Bu haftaki yazımı yazmak için masa başına oturduğumda Aziz Yıldırım'ın mahkemeye yaptığı başvurunun reddedildiğini ve kalan cezasını çekmek için hapse gireceğini öğrendim.

Doğrusunu isterseniz Vaclav Havel ile Milan Kundera arasında bir yazı yazmayı planlamış birisi olarak bu kararın beni oldukça zor durumda bıraktığını söylemeliyim. Kitap denince İhsan Oktay Anar, sinema filmi deyince sinema tarihinin el kült filmi olan "Esaretin Bedeli"  filmini söyleyen biri olarak, iki yaşına girmemiş bir çocuğun babası  Aziz Y.' nin yeniden hapse gireceğini duymak içimi burktu.

Yanlış anlaşılmasın. İşlediği suç ile ilgili bir kere olsun nedamet göstermeyen zanlıya değil, babasını hapishanede ziyaret ederek büyüyecek masum bir bebeğe üzülüyorum.  Bizce sonu malum olan bu hikâyede herkes kaybetti ama en çok parası ve medya satın alma gücü nedeni ile suçluyu kutsayan toplum kaybetti.

Kaybedenler kulübünde olduğu halde hiçbir şey yokmuş gibi davranan Aziz.Y. kaybetti.

İstanbul yerel medyası kaybetti. Türk futbolunu İstanbul’dan tarif eden anlayış kaybetti.

Şikeye ve şikeciye kol kanat geren yayıncı kuruluş ve onun paralı askerleri kaybetti.

Türk mahkemelerini, UEFA ve CAS  kararından sonra gelen bu mahkûmiyetin onanması kararının ardından bütün bu yaşananların en önemli aktörlerinden biri olan TFF kaybetti.

TFF'nin Tahkim ve Etik Kurulu kaybetti.

İkiyüzlülük kaybetti. Emeğin karşısına dikilen para kaybetti.

Cengiz Çandar kaybetti. Ergun Babahan, Ömer Cavuşoğlu, Ahmet Özhan ve  Ertuğrul Özkök kaybetti. En çok da Bedri Baykam kaybetti.

Atatürkçülük, laiklik, Cumhuriyet'in son kalesi kaybetti. Berkin Elvan kaybetti, İsmail Korkmaz kaybetti. Gezi kaybetti. Ergenekon kaybetti, "Tanırım! İyi çocuktur" diyenler kaybetti. Ağarlar, Ali Şenler, Mehmet Ali Yılmazlar kaybetti.

Onun hikâyesinden Che Guevara tadında kahramanlık öyküleri çıkarmaya çalışan tüm siyasiler kaybetti.

İkide bir inip çıkan tansiyonu ve şekeri izin vermeyeceği için Tim Robbins tadında bir kaçış planı yapamayacağına göre yapımcısı, yönetmeni, senaristi, başrol oyuncusu; kısacası tekmili birden Aziz.Y.' olan sözde Türk Futbolu kaybetti.

Şimdi herkesin kendine sorması gereken soru şu:

Bütün bunlara değer miydi?

Yavuz SALTIK