerde eşeleniyorsanız, gidin orda oynayın. Haydi, az öteye..