Trabzonspor Genel Menajeri Giray Bulak, bugün Ajax'ın yaptığını Trabzonspor'da 1985'te yaptıklarını belirterek, "Futbol okulu kurduk. Ama o uygulama kısa sürdü. Keşke biraz daha uzun süre devam etseydi" dedi.

Yerli antrenörlere daha fazla şans verilmesi gerektiğini de vurgulayan Bulak, "Samet Aybaba Beşiktaş'ın başına 60 yaşında gelebildi. Bu şans daha önce verilmeliydi" ifadesini kullandı, giden oyuncuların kendileri için ders olduğunu, artık daha farklı anlaşmalar yapacaklarını vurguladı.

AJAX MODELİNİ 1985'TE UYGULADIK AMA

Trabzonspor ve bir çok takımda antrenörlük yapan, son olarak da bordo - mavili kulübün Genel Menajerlik görevine getirilerek transferin beyni olan Giray Bulak, hedeflerini, yapmak istediklerini ve kulübün bundan sonra izleyeceği transfer politikasını kulüp dergisine anlattı. Hem alaylı hem mektepli olduğunu belirten Giray Bulak, "Profesyonel futbol oynadım ve futbolcu bir ailenin çocuğuyum. Futbol eğitimi de aldım. Futbolda eğitimin eksik olduğunu bilenlerdenim. Bir dönem Trabzon'da futbol okulu kurduk, sorumluluğunu da ben yaptım. Futbolcular futbol okulunda eğitim görüp buradan okullarına gitti. Kısa sürdü o uygulama. Bugün Ajax'ın yaptığını biz 1985'te yaptık. Keşke biraz daha uzun süre devam etseydi" dedi.

MİLLİ TAKIM BANA YAKINDI

Bulak, 2000 yılında yeni yönetimin önünü açmak için bordo - mavili kulüpteki görevinden istifa edişiyle ilgili olarak da şunları söyledi:

"Aslında o dönem Türkiye'nin dört büyük takımlarını çalıştıranlar arasında en genç isim bendim. Mustafa Denizli dışında diğerleri de yabancıydı. Milli Takım o dönem bana yakındı. Eğer devam etseydim nerelere gelebileceğimi biliyordum. Ama prensipleri, inandığı doğruları olan bir insanım. Bugün de aynı değerleri savunuyorum. Trabzonspor teknik direktörlüğünden yanlış olduğunu bile bile o dönem ayrılmıştım. Trabzonsporlusunuz, Trabzonspor size 'çalış' diyor. İhtiyaç da vardı ama bunları bilerek ayrıldım. Üç yıl çalışmış olsaydım keşke. Takımı şampiyon da yapabilirdik. Önemli bir takım kurmuştuk. Eğer kalsaydık, başarabilseydik bugün hem Trabzonspor hem de ben daha farklı yerlerde olurduk. Trabzonspor'u şampiyon yaparız diye hayal ediyordum. İnşallah önümüzdeki sezonlarda olacağız. Hayalim gerçekleşirken bu yapının bir parçası olmaktan mutluluk duyacağım. Herkes kadar ben de şampiyonluk özlemi çekiyorum."

FAIR - PLAY'İ BİLMİYORUZ

Giray Bulak, yıllar önce "Play'i biliyoruz ama Fair'i bilmiyoruz" sözlerinin hala geçerliliğini koruduğunu da vurgulayarak, "Aynı görüşümü sürdürüyorum. Hala Fair-Play'ı bilmiyoruz. Sporun ruhunu yaşayabilme konusunda ne kadar ilerlediğimizi bugün görebiliyoruz. Oyunu oynuyoruz ama kuralları, sevgiyi, arkadaşlığı, dostluğu ve paylaşmayı bilmiyoruz. Bunu yapabilirsek ülke olarak daha önemli yerlerde oluruz. 80 milyona yaklaştık ancak 8 milyonluk ülkeler bizden daha çok yarışmacı takımlar, model sporcular çıkartabiliyor. Bunun üzüntüsünü yaşıyorum. Büyük Millet Meclisi komisyonunda da bunları söyledim. Türk genci ve sporcusu ivme kazanmalı. Geniş baktığımızda konuyla ilgili çok şey söyleyebilirim. Devlet gencine spor yaptırmak zorundadır. Bu anayasada yazıyor. Sahalar yapıyoruz ama bu sahaları gençlerin hizmetine sunamıyoruz. Hep okula yönlendiriyoruz. Ama onları geliştirecek dersleri veremiyoruz. İlkokul bitene kadar çocuklar ikinci bir lisan öğrenmeli. İyi derecede spor yapmalı. Bunlar şart. Spor branşlarına yönelirken iyi de bir müzik aleti çalabilmeli çocuklarımız" ifadesini kullandı.

