Şike İddianamesi’nde Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener ile Asbaşkan Nevzat Şakar, ‘teşvik primi teşebbüsü’ nedeniyle sanıklar arasındaydı. Her ne kadar savcı teşebbüs için “delil bulunamadı” dese de, Trabzonspor’un iki önemli isminin iddianamede yer almasını içime sindirememiştim. Aylar önce kaleme aldığım yazıda kendilerini istifaya davet etmiş, aklanınca da görevlerine dönmelerini değil, evlerine gitmelerini önermiştim.

SABAH’ın ortaya çıkardığı Etik Kurulu raporunda Trabzonspor’un ‘suçsuz’ olduğu belirtilince, karamsar halim pozitife dönüşmüştü. Ve artık, Trabzonspor’u bu tip kirli işlerin içerisine sokmayan yönetime teşekkür etmek ve hak edilen kupayı ısrarla istemek görevimizdi, öyle de yaptım. Ama bunlar görülmemiş olacak ki, Nevzat Şakar aylar sonra aradı, şöyle dedi: “Bizi istifaya davet etmen, eve gitmemizi söylemen hoş olmadı

Sitemlerine devam etti: “Biz hiçbir şekilde bu işlere bulaşmadık, bulaşmayız! Önce Allah’tan sonra taraftarımızdan korkarız. Trabzonspor’un şanlı tarihine leke süremeyiz.” Ve yalnız bırakıldıklarından bahsetti! Aranıp sorulmadıklarından, yeteri kadar destek bulamadıklarından yakındı.

Nevzat Şakar’ı iyi tanırım… Ortalıkta çok fazla görünmeyi sevmeyen, genellikle arka planda kalmayı yeğleyen yapısı var. Bir anlamda, “benim haberim yok ama her şeyden haberim var” mantığıyla hareket eder. Sayın Şakar, sitemlerinde kısmen haklı olsa da, cevabım şöyle oldu:

Haklarında onlarca belge, telefon kaydı, fotoğraf olanların ‘suçsuzuz’ dediği ortamda, bizim, sizin iddianamede yer almanızı bile kabullenmemiz Trabzonspor’un büyüklüğünü gösteriyor. Nihayetinde hukuk kararını verecek lakin dava bitene kadar o ‘kambur’ sırtta duracak. Bu sizin kabahatiniz olmasa da sonuçta oradasınız.

***

Trabzonspor, gözbebeğimiz. Anadolu’nun ağabeyi. Trabzonspor’u, taraftarları, gönül verenleri karşılıksız sever. Takımlarının galip gelmesi ve mağlup olmasıyla psikolojileri paraleldir. Yendiğinde o haftaki hayatı bambaşkadır. Yenildiğinde ya da berabere kaldığında ömründen ömür gider. Bir sonraki maça kadar her soruya soruyla karşılık verir! Böyle bir taraftar kitlesine sahip kulübün yöneticileri de aynı hassasiyetleri taşımalıdır. Kaldı ki, herkesin derdi kaliteli yönetim, kaliteli futboldur.

Zaman zaman gerek taraftarlardan gerekse basındaki arkadaşlarımızdan yöneticilere eleştiriler gelebilir. Bunlara ‘anlamsız’ ve ‘gereksiz’ tepkiler vermek yerine, ‘mantıksal’ açılardan bakmak, “nerede hata yapıyoruz” diye özeleştiri yapmak daha doğrudur.

Her eleştiriye -dozajı ağır kaçsa da- ‘adamlık’ tarifi üzerinden karşılık vermek acizliktir. Söyleyeceği bir şeyi olmayanların, kaçtığı yerdir ‘adamlık!

Ne güzel demiş şair…

Nebilik uzak diyen; benzemeli veliye! 
Olmazsa Ömer gibi, benzemeli Ali’ye. 
Ya olmalı bir arif, ya sevmeli arifi, 
Asla demem ben adam, türlü çağdaş deliye!


Kalın sağlıcakla…