Fenerbahçe ile Trabzonspor arasındaki gerilimde, bordomavili kulübün önceki gün yaptığı sert açıklamanın yankısı sürerken, bu bildiride "1996'da Aygün'ün kafasını sarıp sarmalayıp, şampiyonluğu bu yolla kazandığını itiraf eden anlayışın bugünkü nesillere taşınmış halidir" şeklinde bir ifade kullanılması, birçok futbolseveri geçmişe götürdü. 5 Mayıs 1996'daki şampiyonu belirleyen Trabzonspor-
Fenerbahçe maçı öncesi yaşanan olay, tarihe "Aygün vakası" olarak geçmişti. O gün neler yaşandığını ise dönemin Fenerbahçe Başkanı Ali Şen, 2005 yılında Futbol Extra dergisine anlatmış ve inanılmaz itiraflarda bulunmuştu. Sporx sitesi, Ali Şen'in o röportajını yayımladı. Olay röportaj şöyle:

AKILLI, AZ AKILLININ SIRTINDADIR
SORU: Trabzon Başkanı Atay Aktuğ dedi ki "İki türlü şampiyon olursunuz. Bir; sahada güçlü takım kurarak, iki; F.Bahçe gibi masa başında..." Bu sözler hakkında ne düşünüyorsunuz?

ALİ ŞEN: "Atay doğru söylüyor. Yönetici kulübü yönetirken yerde mi, şiltede mi oturacak? Tabii ki masada oturacak, masadan yönetecek. F.Bahçe tabii ki masa başında kazanıyor. Bakın şimdi, akıllı insan az akıllının hep sırtındadır. Hangi rejimde olursa olsun az akıllılar sürekli geriye kalır. Ben sürekli daha akıllı olduğumu söyledim.

TRABZON'A SIKIYÖNETİM GETİRDİK
Gelelim 1996'da Trabzon'da oynanan o meşhur maça...
Ben o gün futbolcularımın sahaya rahat çıkmalarını organize ettim. Ne demek bu? Şu demek: Maç öncesi Trabzon'da yer yerinden oynuyordu. Hani o bildiğimiz sembolik cenaze törenleri yapılıyor, ellerde tabutlar gezdiriliyor, "Ali Şen öldü. Allah rahmet eylesin'' diye sloganlar atılıyordu. Tabii bu işin esprisi ve gırgırıydı. Ama futbolcular bu atmosferden olumsuz etkileniyordu. Ne yapmam lazımdı benim şimdi? O zaman sıkıyönetim de yok. İşte biz o gün Trabzon'a sıkıyönetim getirdik. Bir gecede 3 bin 500 jandarmanın kente gelmesini sağladık ve Trabzon'daki sıcaklığı aldık. Avni Aker Stadı'nın tribünlerinin taraftar - jandarma, taraftar - jandarma şeklinde dizilmesini temin ettik. Şimdi bütün bunlar akıl işidir, zekâ işidir. Bunlar masalarda alınan kararlardır. Biz 1996'da Trabzonspor'u önce masada yendik. Sonra futbolcular sahaya çıktı ve çerçeveye iki gol attılar. İşte benim anladığım masa başında kazanmak bu. Aziz Yıldırım'ın "Biz maçın sadece sahada kazanılmayacağını öğrendik" derken kastı nedir, sürekli açık konuşmayı seven biri olarak doğrusu anlayamadım. Ama ben Trabzon'da bunları yapmasaydım, futbolcularımın sahaya rahat çıkmalarını temin edemeseydim şampiyon olamazdık."

MASA BAŞINDA KAZANMAK BU
SORU: Trabzonspor maçı öncesi başına taş gelen futbolcunuz Aygün'ün sargılarla gazetelerde boy boy resimleri çıktı. Abartılı değil miydi?

ALİ ŞEN: "Aygün'ün kafasına taş gelmişti, kan akıyordu. Doktora sordum 'Durum nedir?' diye. 'Efendim mühim bir şey değil' cevabını verdi. 'Derhal kafasını sarın, Aygün mumyaya dönecek. Bir tek gözlerini göreceğim. Bu vaziyette otelin içinde bir tur atacak' talimatını verdim. Bizim doktor hâlâ 'Efendim sargıya gerek yok' diyor. 'Ya doktor, ne diyorsam onu yap' dedim. Ertesi günü bütün gazetelerde Aygün'ün bahsettiğiniz fotoğrafları vardı. Aygün otelde Tayfun'la aynı odada kalıyordu. Doktora bir talimat daha vererek Tayfun'u ayrı odaya aldırdım ve maç bitene kadar da odadan çıkartmadım. Hapis kaldı odada. Odanın anahtarı da doktorda. O zaman Başbakan olan Mesut Yılmaz, o gün Tekirdağ'daydı. Ben Trabzon'dan kıyameti koparıyorum; 'Maçı oynamıyoruz, Trabzon'un şampiyonluğu hayırlı olsun' diye. Çünkü Ankara'nın emir vermesi halinde jandarmanın Trabzon'a geleceğini biliyorum. Benim niyetim de o. Neticede benim istediğim oldu. İşte akıl işi bu, masa başında kazanmak bu."