SAMET AYBABA 60 YAŞINDA BEŞİKTAŞ'IN BAŞINA GELDİ

Türk antrenörler olarak sıkıntıya düşen takımların tercihi olduklarını vurgulayan Bulak, "Bunun mücadelesini yıllarca yaptık. Bursaspor ve dört büyüklerde yabancı çalıştırıcı yok. Beşiktaş'ta Samet Aybaba var. Kalitesini tartışamayız ancak 60 yaşındayken Beşiktaş tarafından tercih ediliyor. Bu şans daha önce verilmeliydi Türk antrenörlere. Ülke adına daha iyi olurdu. Milli Takım'ın başında da Abdullah Avcı var. Biz bizi biliriz, bu şekilde biz bir olabiliriz" dedi.

DÜNYAYI KAZANIP BASKIDAN SÖZ ETMEK DOĞRU DEĞİL

Aynı eğitimi alan yerli ve yabancı antrenörlerin birbirlerinden farkını da anlatan Bulak, "Aynı tip oyunculardan bile aynı oyunu şablonu ortaya çıkmıyor. Algılama, zeka, duygu, profesyonellik, çalışkanlık, düşünce ve mentalite farkı ortaya çıkarıyor. Bilgi aynı ancak kullanım yöntemleri farklı olunca öne çıkıyor ya da geride kalabiliyorsunuz" dedi. Bulak, antrenörler üzerindeki baskıdan da söz ederken, "En çok baskı yiyen insan, çocuğuna kalem kitap alamayan babadır. Bizim bunu söyleme şansımız yoktur. Dünyayı kazanıp da baskıdan bahsetmek doğru değil. Bu düzeydeki çalışanlar kendi kişisel mental gelişimlerini tamamlamalı" ifadesini kullandı.

TRABZONSPORLULUK GURUR VE FEDAKARLIKTIR

Giray Bulak, "Trabzonsporluluk gurur ve fedakarlıktır. Bu yörenin insanı sadece futbolda değil askerde, eğitimde, toprakta, yaşam mücadelesinde, denizde, coğrafyada hep fedakar olmuştur ve bundan hep gurur duymuştur. Türkiye'de 4 milyon Trabzonlu var. Plakalarına bakın, hep 61'dir. Başka bir şehrin insanı bunu yapmaz. İnsanlar Trabzon'a karayemiş, kokulu üzüm, hamsi yemeye geliyor. Bana göre Trabzonspor da karayemiştir" dedi.

ZENGİN BABANIN ÇOCUĞU GİBİ DAVRANMAMALIYIZ

Trabzonspor'un transfer politikasının da diğer takımlardan farklı olması gerektiğini vurgulayan Bulak, "Trabzonspor oyuncusunu marka olabilmiş takımlar alırsa bundan mutlu olmalıyız. Demek ki doğru seçimler yapmış Trabzonspor. Diğer takımlar ve hocalar emek harcamadan bu tercihleri parası olduğu için alıyor. Zengin babanın çocuğu gibi davranıyorlar. Biz doğru tespitlerle oyuncuyu bulup, geliştiriyoruz. Bu doğru üzerinde hareket etmemiz gerek. Şimdi de oyuncuyu elimizde tutabilmemiz için giden oyuncuları ışık olarak görüp mesajı iyi değerlendireceğiz. Daha farklı anlaşmalar yapmamız gerekebilir" diye konuştu. Trabzonspor'daki göreviyle ilgili değerlendirmede de bulunan Bulak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Genel menajerlik yapacağım. Şenol hocamız burada çalıştığı sürece ben de çalışabilirim. Asıl yapacak olduğumuz endüstriyel futbolda oyuncu bulup, bulduğumuzu değerlendireceğiz. Aksi durumda zarar ederiz. Doğru tespitlerle doğru transferler yapacağız. Bu kulübün en büyük kaynağı futbolcusudur. Diğer gelirler de vardır ancak 1 liraya aldığımızı 10 liraya satabiliyorsak büyük gelir kalemimiz futbolcudur. Biz futbolun endüstriyel tarafında olacağız. İyi tespitlerde bulunup, iyi transferler yapacağız. İdari konulara karışacak değilim. Biz bıraktığımızda kulüpte bir telefon, daktilo, telefaks ve dört de çalışan vardı. Bugün yüzlerce kişi çalışıyor Trabzonspor'da. O zaman bu yapıyı döndürmek için daha seçici olmalıyız."

Bulak yabancı kısıtlaması konusunda ise, "Artık Türk oyunculara yönelmek gerek. İskelet kadro Türk oyunculardan olmalı. Tamamlayıcı ve daha iyi oyuncular yabancılardan oluşmalı. Biz bunun tersini yaptık hep. Dolayısıyla Türk oyuncular yabancılaştı. Şimdi yerli oyuncularımıza yöneldik ancak sayı azaldığı için oyuncu bulamıyoruz. İhanetimizin karşılığını olumsuz olarak görüyoruz. Çok yerli oyuncu var. Bulup değerlendireceğiz" ifadesini kullandı.